10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü
10 KASIM ANLAMI VE ÖNEMİ
Atatürk’ü Anma Haftası Atatürk Haftası, her yıl 10-16 Kasım
tarihleri arasında kutlanmaktadır. 10-16 Kasım tarihlerini kapsayan
hafta yüce Türk milletinin fertleri olan bizler için oldukça büyük
bir önem taşır. Zira bu hafta Atamızı bizim için yaptıklarıyla ulus
olarak andığımız önemli bir haftadır. Şimdi konuyu isterseniz biraz
açalım: Her ulusun bir kahramanı vardır. Türk ulusunun en büyük
kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Atatürk, padişahın ilgisizliği yüzünden enkaz haline ve işgalci devletler tarafından paylaşılan yurdumuzun, yok edilmek istenen ulusumuzun kurtarıcısıdır. Yüce Atatürk, hayatını ulusunun kurtuluşuna adayan, dünyada eşine az rastlanan liderlerden biridir. Yurdumuzu çağdaş ülkelerin seviyesine çıkarmak için gece gündüz demeden çalışmıştır. Halkın kendi kendini yönettiği cumhuriyet idaresini kurmuştur. Yaşamı süresince yapmış olduğu devrimlerle, ülkemizi çağdaş ülkeler seviyesine ulaştırmıştır.
10 Kasım 1938 tarihinde saat dokuzu beş geçe ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk hayata gözlerini yumdu. Atamız her ne kadar aramızdan ayrılsa da yaptığı çalışmalarla, bıraktığı eserlerle, sözleriyle kısacası her şeyiyle bizlerle birlikte sonsuza kadar yaşayacaktır. Yüce Atatürk ‘ün yurdumuz ve Türk ulusu için yaptıklarını anlamak ve anlatmak için onu iyi tanımamız gerekir. Fikirlerinden yararlanılarak geleceğimizin temelini sağlamlaştırmalı, emanet ettiği Türkiye Cumhuriyetini sonsuza kadar yaşatmalıyız.
Bu nedenle her yıl 10 Kasım günü Atamızın aramızdan ayrılışı törenlerle hatırlanır ve bu günde Atatürk’ün vatanseverliği, kişiliği, devlet adamlığı, fikirleri ve yurdumuzun kalkınmasındaki çalışmaları anlatılır, yaptıkları kavramaya çalışılır. Onu, her 10 Kasım ‘da fabrikada, okulda, dağda, bayırda, ovada kısacası çağdaş yaşamımızda hissediyor ve görüyoruz. Her yıl 10-16 Kasım tarihleri arasındaki, Atatürk Haftasında Atatürk ün yaşamını anımsarız. Hafta süresince vatanseverliği, kişiliği, devlet adamlığı, fikirleri ve yurdumuzun kalkınmasındaki çalışmalarını anlatır, yaptıklarını kavramaya çalışırız.
ATATÜRK'ÜN HASTALIĞI VE ÖLÜMÜ İLE İLGİLİ BİLGİLER
Atatürk’ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938
yılı başlarında Yalova’da bulunduğu sırada, ciddi olarak
hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen
iyileşmeden Ankara’ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının
artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması
da onu yormaktaydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep
oldu. 26 Mayıs’ta Ankara’ya döndükten sonra tedavi ve istirahat
için İstanbul’a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı
teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı’nda bir
süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam
etti. İstanbul’a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu
toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938’de Hatay Antlaşması’nın
yürürlüğe girmesi Atatürk’ü çok sevindirip moralini düzeltti.
Temmuz sonlarına kadar Savarona’da kalan Atatürk’ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı’na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O’nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938’de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara’ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı.
29 Ekim 1938’de kahraman Türk Ordusu’na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. “Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!” sözü ile Türk Ordusu’nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda “Türk vatanının ve Türk’lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır” diyerek Türk Ordusu’na olan güvenini belirtmiştir.
Atatürk 1 Kasım 1938’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi’nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi’nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu’nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti.
Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı. Atatürk’ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk’ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı’nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler.