Kim o yalaka medya yöneticileri açıkla!

Eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde basın danışmanlığını yapan Kemal Öztürk medya sektöründe çok tartışılan açıklamalar yaptı.

Kemal Öztürk, “Bugün bağımsız ve özgür gazetecilik yaptığını söyleyen arkadaşlarımız, ben istemeden ertesi günün gazete manşetini bana gönderiyordu, 'Uygun mudur' diye soruyordu ve öyle yayınlıyordu” dedi ancak, söz konusu isimleri açıklamaktan sakındı.

Kemal Öztürk'ün bu açıklamalarına medya sektörü içinden çok sert eleştiriler de geldi. Konuyla ilgili en sert değerlendirmelerden birisinin altında Mehmet Metiner'in imzası vardı.

Metiner, Öztürk'e "Kim o medya yöneticileri? Doğru söylüyorsan onlara, yalan söylüyorsan sana yuh!" diye seslendi.

Yeni Akit'ten Ali Karahasanoğlu ise Kemal Öztürk'e farklı bir perspektiften eleştiriler yöneltti. Kemal Öztürk'ün "medya sicilini" masaya yatıran Karahasanoğlu, "Ben o ismi vereceğim" diyerek Kemal Öztürk'ün ismini "kabahatlariyle" bilikte listeledi.

İŞTE O İKİ YAZI;

- Kim o yalaka medya yöneticileri açıkla

Mehmet Metiner

Reis’in Başbakan olduğu dönemde bir süre basın danışmanlığı yapan Kemal Öztürk “İstemediğim halde bana gazete manşetlerini gönderirlerdi, uygun mu diye?” şeklinde bir açıklamada bulunmuş. Doğrusu hem bu açıklamaya hem de gerçek ise şayet bizim mahallenin bu medya düzenine çok hayıflandım.

Kemal Öztürk bir dönem burnundan kıl aldırmayan bir arkadaşımızdı. Tıpkı Arınç gibi o da mütevazilik postuna bürünmüş bir kibir abidesi olarak dolaşırdı. Her makama Erdoğan sayesinde ve oluruyla gelen Kemal arkadaşımız sonradan Arınç’la geliştirdiği ilişkiler sayesinde farklı bir kulvara savruldu. Önce alttan alta başlayan Erdoğan hazımsızlığı giderek Erdoğan karşıtlığına dönüştü. Önceleri münasip gördüğü ortamlarda eleştirdiği Erdoğan’ı milletvekili adaylığı verilmeyince açıktan açığa eleştirmeye başladı. Olabilir, insan farklılaşabilir. Eleştirel bir pozisyona düşebilir. Ama bunun şahsi nedenlerle değil ilkeler adına olması anlamlı ve değerlidir. Kemal arkadaşımız kendini en değerli gibi görebilir, kendisinin değerinin bilinmediği yönünde bir değerlendirmesi olabilir lakin unutmasın ki kendinden çok değerli başka arkadaşları Reis’in devri iktidarında hiç bir makama getirilmedikleri halde Reis’e karşı hasmane veya kırıcı bir tutuma girmediler. Üzüldüğüm nokta şu: Kemal Öztürk topyekün eski arkadaşlarını “yalaka” diye suçlayarak kardeşlik hukukuyla bağdaşmayan bir duruş sergiliyor.

Kemal arkadaşımız unutmasın ki her koşulda sınanırız biz. Makamlarla sınandığımız gibi makamlar elimizden alındığında da sınanırız... Egolarımız bizi bitirir. Ego kılıcıyla kardeş katlinden kaçınmak gerek.

İkincisi, şayet bu iddiası doğruysa bunu yapan arkadaşlar adına çok üzülürüm. Bu yalakalığın ötesinde bir kişilik sorunudur. Bu kişilikteki insanlarla yol arkadaşlığı yapmak bile caiz değil.

O yüzden soruyorum Kemal arkadaşımıza: Kimdir o medya yöneticileri? İsimlerini açıkla ki bilelim. Dediğin doğruysa onlara yuh olsun diyelim. Yok atıp tutmuşsan sana yazıklar olsun diyelim! Camiamızın medyasına yapıştırdığın bu çamurun gerçekliğini bilelim de öyle tavır koyalım o medya mensupları olarak.

***

- Ben o ismi vereceğim: Kemal Öztürk

Ali Karahasanoğlu

O, konuşmaya “İsmini vermeyeceğim” diye başlamış..

Bizim mahallenin tamamını suçlayacak şekilde, “Bugün çok bağımsız ve çok özgür gazetecilik yaptığını söyleyen arkadaşlarımız, o zamanlar gazete yönetiyorlardı. Ve ben istemeden, ertesi günün gazete manşetlerini bana gönderiyorlardı. “Uygun mudur” diye soruyordu ve öyle yayınlıyordu” ifşaatını yapmış.

Altını çizerek tekrarlamış: “Ben istemeden”

Ben Akit gazetesi adına net olarak söyleyeyim..

Hiçbir tarihte, bu danışmana veya başka bir danışmana, veya başka hiç kimseye, manşetimizi yollayıp, uygun mudur diye sormadık..

Nokta..

Kemal Öztürk, bu suçlamayı kimin için yapıyorsa, kimseden korkmadan, yiğitçe açıklasın..

Ama ben aynı Kemal Öztürk ile ilgili olarak..

Danışmanlıktan bir adım öte görevlere, Tayyip Erdoğan tarafından getirildiğinde.. “Yarınki manşetleri bana gönderin” demeye cesaret edemese de..

“Bu manşet de ne böyle.. Böyle yayın olur mu, böyle gazete çıkartılır mı” diye sorgulama yaptığını, gazeteleri cezalandırdığını, somut örnekleri ile söyleyebilirim..

Hem de kimler adına, hem de kimlere karşı?

Merak ettiniz değil mi?

Nasıl merak edilmez ki?

Biyografisinde yazılı hemen tüm makamlara, Tayyip Erdoğan iktidarı döneminde gelen Kemal Öztürk, bakın kimler adına, kimlere ceza verdirmiş..

Ben anlatayım, yalanım varsa, cevap versin..

Kemal Öztürk, Erdoğan’ın iktidarında Anadolu Ajansı Genel Müdürü yapılmış. Bu sıfatı ile, Basın İlan Kurumu yönetim kurulu üyeliği görevini de yürütüyor.

Türkiye’de 17-25 Aralık darbesi yapılmış..

Böyle bir ortamda, Erdoğan döneminde görevlere getirilen insanlardan ne beklersiniz?

Birazcık “vefa” değil mi?

Buyurun bakalım, o “vefa” gösterilmiş mi, gösterilmemiş mi?

17-25 Aralık darbesinin önemli isimlerinden Zekeriya Öz ile ilgili, kanuna aykırı fiillerini haber yapmışız..

Zekeriya Öz, isnatların özünü inkar edemeden, bir cevap yollamış.. Okuyucudan hiçbir şey gizli kalmaması için, o açıklamayı, hakaret ifadelerini çıkartarak yayınlamışız..

Buna rağmen, Zekeriya Öz, o tarihteki FETÖ’cü hakimler sayesinde, tekrar açıklamayı yayınlatma kararı almış..

Biz de, “yayınladığımız bir açıklamayı, bir daha yayınlamayız” demişiz.. Yayınlamamışız.

Zekeriya Öz, Basın İlan Kurumu’na müracaat etmiş. Kemal Öztürk’ün de 7 üyeden birisi olduğu yönetim kurulu, Akit gazetesine bir gün resmi ilan kesme cezası vermiş..

Bu arkadaş ne diyordu?

“Ertesi günkü manşeti yollayıp, uygun mu diye soranlar var” diyordu..

Ama kendisinin, “17-25 Aralık” darbesini yapanlar aleyhine haberleri sebebi ile gazetelere verdiği cezaları söylemiyor.. Söyleyemiyor..

Bir başka tarihte, yine FETÖ davalarından dolayı halen cezaevinde olan Alaaddin Kaya, benzer bir iddia ile “Akit’e ceza verin” demiş.

Kemal Öztürk, “Ben Erdoğan sayesinde bu göreve geldim. Bu haberde, Erdoğan’a darbe yapan Fetullah Gülen’in, papa ile buluşmasını organize eden bir kişi hakkında haber yapılmış, Gülen ile Papa’nın buluşması eleştirilmiş. Bu bir haberdir. Beni bu makama getiren Erdoğan’a vefa duygusu ile hareket etsem de bu haberdir. Adaletli davransam, beni göreve getiren Erdoğan’a vefa göstermesem de bu bir haberdir” dememiş, diyememiş..

FETÖ’cünün isteğini kabul etmiş, “FETÖ’cülükle suçlanan kişi hakkında yapılan haber sebebi ile, Akit’in resmi ilanlarının kesilmesi gerekir” demiş..

Cezayı basmış..

Dahasını söyleyeceğim. Rahmetli Hasan Karakaya abiyi çok üzen bir kararı daha aktaracağım..

Gezi isyanının devam ettiği günler..

Erdoğan’ı başbakanlıktan indirmek için, Dolmabahçe Ofisi’ne baskın yapmak için harekete geçildiği, polise ait araçların ters çevrilip, üzerine örgüt amblemlerinin yazıldığı, hatta birçok resmi aracın yakıldığı günlerdeyiz...

Rahmetli Hasan Karakaya abi, kendi üslubu ile, devlete karşı, devletin araçlarına karşı, kamu malına zarar verecek şekilde meşru iktidara karşı harekete geçenler aleyhine kaleme aldığı yazıda, ağır eleştirilerde bulunuyor..

Gezicilerden birisi şikayet ediyor..

Basın İlan Kurumu bizden savunma istiyor..

Gezicilere hakaret etmişiz diye..

Savunmayı veriyoruz.. Devrilen resmi araçları, yakılan toplu ulaşım araçlarını..

“Köşe yazısını, bu olayların sorumlularına yönelik eleştiri getirildiğini dikkate alarak yorumlayınız, kararınızı veriniz” diyoruz..

Hatta..

O günlerde oluşturulan, “Erdoğan gitti gidiyor” algısı sebebi ile “Bu dosyadan kesin size ceza verilecek” haberleri bize ulaştığı için..

Şunu da savunmamıza ekliyoruz: “Aleyhe karar verilecek olursa, Gezicilerin ağır eylemleri dikkate alınarak, cezanın asgari düzeyde tutulması” talebinde bulunuyoruz..

Kemal Öztürk’ün de içinde bulunduğu Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu ne karar veriyor?

“Akit’teki yazıda Gezicilere hakaret edilmiştir”

Sıkı durun..

Burası çok daha dikkat çekici..

Erdoğan’a küfürler edilen yayınlara bile 1 gün resmi ilan kesme cezası veren yönetim kurulu..

Akit’e o tarihte, “3 gün resmi ilan kesme cezası” veriyor..

Hasan abi, karara çok üzülmüştü..

“Nasıl olabilir, böyle bir karar nasıl alınabilir? Devletin araçlarını yakanları eleştirdiğimiz için nasıl ceza alırız. Yönetim kurulunda hiç mi vicdanlı bir kişi yokmuş, hiç mi devletinden yana birisi yokmuş” diye sormuş, isimleri saydığımda, Erdoğan sayesinde o yönetim kuruluna üye olanları hatırlattığımda, üzüntüsü katmerlenmişti..

Şimdi bugün..

O yönetim kurulundaki Kemal Öztürk, “manşetleri bana yolluyorlardı, yalakalık etmek için” diyor..

Ben de diyorum ki, “Biz, manşetleri sana yollamadık. Ama sen, yayınlanmış manşetleri alıp, Erdoğan’a düşmanlık edenleri sevindirmek için, bize ceza verilmesine destek oldun..”

Yalansa, buyur Kemal bey..

Yalan de..

İŞ TURKCELL Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan CHP Sözcüsü Yücel'e tepki Türkiye'nin en seksi 4. kadını olmuştu! Melis Sezen'den şok sözler...
Sonraki Haber