Konu: İhvan... İsmail Kılıçarslan artık AK Parti'den emin değil!
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan'dan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na "İhvan" tepkisi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Katar krizine ilişkin yaptığı açıklamada Müslüman Kardeşler / İhvan'ı hedef tahtasına oturttu.
"Bu konuda hükümete önerilerimiz var" diyen Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin İhvan'ı destekleyen siyasetten uzak durmasını ve "Rabia" simgesinden vazgeçmesini önerdi.
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan ise AK Parti'nin "rabia" işaretinden uzun süre önce vazgeçtiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "rabia"yı artık farklı bir anlamda kullandığını dile getirdi.
Kılıçarslan yazısında AK Parti ile ilgili bazı endişelerini de paylaştı.
İşte o köşe yazısı;
- Bir gerçeğin peşinde
AKP Hükümeti, terör örgütü olarak görülen Müslüman Kardeşler’e verdiği desteği keserek ve Rabia simgesini de bırakarak işe başlamalıdır.’
Cümle bu.
Kim kurmuştur dersiniz bu cümleyi? 15 Temmuz sonrası ‘gerzekler meydanlarda tekbir getiriyorlar, her şeyi berbat edecekler, kullanılan fotoğraflarda mini etekli kızlar bulun’ diyen birileri bu cümleyi de kurabilir mesela. Ama hayır. Cümle o birilerinin değil.
Peki kimin? 15 Temmuz günü attığı tweet ile Türkiye’nin gelişmesine engel teşkil eden dört oluşum içerisinde laikçiler, PKK, Fethullahçılar’ın yanına İslamcıları da yazan Can Paker yazabilir mesela bu cümleyi. Ama hayır. Cümle Can Paker’in de değil.
Peki kimin? Soros’un, Ertuğrul Özkök’ün, Robert Fisk’in falan da olabilecek bu cümle, artık son derece sıkıcı bir güdümlü bürokrat/başkana dönüşen Kemal Kılıçdaroğlu’nun.
‘Güdümlü’ demem şundan. Kemal Kılıçdaroğlu çok uzun süredir herhangi bir konuda herhangi bir fikri yokmuş da sadece ‘canı pahasına koruması gereken bir pozisyonu varmış’ gibi davranıyor, konuşuyor. Bu yanıyla bir genel başkandan çok eski Taraf Gazetesi’nin ismi hiç de lazım olmayan bazı yazarlarına benziyor.
Hoş. Ülkemizde genel olarak ‘sahip olduğu meseleyi ve o meselenin ön gördüğü fikri canı pahasına savunan insan’ diye biri yok. Çok uzun süredir de olmadı. Kendi adıma söyleyecek olursam bununla ilgili olarak umutlandığım bazı zamanlar oldu ama nasıl derler; her seferinde kırılıverdi ortasından bütün umutlarım.
Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu’nun cümlesinin teviline. Gerçi ‘zırva tevil götürmez’ demiş atalarımız lakin kendilerinin bileceği bir iş. Biz tevile gayret edeceğiz.
Zor ama bir kere şu konuda anlaşmayı deneyelim kendisiyle. Kılıçdaroğlu’nun kendi tabiriyle ‘AKP Hükümeti’, Rabia simgesini zaten bırakmıştır. Daha doğrusu şöyle:
Mısır’daki İhvan’ın ortaya koyduğu Rabia işareti ile AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu Rabia işareti arasında bir bağ ya da bağlantı yoktur.
Doğrusu, bu meseledeki kırgınlığım öyle böyle değildir. Mısır’daki direnişçi kardeşlerimizin direndikleri meydanın adından ilhamla ortaya koydukları Rabia simgesinin yaygınlaşması için bir grup arkadaşımızla birlikte elimizde gelen her şeyi yapmıştık. Bu simgeyi dünyadaki tüm Müslümanların ortak simgesi olarak kodlamıştık zihnimizde. Fakat sonrasında Sayın Erdoğan ‘tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan’ dörtlemesi ile Rabia simgesinin işaret dilini, daha doğrusu anlam dünyasını değiştirdi. Eh, elbette bu Tayyip Erdoğan’ın bileceği bir iştir lakin Rabia simgesi Mısır’daki meydanda ortaya çıktığı haliyle kalaydı, yani ‘evrensel bir direniş sembolü’ olarak kodlanaydı iyiydi.
Yani demem o ki o Rabia ile bu Rabia aynı değil. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu yanlış bir çağrı yapıyor ‘AKP Hükümeti’ne.
Gelelim İhvan’ın terör örgütü olarak görülmesi meselesine. ‘İhvan terör örgütüdür’ ifadesiyle ‘CHP terör örgütüdür’ ifadesi aynıdır. Hatta daha da açığını yazayım. Yeteri kadar sert bulmadıkları için içinden pek çok yapının ayrılarak terörize olduğu İhvan, bu yanıyla terör örgütü olmak şöyle dursun terör yüzünden durmadan zayıf düşen bir yapıdır.
Ne ki Kılıçdaroğlu ve benzerleri Batı'nın yahut Suudi Arabistan gibi ‘tasmalılar’ın İhvan’ı terör örgütü ilan etmelerine boyun eğdikleri, ses çıkarmadıkları için işgal ediyorlardır belki de koltuklarını. Bunu neredeyse anlayışla karşılarım. Yani Kılıçdaroğlu’ndan ‘emperyalistler ve onların tasmalı işbirlikçileri terörist dedi diye bir yapıya terörist demem’ diyecek cesareti bekliyor değilim. Emperyalistler neyi uygun görüyorsa onu diyecek elbet.
Peki ‘AKP Hükümeti’nin İhvan ile bundan sonra kuracağı ilişki nasıl olacak? Bilmem. Son zamanlarda öyle tuhaf şeyler yaşandı, öyle ilginç gelişmeler oldu ki şöyle göğsümü gere gere ‘elbette ilişkilerde en küçük bir değişiklik olmayacak. AK Parti ile İhvan kardeşlik hukuklarına devam edecekler’ diyemiyorum. Artık emin olduğum çok az şey kaldı.