Kriz beklentisi içinde olan bir insan tipi var. Sıkıntı olsun da nerede olursa olsun onlar için önemli değil. Sıkıntı büyüdükçe de memnun olurlar. İşler tıkırında gidince bunları bir dert, tasa, keder alır, karalar bağlarlar…
İyilik, güzellik, ferahlık bunlara hiç fayda etmez. Öyle durumlarda bile illa eleştirecek bir yer ararlar.
Acı sözler sarf edecekleri, olumsuzluklar dile getirecekleri, oluru olmaz yapacakları iklimler için sürekli bir çaba içindedirler.
Bunlar krizden beslenir. Gıdaları başkalarının başarısızlığıdır. Başarandan hoşlanmazlar. Sevmezler, nefret ederler.Engellemek için öyle bir çaba gösterirler ki, bu eforu kişisel başarıları için veya toplumsal yarar için gösterseler aslında mutlaka netice alırlar…
“Nerede yanlış yapıyoruz?”, sorusunu kendileri asla sormazlar ve neden iflah olmadıklarını hiç düşünmezler.Zaten onlara göre kendi başarısızlıklarının, beceriksizliklerinin ve içinde bulundukları perişanlığın sorumlusu da kendileri değildir, başkalarıdır.
Bunlar mütemadiyen ekonomik kriz beklerler. Siyasal kriz beklerler. Toplumsal kriz beklerler. En küçük bir kıvılcımdan yangın çıkarmak isterler. Olmadı kendileri yakıp yıkmak isterler…
Hiçbir şeyin tabii seyrine tahammülleri yoktur.
Kendileri bir şey yaparlarsa bu gerekli ve meşrudur, aynısını bir başkası yapmaya kalkıştığında kıyameti koparmaları için yeterlidir…
Cumhur ittifakı başarılı oldu. Türkiye rahat bir nefes aldı. Bunları da büyük bir elem ve dert içinde bıraktı. Önümüzdeki yerel seçimde yine AK Parti ve MHP arasında işbirliği çalışmaları sürüyor.
Görünen o ki, işbirliğinden iki parti için de, Türkiye için de büyük bir başarı çıkacak.
Yerel yönetimlerde iki parti Türkiye genelinde şimdi sahip oldukları belediye başkanlığı sayısının üzerine ulaşacak. Sinerjik etki oy oranlarına da yansıyacak. Bunu görüyorlar ve önüne nasıl geçeceklerini kara kara düşünüyorlar…
Bunu akıllıca yapsalar sorun yok. Klasik fitne yöntemi ile hareket ediyorlar.
Neymiş böyle bir ittifaka, işbirliğine MHP tüzüğü müsait değilmiş. MHP tüzüğü bir başka partinin adayının desteklenmesini partiden çıkarılma suçu olarak görüyormuş…
Allah akıl fikir versin. Ortada bir başka Parti adayının desteklenmesi gibi bir durum yok. İki partinin uzlaştığı ortak isimler ve seçim çevreleri var. Bunlar da zaten hangi amblem altında seçime girerse girsin iki partinin ortak olarak benimsediği isimler ve seçim çevreleri; ortak hareket ve karşılıklı olarak desteklenmeleri partilerin yetkili kurullarının kararıdır.
Tüzüğe aykırı olan şudur: Parti aday çıkarmıştır ama parti sorumluluğu taşıyan kimseler partinin adayını değil, başka partinin adayını destekleyici bir çaba içine girmiştir, bu durum elbette parti disiplini ile bağdaşmaz…
Siyasi partilerin hepsi için bu ilke geçerlidir. Ama burada bir işbirliği vardır. Ortak alınmış kararlar vardır. Partilerin yetkili kurullarının onayı söz konusudur.
Dolayısıyla kriz yaratmak için böylesine absürd iddialar ortaya koymanın herhangi bir hukuki veya ahlaki temeli de bulunmamaktadır.
Hele bu iddiaları ortaya atanların hayatları boyunca AK partiye de, MHP’ye de karşı tipler olduğunu, bu iki partinin karşısında kim varsa onlarla birlikte hareket ettiklerini hesaba katınca işin gayri ahlaki boyutu iyice ortaya çıkmaktadır.
Bunların bilmeleri gereken bir şey var ki, şu anda ittifak, işbirliği için görüşmeler yürüten CHP, HDP, Saadet ve İyi Parti tüzüklerinde de benzer maddeler bulunmaktadır. Kendi adaylarına rağmen bir başka partinin adayının partili kimselerce desteklenmesi parti suçudur…
Buradan kriz çıkmaz ve işbirliği de akamete uğramaz. Kafa karıştırmak için, pişmiş aşa su katmak için daha farklı yollar denemeleri lazım…