Kemal Sunal'ın eşi Gül Sunal'dan flaş karar! Sahneye çıkıyor...
Türk sinemasının unutulmaz sanatçılarından Kemal Sunal’ın eşi Gül Sunal, 65 yaşında sahneye çıkıyor. Kızının doğum gününde ‘şirinlik’ olsun diye başladığı gösteri, komedi festivalinin programına alındı. İpek Özbey “Ben geç yeteneğim” diyen Gül Sunal ile perşembe günü sergileyeceği şovunu, ailenin son ‘komedyeni’ oluşunun hikâyesini, neşenin kıymetini ve elbette Kemal Sunal’ı konuştu.
Güldüren adamın çok da ortalarda olmayan eşi Gül Sunal bugünlerde sahne telaşında. Ailenin son komedyen ferdi olarak 65 yaşında sahneye çıkmaya hazırlanıyor.
Gül Sunal'ın bu tatlı heyecanı arasında Hürriyet'ten İpek Özbey'e konuştu...
KEMAL SUSMAM İÇİN BANA PARA VERİRDİ
Gül Hanım şovunuzda ne anlatacaksınız?
Anılarımı anlatacağım.
Nasıl hazırlandınız?
Hiç hazırlanmadım. Ezo’nun doğum gününde ona bir şirinlik yapayım dedim. Dostlar da var tabii. Spontan bir şeyler anlattım. Herkes çok beğendi, “Yine böyle toplanalım, hepimiz geliriz” dediler.
Nerede oldu bu?
Kapalı bir organizasyondu, BKM Mutfak’ta yaptık. Sevilince, izleyenler bu sefer tekrarını istedi. İlk zamanlar duyulsun istemiyordum. Ama 5 Ekim’de doğum günümde istek üzerine tekrar sahneye çıkmayı kabul ettim.
Ve Komedi Festivali'ne alındınız...
BKM’nin patronu Necati Akpınar ile Gülçin Salacan izleyenler arasındaydı, onlar festivalde çıkmamı teklif etti. Ben de kabul ettim. Hayatımı hep renklendirmeye çalışırım. Çünkü hakikaten hepimiz çok ağır yaşıyoruz. Şartlarımız çok çetin. Hayatımızda yaşadığımız acı günler var, keyifli günler var. O acılar unutulmuyor, küllenmiyor ama onlarla yaşamaya alıştıktan sonra -ki bu benim için 17 sene sonra oldu- başka şeyler yapmak istedim. Biraz da hiçbir şey için geç kalmadığımızı anlatmak istedim.
Oyununuzun adı ‘Gölge Feslikannarı’... Anlamı ne?
Ben Afyonluyum. Anneannem Sandıklı’da yaşardı ve yazın oraya çok giderdik. Biraz tanıtmak istedim. Orada fesleğene, ‘feslikan’ diyorlar. Benim için ‘Gölge Feslikannarı’ anlamlı, zarif bir şey.
Şovun süresi ne kadar?
İlkini üç saat yaptım. Ali elimden tutup sahneden indirmeseydi belki daha da uzayacaktı. Ama bu sefer o kadar uzun olmayacak.
Peki çocuklarınız nasıl karşıladı?
Ali ile Ezo çok şaşırdı. “Şovum var” dedim, inanmadılar. Sonra Ali “Arkadaşlarım da gelmek istiyor” dedi, “Yer kalmadı” dedim. (Gülüyor)
Onlar da sevinmiştir...
Tabii onlara da motivasyon oldu. Hiçbir çocuk annesini sıkıntılı görmek istemez. Dışadönük, hayata dair bir şeyler yaşadığını görünce onlar da mutlu olur.
Kemal Sunal yaşasaydı, sahne işinize ne derdi acaba?
Eminim çok gülerdi. Hoşuna da giderdi. Konuşmak kadar güzel bir şey yok. Ben susayım diye Kemal bana para verirdi. Bunu da şovda anlatıyorum. O parayı hiçbir zaman alamadım. 10 dakika susmam için ciddi para veriyordu. Beş dakikadan fazla duramıyordum. Belki bu stand-up’ı seçmemin nedeni bu. Şimdi bol bol konuşabiliyorum. Bu sefer konuşayım diye para veriyorlar. (Gülüyor)
PROVASIZ ŞOV
Kemal Sunal’ın set dışında çok ciddi biri olduğu söylenir. Ama siz normal hayatta da neşelisiniz.
Kemal asık suratlı tanınır, ama komik adamdı. Güvendiği insanların içinde çok rahattı. Özellikle bana takılması meşhurdur. Onunla Kavuklu ile Pişekâr gibiydik. Beni eğlendiriyordu. Ona göre daha dışadönüğüm. Çünkü ben ailenin ikinci çocuğuyum, Kemal ilk çocuğu.
Sizi ilk tanıdığımda “Sunal Ailesi’nin görünmeyen komiği Gül Hanım” diye düşünmem boşuna değilmiş...
Evet, çok gülüyorlar bana. Bense en çok Kemal’e gülerdim. Şimdi Ali ve Ezo’ya. Ben komiklik değil komedi seviyorum. Ağzı, burnu, kolu oynayıp komiklik yapanlara tahammülüm yok. Komedi ciddi iştir, zekâ gerektirir.
Hep neşeli bir aile miydiniz?
Biz hâlâ komik bir aileyiz. En çok kendimize ve birbirimize gülüyoruz.
Ya tek başınıza kaldığınızda?
Ezo’nun atölyesinde bütün gün çok farklı insanlarla karşılaşıyorum, konuşuyorum. Akşamları yalnız kalmak hoşuma gidiyor. Kafamı dinliyorum, bazen oyun oynuyorum, bazen bir şeyler karalıyorum. Son zamanlarda prova yapmadığım için şovu düşünüyorum.
Bir dakika, nasıl yani, sahneye provasız mı çıkacaksınız?
Ben başlıkları yazıyorum, onları anlatıyorum. Haldun Dormen de “İlk provayı birlikte yapalım” dedi. “Haldun Abi prova yok” dedim. Çok utandım sonra. Bir kere de Ali’yle denedik. Ama sahnedeki kadar sıcak olmadı provalar.
Oyuncu dostlarınız sizi izledi mi?
Tabii, Haldun Dormen, Oya Başar, Perran Kutman, Nedim Saban, Suna Keskin, Melek Baykal geldi. Çok mutlu oldum. Eğer beni gaza getirmeye çalışmıyorlarsa, çok beğendiler.
SOFRALARIMIZ ÇOK GÜZELDİ
Sofralarınızın meşhur olduğunu duyduk. O buluşmalar hâlâ sürüyor mu?
Zaman zaman dostlarımızla buluşmalarımız oluyor. Bizim sofralarımız çok güzeldi. Televizyon yoktu ilk başlarda. Evde davet veriyorduk. Şimdi bir apartmanda pek çok değişik insan oturuyor ama birbirlerine ihtiyaç duymuyorlar. Televizyon çıkınca sohbet bitmeye başladı zaten. Mümkün olduğunca sofrada buluşmaları sürdürmeye çalışıyorum ve bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bizi ayrı düşüren teknoloji mi?
Sohbetimizi, dolayısıyla neşemizi engelledi. Şimdi herkes salonda oturuyor ama hepsinin elinde telefon ya da tablet. Dolayısıyla sohbet, birlikte gülme, dertleşme yaşanmıyor. Bir gün uzun bir elektrik kesintisi olmuştu. Şarjlar bitince ne yapacağımızı şaşırdık.
Kederli insanlarla kalamıyorum
Gösterinizin bir mesajı var mı?
Ben mesajları insanların gözüne sokmaktan hoşlanmıyorum. Tatlı tatlı bir-iki şey vardır ama asıl amaç gülmek, biraz neşelenmek.
Neşemizi kaybettik mi, ne diyorsunuz?
Neşe kaybolmaz. Nasıl neşeleneceğimizi bilmek önemli. Telefonlar ve tabletler insanların neşesini götürdü. Şimdi başparmaklar çok iyi çalışıyor ama sohbet yok. Sohbet olmayınca gülmek de olmaz.
Kederle nasıl baş edilir, yöntemi var mı?
Gülmek kadar insana yakışan bir şey yok. Kederli insanların yanında uzun süre kalamıyorum, beni de aşağı çekiyor. İnsanlar etrafındaki güzellikleri fark edip hayatın olumlu yönlerine bakabilirse gülümseyecek bir şey bulabilir. Hayatta herkesin çaresi kendisinde.
Gül Sunal’ın ‘Komedi Festivali’nde sergilenecek gösterisi perşembe günü saat 22.00’de BKM Mutfak Çarşı’da. Sunal daha sonra Stockholm’de bir gösteri yapacak.
ÇOK ZOR GÜNLERİMİZDE BİLE HEP HUZURLUYDUK
Yeteneğiniz olduğunu biliyor muydunuz?
Biliyordum. Çok güzel yemek de yapıyorum. (Gülüyor) Yani bir ‘aferin’ deliliği var. “Ne güzel yapıyorsun” denilince ben buradan Ankara’ya kadar koşarım.
Ailece yaş probleminiz olmadığı ortada. Kemal Sunal da 48 yaşında üniversiteye gitmişti.
Tabii. Tiyatro turneleri nedeniyle ara verdiği üniversite eğitimine 48 yaşında tekrar başladı. Lisans ve yüksek lisans yaptı.
Parayla da ilişkisi olmayan bir ailesiniz. Yokluk günlerinizi uzun uzun anlatmıştınız.
Çok zor günlerimiz oldu elbette... Ama bu bizim huzurumuzu hiçbir zaman bozmadı. Eskiden ev hanımı olduğum günlerde param yoktu. Kemal’in eve bıraktığı parayı harcamazdım, çünkü harcayacağım bir yer yoktu.
E, çarşı pazar?
Mesela yazın özellikle Tuzla’da çarşıya çıkıyorum. Bakkala, kasaba gidiyorum. Ertesi gün Kemal gidip hepsini ödüyordu. Kuaföre giderdim, taksi tutardım, butiklerden alışveriş falan yapardım, “Alın, sonra ödersiniz” derlerdi.
Arkanızdan da Kemal Bey ödemeyi yapıyordu...
Evet, bana “Sümüklüböcek gibi yine iz bırakarak dolaşıyorsun” derdi. Çok parasız günlerimiz oldu. Bilirim parasızlığın ne olduğunu. Şimdi paralı da değilim, parasız da değilim. Ne olduğum belli değil. Ama ben yaşadığım hayattan çok mutluyum.
Sohbeti seviyor musunuz?
Tabii. Veli toplantılarında da ilk konuşmayı ben yapıyorum. Veliler, “Gül Hanım stand-up yapıyor, toplantı değil” diyormuş. Komiklik olsun diye değil, böyleyim ben. Ha bir de sihirbazlık yapıyorum, sahnede de yapacağım.
Anlamadım.
İllüzyon gösterisi yapıyorum. Buna çok çalıştım. Kurs aldım. Ben bir ‘geç yeteneğim’. (Gülüyor)
SUNAL AİLESİ FESTİVALDE
Ailece Komedi Festivali’ndesiniz...
Evet. 11-18 Kasım arası Kemal’in sergisi var. O arada Ezo, Ali ve ben de sahneye çıkıyoruz. Ve yine hep beraberiz.
Kemal Sunal sergisi nasıl?
Kemal tüm eşyalarına, işine, özel hayatına çok saygı duyardı. Bunun için de en küçük aksesuvarını bile sakladı. Ve şimdi de sevenleriyle bu özenle sakladığı eşyalarını paylaşmaya karar verdik.
Neler bunlar?
Kostümler, afişler, Kemal’in filmlerinden, tiyatro ve özel hayatından aksesuvarları. Düşünün, ilk sahneye çıktığında kullandığı bıyığı bile saklamış. Üniversiteye kayıttaki harç makbuzu da var, taktığı gözlükler de... O zaman da hissediyordum. Bunları sergileme fikri vardı. Biz de onun bu fikrini gerçekleştirmeyi bir borç bildik.