Kılıçdaroğlu Maltepe Mitingi'nde konuştu...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Maltepe'deki mitingde konuştu. 10 maddelik Malltepe Çağrısı metinini okuyan Kılıçdaroğlu maddeleri toplanan kalabalığa onaylattı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, partisinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki olarak başlattığı yürüyüş Maltepe'deki mitingle son buldu.

CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU MİTİNG ALANINDA TOPLANANLARA SESLENDİ

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satırbaşları...

''5 Haziran 2017'de sabah saatlerinde Ankara'dan başlattığımız yürüyüşü Maltepe'de noktaladık. Bu son değil, o yürüyüş bizim ilk adımımızdır.''

''9 Temmuz yeni bir doğuştur. Ankara'dan yürüyüşüe başladığımızda ilk günü 10 dakikalık mola ile bitirdik. Yol boyunca bizi yüreklendiren Ankara, Kahramankazan, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Kaynaşlı, Düzce, Hendek, Adapazarı, İzmit, Derince, Körfez, Tavşancıl, Gebze ve İstanbul'a yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.''

''Bize sofrasını açan, yemek gönderen, yiyecek gönderen, hayır dualarım seninledir diyen annelere babalara her zaman, her yerde şükran borçluyum, yine buradan onlara teşekkürlerimi gönderiyorum. ''

''Yolda gelirken bizi protesto eden vatandaşlarımız da vardı, protesto adan yurttaşlarıma da şükranlarımı gönderiyorum. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi göndereceğiz.''

''Bir teşekkürüm de güvenlik güçlerimize, bütün güvenlik güçleri bizim sağlıklı bir şekilde toplanmamız için olağanüstü çaba harcadılar. Halkın polisine, jandarmasına selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum. Hiç kimse unutmasın, biz yürürken, taşkınlık yapacağımızı düşünüyorlardı. Dünyanın en barışçıl eylemini yaptık. Hiçbir yurttaşımızın burnu dahi kanamadı. Benimle beraber yürüyen adalete susamış 80 milyona yine şükranlarımı sunuyorum.''

Hasan Tatlı hayatını kaybetti. Ailesine baş sağlığı diliyoruz. Ailesine şükranlarımı sunuyorum.

''Sevgili adalet arayışçıları, yürüyüşümüze destek veren pek çok kesim oldu. Siyasi partiler ve milletvekillerine, sendikalara, sanatçılara, muhtarlara, engellilere, Ergenekon, Balyoz, KHK mağdurlarına, taşeron işçilerine, kadınlara, STK'lara, barolara, mağdur ailelere yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. ''

''Neden yürüdük? Olmayan adalet için yürüdük. Mazlumların hakkı için yürüdük. Tutuklu gazeteciler için yürüdük. Bugün Gökmen Ulu'nun doğum günü. Kendisine Maltepe'den mutlu yıllar diliyoruz. İçeridesin, hapistesin kardeşim. Üstadlarınla beraber hapistesin ama unutma Maltepe Meydanı senin yanında, gazetecilerin yanındadır. ''

''Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük. Hocaların görevlerine son verilmesi tam bir demokrasi ayıbıdır. Geçmişte bunu sıkı yönetim dönemlerine paşalar yapıyordu. Hitler, Almanya'da yapıyordu. Kaboğlu gibi isimler kapının önüne kondu ama yurt dışına çıkışları da yasaklandı. Maltepe Meydanı'ndan yasaklayanları kınıyorum.''

''Hapisteki er ve erbaşlar için yürüdük, FETÖ'ye, 20 Temmuz darbesine karşı olduğumuz için yürüdük. IŞİD, PKK ve diğer terör örgütlerine karşı olduğumuz için yürüdük. Devlette liyakat sistemi kalmadığı için yürüdük. Şiddet mağduru kadınlarımız için yürüdük. Mavi Marmara şehit ve gazileri için yürüdük. Mavi Marmara şehitlerinin hakları onursuz bir anlaşma ile ellerinden alındığı için yürüdük. Terörist ilan edilip hapse konulan Nuriye ve Semih için yürüdük. İş dünyası için yürüdük.''

''Gerçek darbeciler yargılansın diye yürüdük. Şehitler ve gaziler ayrım yapılamaz. Ayrım yapıldı, ikilik yaratıldı. Ayrım yapılmasın diye yürüdük. Adalet getirmek için yürüdük, takipçisi olacağız.''

''9 Temmuz yeniden doğuşun tarihidir. Niçin adalet? Farklılıklarımızla yaşamak için, huzur içinde yaşamak için, Türkiye'nin saygın bir konumu olması için adalet. Adalet mülkün temelidir. Zulüm ile abad olunmaz. Konfüçyus, "Adalet bir kutup yıldızı gibidir, yerinde sabit durur ama bütün kainat etrafında döner" der. Kainatın da bir adaleti vardır. Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez. Bu meydan ve bu meydanın dışında, adalete susamışlara muhabbetlerimi gönderiyorum.''

''Peygamberimiz, 1 gün adaletle hükmetmek 70 yıl nafile ibadetten hayırlıdır der. Bütün peygamberler adalet için mücadele etmiştirler. Önce adalet; "Hak, hukuk, adalet" diyoruz.

''Siyaset adalet temelli yapılmak zorundadır. Siyaset köşeyi dönme alanı değildir. Malı götürme alanı değildir, vatandaş için ülke için yapılır. Siyaset ülkeyi birleştirmektir. O nedenle her yerde söylüyorum, bir daha söyleyeceğim. Hiç kimsenin inancına göre siyaset yapmayacağız. Yapanlar vatan hainleridir. Herkesin yaşam tarzına saygı duyuyorum. Başı örtülü kadınlarımız için iktidar değişirse başörtünüzü açacaklar diyorlar, itibar etmeyiniz.''

''Yürüyüşe başladığımızda belli çevrelerden eleştiriler geldi. Adalet sokakta aranmaz diyorlar. Bir ülkede adaletsizlikler varsa, o ülkenin mahkemeleri bağımsız değilse, hukukun üstünlüğüne göre hakimler değil de, siyasi otoritenin beklentilerine göre karar veriyorlarsa, TBMM'nin yetkileri gaspedilmişse, halkın gözü olan basın susturulmuş veya teslim alınmışsa o zaman adalet arayışımızın tek yeri var, o da sokaktır. Hiç kimse bundan endişe etmesin. Adalet, adalet, adalet. Hak, hukuk, adalet diyeceğiz.''

''Hepiniz adalet saraylarına giderken görmüşsünüzdür, bir kadın gözleri bağlı elinde kılı. Buna adalet heykeli diyoruz. Hakim ve savcılara sesleniyorum. Eğer siz, adalete inanıyorsanız, güveniyorsanız, adaletin ne kadar değerli olduğuna inanıyorsanız, bu adalet heykelinin gözleri bağlı değil açık. Kulakları kapalı değil açık. Terazisi ile hileli.''

''Siz Türkiye Cumhuriyeti'nin temeline dinamit koyuyorsunuz. Bu arada, Anayasa Mahkemesi'nin değerli başkan ve üyelerine de seslenmek istiyorum. Korkmayın! Onurlu durun, namuslu durun. Daha önce karar verdiniz, milletvekillerin tutuklanamaz diye. Şimdi milletvekilleri hapiste neden korkuyorsunuz. Neden sarayı ürkütürüz diye çekiniyorsunuz. AYM üyeleri, sizin dik durmanız, onurlu durmanız, adaletten yana tavır almanız, sizin Türkiye'nin onurunu korumanız size güç katar. Birilerinin oyununa gelmeyin. Korkmayın. Yarın, çocuklarınızın yüzüne bakacaksınız, arkadaşlarınızın yüzüne bakacaksınız. Saraydan talimat geldi diyorsanız lütfen o koltukları boşaltın. Oraya onurlu, dik duran namuslu yargıçlar gelsin.''

''Baktılar ki yürüyor bu adam. Evet yürüdüm, çocuklarımız, torunlarımız için yürüdüm. 80 milyon için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım. Bu yürüyüşle ne kazandık? Önce toplum olarak korku dönemini çıkarıp çöp sepetine attık. Biz cesur insanlarız. Siz de korkuya teslim olmayın diye. Yalnız olmadığımızı gördük, tüm Türkiye ve dünyaya duyurduk. Artık hepimiz umutluyuz, Türkiye'nin geleceği konusunda umutluyuz. Ben umutluysam yanımdaki arkadaşım da umutludur. Maltepe umutluysa İstanbul umutludur. İstanbul umutluysa Ankara umutludur. Ankara umutluysa Hakkari umutludur.''

"MALTEPE ÇAĞRISI" METNİ

Biz, 15 Haziran’dan bu yana yürüyen on binler, bugün İstanbul Maltepe’de bir araya gelen yüzbinler, milyonlar olarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya sesleniyoruz.

Biz, sadece ve sadece adalet istiyoruz. Sadece burada bir araya gelenler için değil, sadece bizleri destekleyenler için değil, herkes için adalet istiyoruz.

Biz, 25 gündür, on binlerce ağızdan hep birlikte haykırdığımız ‘Hak, Hukuk, Adalet’ talebimizin çok geç olmadan karşılanmasını istiyoruz.

Biz, siyasete ve toplumsal yaşama Adalet Yürüyüşümüzün gösterdiği barışçıllığın hakim olmasını istiyoruz.

Adalet bir haktır. Adalet hakkımızdır. Biz hakkımızı istiyoruz.

Adalet mülkün temelidir. Günümüz Türkiye’sinde mülkün temeli ne yazık ki sallanmaktadır. Gün, temelinde adalet olan yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür.

İşte bu anlayışla bir araya gelen milyonlar olarak Türkiye’nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitlerimiz ve en acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur:

1. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.

2. İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.

3. Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suç” gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.

4. Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta “sivil ölüme” terkedilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.

5. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.

6. 150’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

7. OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik “devletin bütün imkânları seferber edilerek” gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu’nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir “mühürsüz seçimdir.” Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.

8. Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.

9. Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır.

10. Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir.

Hukuka ve Anayasaya saygı, adaleti sağlamanın ilk koşuludur. Hukuk güvenliğinin olmadığı ve adaletin gerçekleşmediği bir toplumda, kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz. Adaletsiz toplum ise, insan haysiyetinin zedelendiği bir toplumdur.

Bu “Adalet Çağrısı”; adaletin, insan haysiyetine saygının ve toplumsal barışın temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır.

Bu mücadele bizim mücadelemiz. Ve biz Türkiye’yiz. Adalet isteyen, barış isteyen, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isteyen Türkiye’yiz. Biz dünyadan kopmak değil, dünya ile barış içinde kardeşçe yaşamak isteyen Türkiye’yiz. Biz kavga değil huzur isteyen Türkiye’yiz. Biz halkız. Bu yol bizim yolumuz, bu meydanlar bizim meydanımız. Bu memleket bizim memleketimiz.

Bu mücadele adalet mücadelesi… Bu yürüyüş bizim yürüyüşümüz. Bu çağrıdaki tüm taleplerimiz karşılanıncaya kadar durmayacağız. Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır… Yeni bir ilk adımdır.

Bu bağlamda Yasama/yürütme ve yargı erklerini kullanan bütün yetkililere bu uyarılarımızı iletirken, siyasal partileri, toplumun farklı kesimlerini, sivil toplum örgütlerini ve bütün yurttaşları, bildirinin hedeflerini sahiplenmeye ve hayata geçirmek için mücadeleye çağırıyoruz.

Borsa İstanbul’da 6 haftalık yükseliş dönemi bitti Oktay Uludoğan Kimdir, Ne İş Yapar? Serveti Samet Akaydin'in yeni adresi belli oldu
Sonraki Haber