Bir devlet ilgi alanına etki edebiliyorsa güçlüdür. Bunu yapamayan devletler ise görüntü olup ses olmayan TV'ler gibidir.
Son aylarda Irak ve İran arasında kalan Asos (Kandil) Dağı'na yapılan operasyonları ayrıntısı ile izlemeye devam ediyorum.
Türkiye'nin yanılmıyorsam en derinlikte yapmış olduğu hava harekatları bunlar. İşin özünde "yalnızca hava harekatı" deyip geçebiliriz, ama geçmemeliyiz!
Peki bunu nasıl okumalıyız? Bu kadar derinlikte hava harekatı yapmak için öncelikle diplomatik olarak önünüzü açacak manevralar yapmanız gerekir. Sanırım Türkiye-Irak ve İran Genelkurmay'ı arasında yapılan koordinasyon ilk meyvelerini vermeye başlamış. Çünkü hava harekatı İran'ın tam burnunun dibinde gerçekleşiyor. Ayrıca vurulan hedef sayısına baktığınızda derinlikte birçok savaş uçağının bu operasyona katılması gerekiyor. Bu da iki ülke ile koordinasyonu zorunlu kılmaktadır.
İşin en zor kısımlarından biri de bölgenin Türkiye sınırından çok uzakta olmasıdır.
Hedeflerin kıymetlendirme işlemi için özel bir çalışma gerektirir. Bu çalışma da sanırım Türkiye'nin Irak içinde bulunan timleri, yerel kaynaklar, İran istihbaratı, Türkiye'nin sahip olduğu casus uyduları ve İHA'ları ile yapılmıştır.
Bu hava harekatlarının ardı ardına yapılmış olması da bölgenin devamlı kontrol altında tutulduğunun bir göstergesidir.
Ayrıca hava harekatı sırasında yaşanacak olumsuz bir gelişme esnasında pilotlarımızın acil iniş yapacakları pistlerde bu koordinasyonlarda tespit edilmiş olmalıdır. Başka bir konu da "kaçma-kurtulma" planlamasının yapılmasıdır. Bunun içinde özel bir çalışmaya ihtiyaç duyulur.
Uzaktan baktığınızda yalnızca Asos bölgesine yapılan bir hava harekatı gibi gözükebilir ama siyasi ve askeri sonuçları bakımından hiç de küçümsenmeyecek bir operasyondur.
Terör örgütünün sözde üst düzey yönetiminin en rahat yaşadığı yerlere yapılan bu harekat ile "Hiçbir yerde güvende değilsiniz" mesajı verilmektedir.
Ayrıca bütün devletlere istihbarat ve teknolojik anlamında nereye ulaştığımız da gösterilmektedir.
Daha önce derinlikte harekatın zorluklarını yazdığım için bir kez daha anlatmayacağım ama kaç unsur bunda görev alıyor kısaca yazmak isterim...
Öncelikle Hava Kuvvetleri, MİT'in yerel unsurları, TSK'nın özel kuvvetleri, kuvvet komutanlıkları harekat merkezleri ve adını söylemeyi unuttuğum bir çok kahraman birim bu operasyonun çeşitli safhalarında yerini almıştır.
Hava Kuvvetleri'ne ait tanker uçaklar ve erken uyarı uçakları da bu derinlikte hava harekatına katılmışlardır.
Bir ülkenin gücü uzanabildiği yere kadardır! Bunu başarmaya başladığınızda aslında siyasal ve ekonomik anlamda da kazanımlar elde etmeye başlarsınız.
Türkiye askeri anlamda dünyanın ilk sekiz ülkesi arasında olmasını, ekonomik hedeflere de yöneltmek zorundadır. Askeri gücünü ekonomik güç için de kullanmalıdır.
Bu nedenle Katar'da ve Somali'de açılan üsleri bu kapsamda değerlendirmek zorundayız.
Bir ülkenin gücünün ilgi alanı ile etki alanının arasındaki farkın küçüklüğü ile ölçüldüğünü unutmamak gerekir.
Türkiye kırılma noktası geçmiştir. Bundan sonrası Türk toplumun elindedir. Onun istekleri siyasetin ve siyasetçinin yönünü belirleyecektir.