Kıraathane ne demektir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen TÜGVA Gençlik Buluşması'nda konuştu. Erdoğan burada yaptığı açıklamada, tabelalarında "kafe" ve "cafe" ibarelerini taşıyan işletmelere tepki gösterdi. Erdoğan, kafe yerine "Kıraathane" denilmesini istedi. Peki kıraathane nedir, ne demektir? Kahvehane ve kıraathane arasındaki fark ne? İşte yanıtı...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen TÜGVA Gençlik Buluşması'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı burada yaptığı konuşmada, "kafe" yerine "kıraathane" kelimesinin kullanılmasını önerdi.

Erdoğan, "Gençlerimizin eğitim öğretimden iş hayatına, spordan aileye kadar tüm meseleleri ile yakından ilgilenmek üzere kurulan vakfımıza çalışmalarında Rabbim'den muvaffakiyet diliyorum. Burada bir kitap "kafe" denmiş ama ben "kıraathane" diyelim diyorum. Kafe bizim değil. Kıraathanesi ile yürüttüğü projelerle, yayınları ile her geçen gün daha da büyüyen TÜGVA çatısı altındaki tüm kardeşlerime buradan selamlarımı iletiyorum." ifadelerini kullandı.

Bu öneri sonrası, "Kıraathane nedir, ne demektir? Kahvehane ve kıraathane arasındaki fark ne?" soruları gündeme geldi.

KIRAATHANE NE DEMEK?

Kıraathane: Kıraat Arapça`da "okumak" anlamına gelir. Hane ise yer, mekan demektir. Bu iki sözcüğün bileşimi olan bu bileşik sözcük "okuma yeri" anlamına gelir. Çay, kahve içilerek gazete, dergi, kitapların okunduğunu yerlere verilen bu isim günümüz Türkiye`sinde kahvehane anlamında kullanılmaktadır.

KAHVEHANE VE KIRAATHANE ARASINDAKİ FARK NE?

Kahvehane ve kıraathane sözcükleri; günümüzde eş anlamlı olarak görülse de aralarında önemli bir fark var…

Kahvehane veya kıraathane; kahve ve çay yanı sıra çeşitli meşrubatların ve nargile gibi tütün ürünlerinin servis yapıldığı, masa oyunlarının oynandığı, sohbet edilen ve yine birçok farklı aktivitenin yapıldığı mekânlar olarak tanımlanır. Genellikle erkeklerin buluşma noktası olan kahvehaneler, mahalle aralarında, çarşılarda, şehir merkezlerinde yer alır. Kafeteryalardan ve barlardan farklı olarak bu mekanlarda genellikle yemek servisi yapılmaz ve alkollü içeceklere ağırlıklı yer verilmez. Özellikle Müslümanlar arasında kahvehaneler oldukça yaygındır. XVI. yüzyıldan beri, kahvehane Orta Doğu ülkelerinde erkeklerin toplandığı kahve gibi içecekler tükettiği, sohbet ettiği çeşitli masa oyunları oynadığı yerlerin başında gelir.

Kahvehane ve kıraathane sözcükleri; günümüzde eş anlamlı olarak görülse de aralarında önemli bir fark vardır. Kıraat Arapça`da “okumak” anlamına gelir. Hane ise yer, mekan demektir ve Farsça kökenli bir kelimedir. Bu iki sözcüğün bileşimi olan kıraathane “okuma yeri” anlamına gelir.

Kahve sözcüğü ise Türkçe’ye Arapça (kahwa) sözcüğünden geçmiştir ve aslen Etiyopya’daki Kaffa bölgesinden geldiği düşünülür.

Yani kıraathaneleri kahvehanelerden ayıran en önemli özellik, kitap okuma imkanına sahip olmalarıdır. Topluma okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla günümüzde bazı kahvehanelerde kütüphaneler oluşturularak, kıraathaneye dönüşüm özendirilmektedir.

Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevî’nin notlarından anlaşıldığına göre İstanbul’da ilk kâvehane’nin açılmasının ardından sözcük pek çok dilde şekil değiştirerek kullanılmıştır: Fransızca, Portekizce: café, İspanyolca: cafetería ya da café; İtalyanca: caffè, Almanca: café vb.

Yani kahvehaneler, günümüz kafe kültürünün doğuşu olarak da görülebilir.

1550′lerde de İstanbul’da ilk kahvehane açıldı ve kısa sürede yakın ve uzak ülkelere yayıldı. 17. yüzyılda, kahvehane Osmanlı Devleti sınırlarının dışında, Avrupa’da görülmeye başlandı ve popüler oldu.

Kısa zaman içerisinde kahvehane sayısı hızla arttı, kahve içmek ve yarenlik etmek amacıyla buralarda toplanan muhtelif zümrelerden ve değişik kültür seviyelerinden insanlar, çok hızlı gelişen bir kültürel birikim ortamı, sosyalleşme mekânı, siyasî iktidar karşısında seslerini duyurabildikleri bir kamusal alan meydana getirdiler.

Osmanlı geleneksel toplum kültürünü şekillendiren saray, medrese ve cami dışında, “sivil” bir anlayışla ortaya çıkan kahvehane, XVI. ve XVII. yüzyılların İstanbul’unda, pek sık rastlanmayan bir tepkiyle karşılaştı. ‘Miskinlerin buluşma mekânı ve fitne yuvası’ olarak görülen kahvehane, başta iktidar olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinin tepkisini çekti.

1567 yılında başta Suriçi İstanbul olmak üzere İstanbul’daki bütün kahvehaneler kapatıldı. XVI. yüzyılın ikinci yarısında ve XVII. yüzyılın ilk yarısında ‘tehlikeli yerler’ olarak görülen kahvehaneler ‘külliyen’ kapatılırken XVII. yüzyılın ortalarından itibaren otorite, ‘tehlikeyi’ önlemek için toptan kapatmak ve yıkmak yerine, tek tek bazı kahvehaneleri kapatarak bir tür yıldırma siyaseti takip etti.

Ancak kahvehanelerin sayısı günden güne artmaya devam etti. Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlığının son dönemlerinde İstanbul’da 50 kahvehane bulunduğu belirtilirken, bu sayı, XVI. yüzyılın sonunda altı yüze ulaştı. XIX. yüzyılın başlarında ise 2.500’lere kadar çıktı.

Kahvehane zaman içerisinde mevcut kültürel ve toplumsal hayatın içerisine dahil olmayı başardı. Kültürün üretildiği ve tüketildiği bir mekân haline geldi. Birçok değişikliklere uğrayarak hayatiyetini devam ettirdi. Her ne kadar sadece erkek sosyalliğini barındırsa da Osmanlı şehrindeki kamusal yaşamın önemli bir kısmını oluşturdu. İlk başlarda marjinal bir yenilik olarak görülen kahvehane, çok geçmeden normalleşti ve toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan merkezi bir konuma geldi.

DEM Partili Kayapınar Belediyesi Eş Başkanı gözaltına alındı Akaryakıt fiyatlarında son durum! İşte 26 Kasım güncel fiyatlar TV'de bugün 26 Kasım 2024 Salı! Bugün televizyonda ne var?
Sonraki Haber