Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump geçtiğimiz aylarda İsrail’in Başkenti olarak Kudüs’ü tanıdığını ve Büyükelçiliklerini de oraya taşımaya karar verdiğini açıklamıştı. Planlanandan da önce bunu gerçekleştirdiler. Tel-Aviv’deki ABD Büyükelçiliği hızlı bir şekilde Kudüs’e taşındı ve önceki gün kutlamalarla açıldı. İsrail ve ABD’nin kutlamaları sürerken, Filistinli göstericilerin üzerine adeta ölüm yağdırıldı. Bu yazı yazılırken hayatını kaybedenlerin sayısı 58 idi ve yaralı sayısı 3 bine yaklaşıyordu…
Türkiye, yapılanlara en şiddetli tepkiyi veren ülke oldu. Belki de tek gerçek tepki veren ülke oldu. Üç günlük resmi yas ilan edildi. Yaralıların Türkiye’de tedavisi için tüm kamu imkanları devreye sokuldu, bir anda binlerce insan şehirlerin merkezlerinde toplandı ve bu katliamı protesto etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaşları, 15 Temmuz sonrası olduğu gibi bir kez daha Yenikapı’ya davet etti… İsrail ve ABD’den Büyükelçilerimiz görüşmelerde bulunmak üzere Ankara’ya çağrıldı.
Arap ülkelerinin olaylara tepkilerine bakıldığında ise, hiçbirinin devlet başkanı düzeyinde doğrudan bir açıklama yapma gereği duymadığı, daha alt düzeylerde “kabul edilemez bulma”, “şiddetli kınama” içeren yazılı açıklamalarla iktifa ettikleri görülecektir.
Başta Suudi Arabistan olmak üzere, pek çok Arap ve Körfez ülkesi, Trump’ın “Büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıma kararını” açıkladığında da benzer şekilde davranmış, alttan alta İsrail ile görüşerek adeta yeşil ışık yakmışlardı. O günlerde de en sert ve gerçekçi tepki Türkiye’den gelmiş; zavallı Filistinlilere Arap kardeşlerinden sadra şifa hiçbir açıklama, yardım, destek çıkmamıştı, hatta yapılan yardımların gözden geçirileceği belirtilerek, aba altından sopa gösterilmişti.
İşin ilginç yanı pek çok Yahudi aydını, Trump’ın kararını eleştirip bunun barışı torpillemek anlamı taşıdığını söyleme cesaretini göstermişti.
Elbette Türkiye’nin tavrı doğrudur. Tüm semavi dinlerce kutsal olarak kabul edilen, insanlığın ortak mirasını yaşatan bir şehirde sadece bir dinin egemenliğini tanımak gibi büyük ve vahim neticeler doğuracak, dinler arası çatışmanın kıyamete kadar sürmesine neden olacak bir adım atılmıştır. Bu vahim durum, radikal Yahudiler tarafından belki şu anda bir kutlama vesilesi olarak değerlendirilebilir, kendilerini Müslüman olarak adlandıran radikal terörist yapılanmaların da işine gelebilir; ancak bu durumun hiçbir makul Yahudinin, Hristiyanın ve Müslümanın onaylamayacağı, dünya barışını tehdit edecek bir gelişme olduğu açıktır.
Arap devletlerinin idarecileri, saltanatlarını, kötü yönetimlerini ABD desteği olmaksızın sürdüremeyecekleri için bu şekilde davranmak zorundalar.
Halkı teskin için yazılı açıklama ile yetinirken, İsrail ve ABD’yi ikna için eş zamanlı sürdürdükleri “görünmez diplomasi” maalesef onların içinde bulunduğu durumu anlamak için yeterli…
Burada temel bir mesele daha vardır; İsrail’i ilk tanıyan Müslüman ülke olan, askeri, ekonomik ve ticari ilişkilerini bu ülke ile önemli boyutlara taşımış bulunan Türkiye’nin orta ve uzun vadede yalnızlaşması, haklı olarak savunduğu “insanlığın ortak mirası ve Filistin’in Başkenti Kudüs” görüşüne Arap ülkeleri de dahil olmak üzere taraftar bulamama gibi bir durumla karşılaşması olacaktır.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir, demiş atalar. Görünüm böyle. Bu durumu görmemek, dikkate almamak Türkiye’nin yüksek menfaatleri ile uyuşmaz.
Elbette yapılmak istenen “oldu bitti”ye razı olmak, ses çıkarmamak, Arap ülkelerinin yaptığı gibi göz yummak değil söylemek istediğimiz; yalnız kalmamak ve “oldu bitti”nin amacına ulaşmaması için özellikle Arap ülkeleri ve yine Hristiyan batı nezdinde bir kamuoyu desteğini dinamik tutabilmektir.
Tüm semavi dinlerin kutsal mekânı Kudüs için hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara şifa diliyorum.
Çok değerli ağabeyim, milletimizin büyük evladı, düşünce ve fikir hayatımızın zirve ismi Mehmet Niyazi Özdemir de aramızdan ayrıldı. Türk milletinin başı sağ olsun. Mehmet Niyazi ağabey, hayatını hep Allah rızasını gözeterek, Türklük, İslamlık ve insanlık için çalışarak geçirdi. Mevla rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.