Kılıçdaroğlu: Türkiye'nin 5 temel sorunu var

CHP 37'nci Olağan Kurultayı'nı gerçekleştiriyor. Kurultay'da Özlem Çerçioğlu'nun Divan Başkanı seçilmesinin ardından kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin önünde 5 temel sorun olduğunu söyledi. CHP lideri 5 sorunu demokrasi, eğitim, dış politika, ekonomi ve toplumsal barış olarak sıraladı.

CHP’nin 37. Olağan Kurultayı Ankara Bilkent Odeon Gösteri ve Kültür Merkezi'nde "İktidar kurultayı" başlığı altında gerçekleştiriliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu saat 11.15'te eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte salona geldi.

CHP’nin hayatta olan eski Genel Başkanları Murat Karayalçın, Hikmet Çetin ve Altan Öymen'in konuşmalarının yer aldığı videolar salonda yayınlandı.

Konuşmalarda Deniz Baykal yer almazken kürsüden Baykal'a acil şifa dilendi.

Kılıçdaroğlu’nun kısa konuşmasını ardından Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitler için saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu.

39 delegenin imzasıyla Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu Divan Başkanlığı’na önerildi. Yapılan oylamada Çerçioğlu oy çokluğu ile Divan Başkanlığı’na seçildi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında öne çıkanlar;

"Orman köylülerimiz, apartman görevlilerimiz, kuryelerimiz ve güvenlik güçlerimiz tüm sağlık çalışanları, 800 haftadır çocuklarını evlatlarını arayan Cumartesi Anneleri, 37'inci kurultayımızdan hepinizden en işten selamlarımı gönderiyorum. Bütün vatandaşlarımı kucaklıyor, hepsinin sorunlarına çözüm üreteceğimizi buradan açıkça Türkiye'ye de dünyaya da ilan ediyorum.

"ALACAĞIMIZ HER KARARIN YANKISI YÜKSEK OLACAK"

Bu kurultay cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma azim ve kararlılığımızı gösterecek kurultaydır. Bu kurultayı on binlerin katılmasını arzu ederdik ancak kovid19 süreci buna izin vermedi. Ama on binlerin, yüz binlerin, milyonların gözü kulağı, aklı ve yüreği bu kurultaydadır.

İnanıyorum ki, bu çıkış yolu tüm dünyaya örnek olacaktır. 100 yıl önce Atatürk nasıl ki Kurtuluş Savaşı'nı verirken bütün mazlum ülkelere örnek olduysa, bizim de böyle bir süreci hayata geçirerek dünyaya örnek olmamız gerekiyor. Bu kurultayda alacağımız her kararın yankısının yüksek olacağını biliyoruz.

Bu kurultay özetlemek gerekirse alçak gönüllü bir uygarlığın inşasına çağrı kurultayıdır.

Bu kurultay işsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, liyakatsizliği, kayırmacılığı ve umutsuzluğu nasıl ortadan kaldıracağımızı açıklayan bir kurultaydır.

Türkiye, cumhuriyet tarihinin en ağır bunalımını, buhranını yaşıyor. Abarttığımı hiç kimse sanmasın. Bu buhran yönetim buhranıdır, ekonomi buhranıdır, toplumsal ve kişisel sağlığımızı, birliğimizi ve beraberliğimizi derinden dinamitleyen bir buhrandır.

Hiçbir vatanseverin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Bu kadar ağır bir buhranın içinden geçiyorsak hiçbir vatanseverin, hiçbir CHP'linin umutsuzluğa kapılma hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur.

Biz Türkiye'yi bu krizden çekip çıkaracağız. Adalet Yürüyüşü'nü hiç kimse unutmasın. Son gününde, Maltepe'de 'bu bir son değil, bu bir yeni başlangıçtır' demiştim. 'Önümüzdeki duvarı yıkacağız' demiştim. 31 Mart Yerel Seçimleri'nde duvarın arkasına geçtik. O duvarı şimdi dostlarımızla birlikte ve milletimizin ferasetiyle parça parça yıkacağız.

5 TEMEL SORUN

İkinci yüzyıla çağrı beyannamesini hazırladık. Az önce genel başkanlarımız sizlere hitap ederken bir dönüşümden, bir değişimden, projeden, ilkelerden söz ettiler. Evet birinci yüzyılı madem ki bitirdik, ikinci yüzyıla bir çağrı beyannamesi hazırlamak zorundayız. İkinci yüzyıla çağrı beyannamesi adını verdiğimiz çözüm önerisini sunmadan önce Türkiye'nin önündeki 5 temel sorundan söz etmek isterim.

Neden buhran diyoruz? Neden çözüm beyannamesi? Neden ikinci yüzyıla hazırlık? İçinde yaşadığımız 5 temel sorun elimizi kolumuzu adeta bağlıyor.

Birinci sorunumuz demokrasi sorunu. Yasama, yargı ve medya bir kişinin vesayeti altındadır. Demokrasi sadece kağıt üzerinde kalan bir sözcük haline gelmiştir. Öyle bir noktadayız ki Saray ne diyorsa yargı onu yapıyor. Egemen güçler ne diyorsa Saray da onu yapıyor. Örneğin, saray talimat veriyor. Osman Kavala içerde kalacak, yargı gereğini yapıyor. Örneğin, Selahattin Demirtaş içerde kalacak hapse atacaksınız, beraat mi boşverin onu içerde kalacak. Gereği yapılıyor, içerde kalıyor. Cezaevlerinde onlarca gazeteci var. Buradan cezaevinde olup kalemini satmayan bütün gazetecilere selamlarımızı saygılarımızı gönderiyoruz.

Ama egemen güçler talimat verince saray da onların gereğini yapıyor. Örnek; çok sık unutuyoruz, asla unutmayacağız. Trump, saraya talimat verdi Rahip Brunson'ı derhal serbest bıraktılar, mahkeme falan hepsi hikaye.

İkinci sorunumuz; ekonomi. Mutfağımızda yangın var mı? Var. Sizin bir dostunuzun, akrabanızın çocukları işsizce 18 yıldır bu ülkeyi yönetenleri sorgulamak zorundasınız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik bağımsızlığı tehlike altındadır. Her gün güzel hikayeler anlatıyorlar. Şu rakamları her bir delege arkadaşımın ezberlemesini istiyorum.

18 yılda harcanan para ne kadar? 714 milyar dolar değil, 2 trilyon 400 milyar dolar. 79 yılda 714 milyar dolar 57 hükümet harcadı. Ama bunlar son 18 yılda 2 trilyon 400 milyar dolar para harcadılar.

Karakaya Barajı mı yaptılar? PETKİM mi yaptılar? Yeni bir Telekom mu? Neler yaptılar? Efendim havaalanı yaptık, şehir hastaneleri... Bunlar dahil değil, bunların bedelini torunlar ödeyecek.

En önemli tesisleri sattılar. Parayı ne yaptıklarını kimse bilmiyor. Elinizi vicdanınıza koyun. 18 yıl bir yönetim gelecek, devleti yönetecek. 18 yılda 2 trilyon 400 milyar dolar para harcanacak, bu paranın nereye gittiğini TBMM'de kimse bilmeyecek, zaten vatandaş bilmiyor. Ondan sonra kalkacaksınız bana ekonomiden söz edeceksiniz. Sorması lazım vatandaş. 2 trilyon 400 milyar para harcadın da bu işsizlik ne? Lale devrini yaşayanlarla sokaktaki vatandaşın hayatı farklıdır. Lale devrini yaşayanların hiçbir sorunu yoktur, sokaktaki vatandaş dert küpüdür.

Ayrıca borç batağındayız. 2 trilyon 400 milyar dolar para harcıyorlar ve Türkiye şu anda borç batağında.

Bunlar olsa hadi sabredelim diyelim. Ayrıca Londra'daki bir avuç tefeciye 83 milyonu çalışır hale getirdiler. Dün bir günde ödenen faiz, 48 milyar 703 milyon dolardı. Bugün akşama kadar da Londra'daki bir avuç tefeciye 48 milyon 703 milyon dolar para ödenecek. 18 yılda bunların Londra'daki tefecilere ödediği faiz ise 178 milyar 154 milyon dolar. İşçi çalıştı, çiftçi çalıştı, emekli iş bulursa çalıştı, iş adamlarımız çalıştı, simit sattık, hayatın her alanında çalıştık. Kimin için? Bir fabrika için mi? Hayır. Londra'daki bir avuç çeteye hizmet etmek için. Hep beraber hesap sormak zorundayız. Neden bu hale getirdiniz memleketi?

Üçüncü büyük sorunumuz dış politika. Türkiye bugün egemen güçlerin taleplerini yerine getiren devlet konumundadır. Ekonomide bağımsızlığını, siyasette bağımsızlığını büyük ölçüde kaybetmiştir.

Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman Süleyman Şah Türbesi'nde bayrağı indirip, topraklarını terk eden bir hükümetle karşılaşmadık. Bunlar yaptılar. Bütün milliyetçilere, ülkücülere, vatanseverlere, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Süleyman Şah Türbesi bu ülkenin namusudur. Oradan bayrağı indirip Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıranlara asla ve asla vatansever denmez. Onlar vatan hainleridir.

27 Şubat 2020 ne oldu? Suriye'de 36 askerimiz şehit oldu. Sorumlusu kim? Sorduk mu? 36 askerimizin kanı yerde duruyor. Şehidin hakkını biz savunuyoruz, gazinin de hakkını biz savunuyoruz. Kendi toprağını terk edeceksin, başkalarına bırakacaksın, şehitlerimiz olacak, şehide sahip çıkamayacağız. Askerlerimizi şehit edenlerin sizden özür dilemesini beklerken siz koşa koşa Moskova'ya gideceksiniz. Ben ettim, sen etme diyeceksiniz. Böyle bir dış politikayı asla kabul etmiyoruz. Böyle bir dış politikanın kesinlikle onuru yoktur.

9 Ekim 2019. Nedir bu tarih? Trump'ın gönderdiği mektup. En ağır hakaretleri içeren mektuba cevap verilememiştir. Yanlış dış politikanın faturası ağır olmuş, Emevi Camii'nde namaz kılacağız diye hayal peşinde koşanlar 3,5 milyon Suriyeliyi Türkiye'ye getirmişlerdir.

Acı ama gerçek bir olayı daha sizinle paylaşmak isterim. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir devlet başkanı, başbakan veya cumhurbaşkanı 'aldatıldım' dememiştir ve aldatılmamıştır. Ama ilk kez 18 yıllık iktidarında bir kişi, herkes tarafından aldatılmıştır.

18 Şubat 2018. Konuşma yapıyor. Şunu söylüyor. "Sayın Obama ile defalarca konuştuk. Ama hep aldatıldık. Bir değil, iki değil, üç değil hep aldatıldık." Bu anlayış dış politikamızı egemen güçlere teslim etme anlayışıdır. Sen rüşvet alanları büyükelçi olarak atarsak sen dış politikada egemen güçlerin talimatını yerine getirirsin. Beni üzen budur.

Eğitim sorunumuz dördüncü. 2 trilyon 400 milyar dolar para harcadılar. Hala birleşik sınıflar var. Bu birleşik sınıflar nedir? Birinci sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf aynı odada, aynı öğretmen tarafından ders görüyor 21'inci yüzyıldayız. Hala yeterli derslik yok. Sürekli değişen eğitim politikalarıyla Türkiye bilgi çağından koparılmıştır. Daha acı olanı ise geçmişte bizim yerimizde olan Suudi Arabistan, Malezya ve İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı Türkiye'nin ürettiği bilgi sayısından daha az olmuştur.

Eğitim politikalarını sürekli değiştirerek kendi çocuklarını denek olarak kullanan dünyadaki tek ülkeyiz. Ve çocuğunu okula gönderen hiçbir anne-baba eğitim sisteminden memnun değil. Ama onları değiştireceğiz.

Beşinci temel sorun; toplumsal barış. Toplumsal barışımız temelden dinamitlenmiştir. Yaşam tarzı üzerinden siyaset, inanç üzerinden siyaset toplumu bölmüştür. Oysa bu ülkede 83 milyon huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kimsenin inancını, yaşam tarzını sorgulamak bizim hakkımız mı? Bizim sorgulayacağımız şey vatandaşın karnı aç mı tok mu, çocuğunun işi var mı yok mu?

Siyasi iktidar neredeyse tüm toplumsal sorunlarda kutuplaşmayı derinleştirmektedir.

Çok genel hatlarıyla sorunlara değindim, örnekler de verdim. Ama günümüz neyi nasıl çözeceğiz? Sorunları bilelim ki, nasıl çözeceğimizi sağlıklı saptayalım.

Biz bu sorunları sizlerle, yol arkadaşlarımla çözeceğiz. Bir araya gelecek çözeceğiz. İki dostlarımızla yani Millet İttifakı'nı oluşturan dostlarımızla birlikte çözeceğiz. Özgürlük isteyen gençlerimizle çözeceğiz. Bu sorunu, her gün öldürülen, katledilen hakları elinden alınmak isteyen kadınlarla çözeceğiz.

Kalemini satmayan gazetecilerle, aydınlarla, bilim insanlarıyla, sanatçılarla, ahlaklı sporcularla birlikte çözeceğiz.

Alın terinin karşılığını alamayan işçilerle, emekçilerle çözeceğiz. İşsizlerle beraber çözeceğiz. Siftahsız kepengini kapayan esnafımızla çözeceğiz.

Özet olarak birlikte halkımızla çözeceğiz. Şimdi geldik, nasıl çözeceğiz?

Çiftçi tamam, emekli tamam, işsiz tamam, kadınlar tamam, esnafımız tamam. Hep beraber sorunları çözmeye karar verdik. Şimdi nasıl çözeceğiz?

Şunu hiç kimse unutmasın. Önümüzdeki ilk seçimde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Maltepe'nin izdüşümü, önümüzdeki ilk seçimlerde iktidar olacağız. Bunu bir tarafa yazacağız. Firavunların iktidarını yıkıp, halkın iktidarını kuracağız. Defalarca söyledim; bir kez daha ifade edeyim. Her firavunun bir Musa'sı, her Nemrut'un bir İbrahim'i vardır.

Vatandaşın ayağının turabı olacağız. Hiçbir zaman hiçbir yerde hiç kimseye kibirle öfkeyle bakmayacağız. Bize oy versin vermesin, sorunu varsa o sorunu çözmek bizlerin boynunun borcudur. Hangi partiye oy verdin sorunu sormayacağız. Ne derdin var diye soracağız.

İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni hazırladık. Meclis'in açılışının birinci yüzyılını bitirdik, ikinci yüzyıla geçeceğiz. İkinci yüzyılda biz ne yapmalıyız? İkinci yüzyılda nasıl yoksulluğu, işsizliği bitirebiliriz? Türkiye nasıl bölgesinin ve dünyanın en saygın ülkelerinden birisi haline gelir. İkinci yüzyılda neden farklı düşünüyorsun sorusunun sorulmayacağı Türkiye'yi nasıl inşa edebiliriz?

BEYANNAMENİN DETAYLARINI PAYLAŞTI

 Bu beyannamenin detaylarını paylaşarak bu beyannameyi oylarınıza sunacağım.

Birinci hedefimiz; yeni bir anayasayla güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçilecektir. Güçlü demokratik parlamenter sistem için, öncelikle geniş bir toplumsal mutabakat sağlanacak her türlü vesayetten uzak, darbe hukukundan arınmış gücünü milletten alan yeni bir anayasa yapılacaktır. Bu ülkeye bugüne kadar anayasalar hep vesayetçi kurumların baskısıyla geldi ve oluşturuldu. En son değişiklikler 20 Temmuz sivil darbesinde ve OHAL koşullarında yapıldı. Biz vesayetten uzak, darbe hukukundan arınmış yeni bir anayasa yapacağız. Cumhurbaşkanının tarafsız olması sağlanacak, partili olmasına son verilecektir.

Gerekli denge ve denetim mekanizmaları kurulacak. Yargı bağımsızlığı sağlanacak. HSK, AYM ve yüksek yargı organı üzerinde vesayetine son verilecek. Yasa tasarı ve teklifleri TBMM Komisyonlarında görüşülürken, ilgili meslek kuruluşları, STK ve uzmanların görüşleri mutlaka alınacak. Kaptı-kaçtı kanunları olmaz.

Ve bir diğer ilke; düşünceyi ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğü koşulsuz güven altına alınacaktır. Her türlü baskıya son verilecek, medya özgürlüğü evrensel ölçülerde güven altına alınacaktır.

Bir devletin organize suç örgütü haline dönüşmemesinin temel nedeni anayasadır. Bir kişinin baskısıyla, talepleriyle bir devlet yönetilemez.

İkinci ilkemiz; Türkiye'nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacaktır. Başta Kürt sorunu olmak üzere tüm sorunlarımız demokrasi temelinde ve TBMM'nin öncülüğünde çözülecek ve Türkiye'nin tam bağımsızlığı, demokrasisi ve üniter yapısı güçlendirir.

12 Eylül darbecilerin eseri olan seçim barajı kaldırılacak, milletin iradesinin Meclis'e tam olarak sirayet etmesi sağlanacaktır. Özellikle kadın kardeşlerimin dikkatle dinlemesini isterim. Seçim yasası değişikliğiyle cinsiyet kotası getirilecek kadınların parlamentoda temsili yasal güvence altına alınacaktır.

CHP'li kadın milletvekillerini imzalayarak TBMM Başkanlığına verecekler. Cinsiyet kotası getirilecek, bütün partiler o kotaya uymak zorunda olacaklardır. Parlamentoda da kadınlar hak ettiği yerleri alacaklardır.

Parayla iş takipçisinden milletvekili mi olur? Yolsuzluk yapandan milletvekili mi olur? Kendisi Hac'dayken sahte pusula gönderip 'ben Meclis'teyim' diyen adamdan milletvekili mi olur? Kamu ihale kanunu, şeffaflığı sağlanacak şekilde yeniden düzenlenecektir. Kamu ihale kanunu değiştirilecek, tüm kamu ihalelerinin şeffaf, kayırmacılıktan uzak bir anlayışla yapılması sağlanacaktır. İnancımızda da israfın haram olduğu temel bir değer olarak duruyorsa nasıl oluyor da israfı itibar olarak kabul ediyoruz.

"Hastaneyi yaptık" kaça yaptın kardeşim? Bileceksiniz. Halkın iktidarında vatandaş bilecek. Hesabını verecek siyasetçi. Kamu-özel işbirliğiyle yapılan ve 83 milyon vatandaşın sömürüsüne yol açan işler var. Buradan 83 milyon vatandaşıma hitap ediyorum. Kamu-özel işbirliğiyle sizin alın terinizi sömüren bütün yatırımları devletleştireceğiz. Ve bu bağlamda, özellikle AK Parti ve MHP'ye oy veren bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim. Tank Palet Fabrikası, bir kuruş, bir dolar, bir lira, bir avro ödenmeden peşkeş çekildi. Katar Ordusu'na peşkeş çekildi. Bizim subaylarımız, işçilerimiz Katar Ordusu'nun emrinde çalışıyor.

Ürünü biz üretiyoruz, parayı kim alıyor? Katar Ordusu alıyor. Bunun da her vatandaşın kendi vicdanında sorgulaması lazım.

Sayıştay gerçek işlevine kavuşturulacak. TBMM adına ödenen bütün vergilerin denetimini Sayıştay yapıyor. Bütün raporları gizleniyor, biz milletin önüne getireceğiz.

Ulusal Vergi Konseyi; vergide adaletsizlik var. Asgari ücretten vergi alıyorsun, köşeyi dönenlerden hiçbir şey almıyorsun. Bunlara son vereceğiz. Raporları her yıl resmi gazetede yayınlanacak.

TBMM'de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Yani bir hükümetin, vatandaştan aldığı vergi, yaptığı borçlandırmalar, sattığı mal karşılığında aldığı parayı nereye harcadı? Biz iktidar olacağız ve biz muhalefete hesap vermeyi ilke olarak kendimiz yasal düzenleme olarak Meclis'e getirmek istiyorum. Çünkü hesap vereceğiz.

Hangi yatırımlarla işsizliği önleyebiliriz. Her toprağımıza fabrika kuracağız.

Eğitim sistemi yeniden yapılandırılacaktır. Eğitim politikalarının tek hedefi vicdanı hür vatandaşlar yetiştirilecektir. Darbecilerin getirdiği YÖK kaldırılacaktır.

Gelecek nesiller için eko-sistem hakkı kurulacaktır. Gelecek nesillere yaşanabilir dünya teslim etmek için sorumluluğumuzun farkındayız.

Güçlü sosyal devletin ilk adımı olarak aile destekleri sigortası uygulaması kurulacaktır.

Bütün engellemelere rağmen, en küçük beldeden en büyük belediye başkanlarımıza kadar bütün belediye başkanlarımız pandemi döneminde tarih yazdılar. Baskıya kulak asmadılar. Hiçbirisi şikayet etmedi. Engelleri aştılar. Bir şeyi daha yaptı bütün belediye başkanlarımız. Kimin ihtiyacı varsa, hangi partidensin diye sormadılar. İnancın nedir diye sormadılar. "Varsa sorunun gel kardeşim çözüm üreteceğim" dediler.

Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurulacak. Akılcı, barışçıl ve gerçekçilikten sapmayan, uluslararası hukuka önem veren bir dış politika izlenecektir. Ayrıca bölge merkezli dış politika yaklaşımdan yola çıkarak; İran, Irak, Suriye ve Türkiye'nin olacağı ve bölgemize huzur barışı hedefleyen Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nı koruyacağız. Bedel ödüyorlar, kanla ödüyorlar bedeli. Öyle bir açmaz yaratıldı ki, iki taraf da birbirini Allah Allah diyerek öldürüyor. silahlarını da egemen güçler veriyor. Komşuda yangın varsa sizde huzur olmaz. Biz Ortadoğu'ya huzuru, barışı getireceğiz.

13 madde saydım. Her bir delegemiz, 13 maddeyi ezberleyeceksiniz arkadaş. Nereye gidiyorsa, hangi sorun varsa çözülecek. Hepsinin çözümü var. Ayrıştırma yok, bölme yok, öfke yok, kibir yok, herkesi kucaklama var. TBMM'nin açılışının yüzüncü yılına tanıklık eden CHP delegeleri olarak, önümüzdeki en önemli görevin cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak olduğunun bilincindeyiz.

Aşağıda imzası olan bizler 37'nci kurultayın delegeleri olarak yukarda saydığımız vaatleri gerçekleştireceğimize milletimizin önünde söz veriyoruz. Bildirgemiz budur.

Oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler? Kabul etmeyenler. Oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Tarihin bir dönüm noktasındayız. Tarihin bize yüklediği ağır sorumluluklar var. Gün kavga günü değil. Her birimizin tek tek, partili olsun olmasın; her vatanseverin bayrağını, milletini ve vatanını seven herkesin birlik ve beraberlik günüdür. El kaldırdınız 'evet' dediniz. Hep birlikte tarihsel bir sorumluluğu üstlendik. Ne için? Türkiye'nin refahı için. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" demek için üstlendik bunu biz. Çalışmak ve sorumluluğu yerine getirmek artık hepimizin ortak görevidir. Hepinize saygılarımı sunuyorum."

Kızılcık Şerbeti dizisinde üzen haber! Bir oyuncu daha veda edecek Serdar Ortaç'ın ev hapsi ve adli kontrol kararı kaldırıldı! Bu da oldu: Kilisede yoga yaptılar! Mardin'de tepki çeken görüntüler!
Sonraki Haber