Kültür tarafı... Sayım Çınar SuperHaber okurları için yazdı
2017 edebiyat dünyası için hızlı başladı. Ardı ardına iddialı kitaplar geliyor, özel yazarların yepyeni romanları okurlarla buluşuyor. Sayım Çınar bu hafta da edebiyatın nabzını köşesinde tutuyor.
Sayım Çınar / sayimcinar@gmail.com
FISILTIYA KULAK VERİN!
Mona Kitap "Melek Fısıltıları" adlı kitabı okurlara sundu. Yaşamınızın amacını bulmak için, meleklerin fısıltılarını duyma yetisi olan mistik Maudy Fowler’la, sağduyulu öğütler ve moral veren hikâyelerle dolu, ilham verici bir yolculuğa çıkın.
Melek Fısıltıları, Maudy'nin mistik deneyimlerini okurlarıyla paylaşırken, yaşamın yedi öğesine odaklanır: Sevgi, onur, saygı, sabır, cesaret, bağışlama ve inanç.
Meleklerin mesajlarını aktararak, çıkmazdaki insanları teskin eder, inançlarını tazeler ve yaşamlarına devam etmeleri için onları cesaretlendirir.
Kitap, günlük hayatta karşılaşıp, anlayamadığımız veya yanlış yorumladığımız tuhaf detayların, aslında meleklerden gelen küçük yardımlar olduğunu da açıklar.
Avrupa ve ABD'de bilgeliğini ve deneyimlerini aktardığı seminerlerini binlerce kişinin takip ettiği Maudy ve Gail, pozitif düşünerek pozitif sonuçlara ulaşacağına derinden inanır. Bunun yolu da, kitaplarında ve seminerlerinde önerdikleri gibi, “kendini gerçekleştirme” kavramına ve yaşamın farklı boyutlarına yeni bir gözle bakabilmekten geçer.
Anne-babasını veya çocuklarını ani ölümlerle kaybedip hayata küsen, iflas, hastalık, boşanma gibi travmatik durumlardan sonra inancını kaybeden insanlara, meleklerden gelen yardım sözcüklerinin aslında benzer acılar yaşayan herkes için aynı olduğunu söyleyen Fowler, tesadüflerin de aslında spiritüel mesajlar olduğunu vurguluyor.
Mesela, birdenbire karşınıza çıkan bir kitap veya bir otobüs durağında karşılaştığınız bir yabancı, sizin hayat rotanızı tamamen değiştirecek bir mesajı size iletebiliyor.
HÜSNÜ ARKAN SAHNEDE!
Edebiyata kısa bir mola vermek isteyenler için… Modern zamanların ozanı, birbirinden güzel şarkıların yaratıcısı, Türkiye’nin en özgün yorumcularından Hüsnü Arkan sevilen şarkılarıyla 28 Ocak Cumartesi akşamı saat 21:30’da Gayrettepe KATS Sahne’de!
Kendi mutfağıyla hizmet veren Gayrettepe KATS Sahne; Arkan’ın konserini dileyenlere ayakta, dileyenlere “Yeni Gazino” konseptinde, masalı düzende izleme alternatifi sunuyor.
ORHAN PAMUK’A ŞEREF DOKTORASI
İtalya'nın en köklü sanat üniversitesi ve müzelerinden biri olan Milano'daki Accademia di Bella Arti di Brera, 18 Ocak Çarşamba günü Orhan Pamuk'a şeref doktorası veriyor.
Doktora Pamuk'a, sanatsal yaratıcılığı ve düşünceleri, sanat ile olan ilişkisi ve Masumiyet Müzesi için veriliyor. Napolyon tarafından 1806'da kurulmuş olan ve bünyesinde Brera Resim ve Sanat Müzesi'ni de barındıran Brera Akademi'de ayrıca 19 Ocak Perşembe günü Orhan Pamuk üzerine bir sempozyum da yapılacak.
Görmek, yazmak, toplamak, çağdaş müzeler, edebiyat ve sanat ilişkilerinin tartışılacağı sempozyumda, ünlü sanat tarihçisi Salvatore Settis ve geçen İstanbul Bienali'nin kuratörü Carolyn Christov-Bakargiev gibi günümüz ünlü sanat düşünürleri bildiriler sunacak.
EYLEM TOK MASAL KİTABIYLA İNGİLTERE’DE!
Türk yazar ve yönetmen Eylem Tok İngilizce yayınlattığı çocuk masal kitabıyla İngiltere ve Kanada’da kitapevi raflarına girdi.
Eylem Tok’la Pera Palace’ta buluştuk, Orient Express’in üç ana durağı olan Paris, Venedik ve İstanbul’dan esinlenen bu güzel yerde, tüm kötü şeyleri geride bıraktık.
Romanlarını Türkçe yazıp Türkiye’de yayınlatan Tok, çocuk masalı kitaplarını İngilizce hazırlayıp İngiltere’de yayımlatmayı tercih etti.
Yaşadıkları köyden ailelerine yardımcı olmak için şehre çalışmaya giden üç cüce kardeşin öyküsü bu.
Köy köy konaklayarak gittikleri uzun yolları üzerinde devlerin yaşadığı bir köyde bir devin evinde misafir oldukları gece, cüce kardeşlerden biri ve dev arasında geçen ilginç olaylar zinciri konu ediliyor.
Ana tema: Her ailenin fedakar bir bireyi vardır, kendini feda eden bir birey. İşte bu hikaye üç kardeşten kendini feda eden birine odaklanıyor ve o kişi kardeşlerinin kurtuluşu oluyor. Eylem Tok’tan çok katmanlı, güçlü bir hikaye geliyor.
İllüstrasyonlar Marcus Silversides, çevirmen Feyza Howell.
SEZGİN KAYMAZ’DAN YÜREKLERE DOKUNACAK BİR ROMAN: FARFARA!
Sezgin Kaymaz uzun yıllardır sürdürdüğü edebiyat hayatıyla önemli bir okur kitlesine sahip, özel bir yazar. "Bakele" adlı öykü kitabıyla tanıştığım Sezgin Kaymaz, bu kez odak noktasında bir köpek yavrusunun olduğu güçlü bir romanla karşımızda. Kitabın bülteni, yazarın yarattığı büyülü dünyayla ilgili önemli ipuçları veriyor. Merakla bekliyorum.
Charles M. Schulz der ki: Mutluluk sıcacık bir köpek yavrusudur. Hisarlı Ahmet der ki: Dünya dedikleri bir gölgeliktir. Neşet Ertaş der ki: Bu oyun havası değil ya, düğüne giden oynar. Aklı yetenler bu sırrı anlar, aklı yetmeyenlerin kusuruna bakılmaz.
Misket mızrak, bozlak çatlak bir roman: Farfara. Ankara kocaman bir patlak kâse, onlar da ateşini almış patlamış mısır, o yana bu yana sıçrayıp duruyorlar.
Luki'nin romanı bu. Veya Madonna'nın veya Lucky'nin veya Matahari'nin; kısaca itin tekinin. Ne anasının başı kurtulduydu belâdan ne de yavrusunun kurtuldu.
Ne anasının ağına düşenler kurtarabildiydi yakasını aşktan, ne yavrusunun ağına düşenler kurtarabildi.
"Al sana bir yavru köpek. Oynaş, eğleş!" deyip verdi Allah bunlara bir yavru köpek, o yavru köpek de tuttu bir güzel oynaştı alayıyla; dalgasını geçti. Mücellâ… Tahsin Bey’in kaybıyla yıkılan, kendini uykuyla iyileştirmeye çalışan, sitemkâr sır küpü bir Ankara hanımefendisi.
Gidip gidip bir milyoncuya yazılan, Kocabeyoğlu Pasajında ne kadar döküntü tişört, defolu pantolon varsa toplayıp toplayıp gelen, dibinde mis gibi grosmarket dururken pazar pazar dolanıp yemek yapmasını bilirmiş gibi evi ucuz sebzeyle dolduran, Olgunlar'ın korsan kitabına, Yüksel'in uyduruk kol saatine, cıncık boncuğuna meftun Bûse.
En sinirine giden şey: Her şey!
Kemalettin… Kir pasak içinde ikide birde bitli horozlar gibi Buse'nin üstüne hoplayıp "Hadi beste yapalım canoş!" diye sulanan, beceriksizler kralı.
Zil kapı tanımaz taksiciler, belalı Batıkent efrâdı, içi dışı sevgi kokan yosmalar, tutkulu Ankara bebeleri. Ve âlemin hayatını değiştiren pas lekeli, sivri kafalı, rugan gibi bir yağlı kayış. Luki. Anasının kızı işte, kuyruğunu sayma.
Kimi dürülü, kimi bükülü kimi serili, boklu sidikli gazetelerin arasından manevra yapa yapa, maceradan sırra, aşktan ölüme, hayattan hayata bir roman: Farfara.Şu çocuk bahçesinde oynayıp duruyoruz hepimiz, koşup gideceğiz annemiz çağırınca. Ne yapalım, emir büyük yerden, çağrıldın mı gideceksin. O güne kadar, yapacak bir şey yok, oy farfara farfara!