Sultan Abdülhamid ve Hamidiye Dönemi muhaliflerinin elleri ve dillerindeki temel jargonlardan birisi Abdülhamid’in Kıbrıs’ı İngiltere’ye sattığı şeklindedir. Söz konusu müzmin muhalifler hakikati görmek bir tarafa gerçeklerin ortaya çıkmasına fırsat vermemek adına kendi icatları bu asılsız jargona sıkı sıkıya hep bağlı kalmışlardır. İddia o ki; Abdülhamid Kıbrıs’ı İngilizlere peşkeş çekmiş ve satmıştır. Oysaki hakikat şu ki; Kıbrıs’ın İngiltere’nin mülkü haline gelmesi Lozan Antlaşması’nın marifetidir.
Konunun hikayesi kısaca şöyledir:
Osmanlı Devleti halk arasında 93 Harbi diye bilinen ve Rusya ile gerçekleşmiş olan 1877-1878 savaşından mağlûp çıkınca Rusya ile oldukça ağır şartlar içeren Ayastefanos barış antlaşmasını imzalamıştı.
Ancak imzalanan antlaşma maddeleri itibarıyla özellikle İngiltere’nin tepkisine yol açmış ve dolayısıyla da Berlin Kongresi’nin toplanması gündeme gelmişti.
Kıbrıs, Doğu Akdeniz’deki stratejik konumu dolayısıyla Uzak Doğu’daki sömürgelerini emniyet altında tutmak isteyen İngiltere için önem arz etmekteydi. Dolayısıyla da mağlup ve siyaseten yalnız kalmış Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zafiyetten yararlanarak Kıbrıs’ı askerî üs olarak kullanılmak üzere kendisine bırakılmasını istemiş, karşılığında da Anadolu’ya yönelik muhtemel bir Rus istilâsına karşı Osmanlı Devleti ile savunma ittifakı yapacağı teminatında bulunmuştu.
Osmanlı hükümeti, askeri ve siyasi açıdan oldukça zor bir durumda bulunulduğundan, İngiltere’nin adaya yerleşmesine izin vermiş ve bu duruma dair yapılan anlaşma 4 Haziran 1878’de imza edilmişti.
Sadrazam Saffet Paşa ile İngiltere’nin İstanbul elçisi Henry Layard arasında 1 Temmuz 1878’de Kıbrıs’ın idaresi ve adaya asker yerleştirilmesiyle ilgili şartları açıklığa kavuşturan bir ek anlaşma daha imzalanmıştı.
Buna göre:
-
Şer‘î mahkemeler Müslüman halkın hukukî işlerine bakmayı sürdürecek,
-
Dinî vakıflara ait mallar İngiltere ve Osmanlı hükümetlerince tayin edilecek memur vasıtasıyla ortaklaşa yönetilecek,
-
İngiltere idarî masraflar çıktıktan sonra gelir fazlasını her yıl Osmanlı hükümetine ödeyecek,
-
Osmanlı hükümeti Kıbrıs’ta bulunan devlet ve padişaha ait malları serbestçe işletebilecekti.
Diğer bir ifade ile ada, idari ve askerî açıdan İngiltere’nin tasarrufuna bırakılmış olmakla birlikte statü açısından Osmanlı hakimiyetinde kalmaktaydı.
Sultan Abdülhamid 15 Temmuz 1878’de her iki antlaşmayı da onaylanmış, ancak onayladığı metnin üzerine kendisinin egemenlik hak ve yetkilerine hiçbir zarar gelmemesi şartını eklemeyi de gerekli görmüş ve bu şart ayrıca İngiltere adına Büyükelçi Henry Layard tarafından da kabul edilmişti.
Kıbrıs’ın kazandığı bu statü Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar devam etti.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ve Osmanlı Devleti’nin Almanya ile birlikte harbe iştiraki üzerine İngiltere 5 Kasım 1914’te Kıbrıs’ı resmen kendi topraklarına ilhak etti.
İngiltere’nin tek taraflı bir surette ilan etmiş olduğu ilhakın resmiyet kazanması ve Kıbrıs’ın bütünüyle elden çıkması ise Lozan görüşmeleri sırasında söz konusu oldu.
Lozan Antlaşması’nın 20. maddesi uyarınca Kıbrıs’ın İngiltere’ye ilhakı İsmet Paşa başkanlığındaki Türk müzakere heyetince kabul ve TBMM’ce de tasdik olundu.
Ancak antlaşma maddesi ile İngiltere’ye bırakılan sadece Kıbrıs adası değildi, bilakis adada yaşan Türk nüfusun tabiiyeti ile birlikte kaderi de İngiltere’nin insafına terk edilmişti.
Lozan sulh muahedenamesinin kabulüne dair kanunlar başlığı altında yer alan söz konusu ilhaka mahsus bilgiler aynen şöyledir:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan ve Romanya Hükümetlerinin salahiyettar murahhasları arasında 1339 - 1923 senesi temmuzunun yirmi dördüncü günü Lozan'da akit ve imza olunan sulh muahedenamesiyle berveçhi-zir tadat olunan mukavelât ve senedat Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul ve tasdik olunmuştur:
Madde — 20.
Türkiye, Britanya Hükümeti tarafından Kıbrıs'ın 5 teşrinisani 1914 de ilan olunan ilhakını tanıdığını beyan eder.
Madde — 21.
5 teşrinisani 1914 tarihinde Kıbrıs adasında mütemekkin olan Türk tebaası kanunu mahallinin tayin ettiği şerait dairesinde İngiltere tabiiyetini iktisap ve bu yüzden Türk tabiiyetini zayi edeceklerdir. Maahaza işbu Muahedenamenin mevkii meriyete vazından itibaren iki senelik bir müddet zarfında Türk tabiiyetini ihtiyar edebileceklerdir; bu takdirde hakkı hiyarlarını istimal ettikleri tarihi takip eden on iki ay zarfında Kıbrıs adasını terk etmeğe mecbur olacaklardır.
İşbu Muahedenamenin mevkii meriyete vazı tarihinde Kıbrıs adasında mütemekkin olup da kanunu mahallinin tayin ettiği şerait dairesinde vuku bulan müracaat üzerine tarihi mezkûrda İngiltere tabiiyetini ihraz etmiş veya etmek üzere bulunmuş olan Türk tebaası dahi bundan dolayı Türk tabiiyetini zayi edeceklerdir.
İngiltere hükümeti Lozan Antlaşması ile kendi topraklarına katmış olduğu Kıbrıs’ı 1925’te krallık tacına bağlı bir koloni statüsüne dönüştürdü. Kıbrıs, 19 Şubat 1959 tarihinde Londra’da Londra ile Zürih antlaşmaları imzalanıncaya kadar da öyle kaldı. Nihayet Londra ile Zürih antlaşmaları ile adadaki İngiliz idaresi sona erdi.