Feminist
Feminizm, kökeni Latinceden gelen femina kelimesinden türemiştir. Femina, Latince'de "kadın" demektir. Bu kelimeden türeyen feminizm kavramı, eşitliği ve toplumsal gruplar arasındaki farklılıkların yok edilmesini savunur. Dünyadaki kadın-erkek eşitsizliğinin bulunmasıyla birlikte, feminizm düşüncesi de kadının toplum içindeki yerini iyileştirmek olarak ortaya çıkmıştır.
Feminizmin temeli, "kadın özgürlüğü"ne dayanır. Feminizm, cinsiyetle ilişkisi olan unsurları araştırır ve analiz eder. Amacı ise cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak, genel kadın sorunlarını araştırmak ve çözmektir.
Feminizm kavramı, ilk olarak sosyal filozof Charles Fourier tarafından kullanılmıştır. Charles Fourier (1772–1837), sosyal olarak gelişmenin tek yolunun, kadınlara daha fazla özgürlük verilmesi olduğunu savunmuştur.
Feminizmin tarihi, Aydınlanma Çağı'na kadar uzanır. Aydınlanma Çağı'nın önemli düşünürleri olan Lady Marry Montagu ve Marquis de Condorcet, kadınların eğitim hakkını savunarak feminizm düşüncesinin temellerini atmışlardır. Bu düşünce, daha sonra bir felsefe haline gelmiş ve bugünkü anlamına ulaşmıştır.
Feminizm deyince ilk akla gelen kadınlar olsa da, feminizmi savunan erkekler de vardır. Feminizm kadın- erkek eşitliğini savunur, dolayısıyla da bunu savunmanın kadın olmak gibi bir zorunluluğu olamaz. Erkekler de, tıpkı kadınlar gibi bu düşünceyi savunabilir, destekleyebilir ve sorunların çözülmesi için çaba gösterebilir.
Feminizmin derdi, erkekler değil; ataerkil yapılar ve söylemlerdir. Feminizm, ezme ve ezilme ilişkisi olan ataerkil düzene karşı mücadele eder. Dolayısıyla da bu düzene dahil olan her şeye karşıdır. Feminist olmanın yalnız yaşamak, erkeklerden nefret etmek gibi koşulları yoktur. Çünkü feminizm, yalnızca bir adalet arayışıdır.
Feminizmin ortaya çıkışı kadın haklarıyla ilgili olsa da, sadece bununla sınırlı kalmamıştır. Feminizm akımı, eşit bir dünyayı savunur. İlk ortaya çıktığı yıllardan itibaren de kölelik, eşit vatandaşlık hakları gibi konuların tamamında feministler bulunmuştur. Ayrıca sınıf mücadelesi, ırkçılığa karşı mücadele gibi önemli "insan hakları" konularının da gelişmesine katkı sağlamışlardır.