Cenk ve Erdem
CENK DURMAZEL KİMDİR?
Cenk Durmazel (d. 28 Eylül 1971, İstanbul), Türk komedyen ve müzisyendir. Kadıköy Anadolu Lisesi'nden mezun olduktan sonra İstanbul Belediyesi Konservatuvarı - Şan'ı kazanmış ve Erdem Uygan'la tanıştıktan sonra da İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünde eğitim görmüştür.
İlk olarak 1990'lı yıllarda Badluck adlı grupta müzik çalışmaları yapmış, daha sonra 2006 yılında Malt adlı grubun kurucuları arasında yer almıştır.
1992 Yılında Erdem Uygan ile Hür FM´de başlayan “Müebbet Muhabbet” maceraları, daha sonra Capitol FM, Show Radyo, Kent FM, Radyo Kozmos ve NTV Radyo'da devam etti. 2010 yılının başlarından, 2016 yılının sonuna kadar da Power FM'de farklı saatlerde radyo programında bulundular. Erdem Uygan’la birlikte pek çok TV programı ve sahne gösterisi de yapmışlardır. İkili; Satel, Kanal 6, Hot Tv, Show TV, S'nek TV ve Kanal 24’te programlar yaptı. Oyun dergisi LeveL'da da yazılar yazmıştır.
En popüler TV programları "Müebbet Muhabbet'tir. 2004 yılında G.O.R.A. filminde yine Erdem'le beraber rol almışlardır. 2004 - 2009 yılları arasında yayınlanan komedi dizisi Avrupa Yakası'nın müziklerine de Cenk Sarkuş ile beraber imza atmıştır. Cenk & Erdem olarak, 2012 yılında En Uzun Muhabbet Rekoru dalında Guinness Rekorlar Kitabına da girmişlerdir. 2014 yılında ise Cenk Durmazel, Deliha adlı sinema filminde Fevzi rolünde oynamıştır.
Şu anda ise Cenk & Erdem, Radyonom.com'da Müebbet Muhabbet adındaki radyo programlarını yapmaktadırlar.
ERDEM UYGAN KİMDİR?
Şahsi internet sitesinden yayınladığı biyografisi şu şekilde:
1972 yılında yüce Allah’ın kendisi için uygun gördüğü şartlarla imtihan salonundaki yerini aldı. İmtihanı sürüyor.
1989 yılında, kelimenin içini bütün olumlu anlamları ile tıka basa doldurarak “kardeşim” diye tanımladığı Cenk Durmazel ile tanıştı.
1992 yılından bu yana kendisiyle sayısız programa ve projeye imza attı. Halen devam ediyor.
Her şeyi Yaratan’ın kendisine sınırsız ikramı arasında bir eş ve iki kız evlat da bulunmaktadır.
2007 yılında yavaş yavaş, gerine gerine, henüz yeni fark ettiği cehalet uykusundan uyanmaya başladı. Öylesine derin bir uykudaydı ki mahmurluğunu atması bile bir yılını aldı. Derin ve uzun uykusunda gördüğü acaip rüyaların etkileri eser miktarda da olsa bugün bile devam etmektedir.
O gün itibariyle uyanmak için yüzünü yıkamaya çalıştığı Kur’an isimli tertemiz suyun içinde, bugün hiç çıkmamacasına zevkle yüzmekte ve başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak bu ikramı için Allah’a şükretmektedir.
Hiçbir “izm”i kabul etmez. Hiçbir hizip ve mezhebi kabul etmez. Allah’ın elçileri dışında hiç kimseyi önder ve örnek olarak kabul etmez. Allah’ın kitabından delili olmayan hiçbir şey asla kabulü değildir. Allah’ın ayetleri dışında hiçbir şeyi tartışılmaz kabul etmez. Kimsenin sözü, tezi, dayatması, imanı, inancı, doktrini, ilkesi, devrimi, inkılabı, bilimi, hurafesi, yasası, şeyhi, müridi, lideri, önderi kendisini bağlamamaktadır. Allah’ın ayetlerinden başka yol gösterici kabul etmez. Allah’ın elçisinin, Allah’ın ayetlerinin yeryüzündeki en mükemmel uygulayıcısı olduğunu ve O’nun ayetlerine aykırı söz söylemeyeceğini bilir. Bu nedenle Kur’an’ın tek kaynak olduğunu bilmektedir (Araf 3). Allah’tan başka hiç kimsenin huzurunda saygı duruşuna geçmez ve sadece Allah’ın önünde ve büyük bir şerefle eğilir. İnsanların kendisi için ne dediği umrunda bile değildir. Bizzat Allah’ın “Müslüman” dediği bir kulu olarak ölmek çabasındadır.
Kendisine ait bütün sözleri Sebe Suresi’nin 50. ayeti ile değerlendirilmelidir:
“De ki: Eğer ben saparsam kendi aleyhime sapmış olurum; yok eğer doğru yoldaysam, bu yalnızca Rabbimin bana ilettiği vahiy (Kur’an) sayesindedir. Şüphesiz O her şeyi işitir, O çok yakındır.”