Kılıçdaroğlu neden Erdoğan'ın tercümanını hedef gösterdi? Neden gündem değiştirmeye çalışıyor?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tercümanını hedef göstermesi tepkilere neden olmuştu. Haber 7 Ankara temsilcisi Mehmet Acet, konuyla alakalı kaleme aldığı köşe yazısında Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz gündemini değiştirmeye çalıştığını vurguladı. Acet, "Bir anma programı bile yapmadan geçiştirdiler" ifadelerini kullandı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tercümanını hedef gösterdi. 

Kılıçdaroğlu, '"Erdoğan ne zaman diplomatik görüşmelerde çevirmen olarak yanına o hanım kızımızı aldıysa, ya milyonlarca kaçak sığınmacı ülkemize girdi ya da bedeli milletimize çok yüksek olan sözleşmelere imza attırdılar. Hep söyledim yine söyleyeceğim, Batı Erdoğan hakkında çok şey biliyor." ifadelerini kullanmıştı. Kılıçdaroğlu'nun neden gündem değiştirdiği ise merak konusu oldu.

Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet, Kılıçdaroğlu'nun gündem değişikliğiyle ilgili bir yazı kaleme aldı. 

İşte Acet'in o yazısı:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden görüşmesine tercüman olarak katılan Fatıma Gülham Abushanab'ı hedef almaya başladı. Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 Yazarı Mehmet Acet, Kılıçdaroğlu'nun hedef değiştirmeye çalışıyor olabileceğini söyledi. Acet'in, "Kılıçdaroğlu bu tartışmayı 15 Temmuz gündemini örtmek için mi başlattı?" başlıklı yazısı şöyle: 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden’la Madrid görüşmesini 29 Haziran’da yaptı.

Yani aradan bugün itibarıyla 21 gün geçmiş durumda.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun o görüşmede Erdoğan’a tercümanlık yapan

Fatıma hanımla ilgili bir tartışma başlatması ise, iki liderin bir araya gelmesinden 17 gün sonra oldu.

Türkiye gibi günlük ‘konu tüketen’ bir ülkede 17 gün çok uzun bir süre.

Bu durumda, CHP lideri tarafından 17 gün sonra böyle bir konunun tartışmaya açılması, ‘neden bu kadar zaman geçtikten sonra’ sorusunu beraberinde getiriyor.

Başka bir ifade üzerinden tekrar soralım.

Kılıçdaroğlu, üzerinde titizlikle ve kurnazca hazırlık yapıldığı belli olan o paylamışları neden 17 gün bekledikten sonra yaptı?

O İDDİA DOĞRU MU? 6’LI MASADA 15 TEMMUZ’LA İLGİLİ NELER KONUŞULDU?

Bu kuşkunun arkasını doldurabilecek en akla yatkın ihtimal, 15 Temmuz.

Darbenin 6’ıncı yıldönümünde, muhalefet partilerinin liderleri içinde ‘FETÖ’ geçmeyen cümlelerle, durumu geçiştirme amaçlı açıklamalar yapmakla yetindiler.  

15 Temmuz şehitlerini, gazilerini anacak, bin yıllık tarihimiz içinde en önemli birkaç hadiseden biri olarak sayılabilecek büyüklükte bir olayı herhangi bir anma programı bile yapmadan geçiştirdiler.

Dahası, 6’lı masada, bazı muhalefet liderlerinin iktidara gelmeleri halinde 15 Temmuz’un Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak anılmasının iptal edileceği yönünde ifadeler kullandığı yönünde iddialar ortaya saçıldı.

Kılıçdaroğlu’nun gündem saptırma niyetiyle hareket ettiğine işaret eden başka göstergeler de var.

Kendisinin o gece ve devam eden dönemdeki kuşkulu tutumu, hadi onu geçtik, devam eden dönemde FETÖ ile söylem birliğine girerek darbeye ‘tiyatro’, ‘kontrollü darbe’ demesinin, asıl darbe 15 Temmuz’da değil, 20 Temmuz’a yapıldı demesinin hatırlanmasını istememesi gibi.

KILIÇDAROĞLU’NUN AKLA ZİYAN SÖZLERİ

Kılıçdaroğlu, suni bir günde oluşturmak için başlattığı ‘çevirmen’ tartışmasını yaparken şöyle bir cümle de kullandı:

“Batı Erdoğan hakkında çok şey biliyor. Batı çok şey bildiği ve elinde tuttuğu bu tarz liderlere bayılır ve destekler”

Bu laflara bakacak olursanız, emperyalistlerin kendilerine bağımlı ve kontrol altında tutamadıkları için son 10 yılda her türlü yöntemi deneyerek iktidardan düşürmeye çalıştıkları isim Erdoğan değil de, Kılıçdaroğlu oluyor.

Diğer yandan;

2018’de halkın yüzde 52,5’unun oyuyla ilk turda cumhurbaşkanı seçilen, devletin bir numaralı yetkilisi konumundaki bir ismin, tercüman seçimini de kendi tercihlerine göre, güvenilir bulduğu kişiler üzerinden yapmasından daha doğal bir şey olamaz.

20 yıldır işbaşında olan Erdoğan’ın devleti temsilen, özellikle de dış politika ve güvenlik meselelerinde kritik kararları alırken, A takımını, devletin ilgili kurumlarını süreçlerin içine dahil ederek hareket ettiği bilinmeyen bir şey değil.

Bu kadar yaşanmışlıktan, dış politikada 15 Temmuz sonrası iyice belirginleşen Ankara merkezli ve Türkiye’nin menfaatlerini önceleyen dış politika yaklaşımının sonuçları görüldükten sonra bile Kılıçadaroğlu’nun lafı getirip getirip Erdoğan’ı en güçlü yerinden vurmaya çalışması, üçüncü dünya refleksinden başka bir şey olamaz.

Galatasaray'ın Bodrum maçı kadrosu açıklandı! Kafilede üç eksik var Canlı yayında 30 bin dolar kazanan çocuk kim? Ar-Ge yapan şirketlere 59 milyar liralık dolaylı teşvik verildi
Sonraki Haber