'Kur dalgalanmasının etkileri kısıtlı olacak!'

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Dr. Cemil Ertem, Merkez Bankası'nda yaşanan görev değişimi sonrası meydana gelen kur dalgalanmasını değerlendirdi. Önümüzdeki süreçte para politikasında temel bir değişiklik olmayacağını belirten Ertem, "Yolun varacağı yer, menzil belli, kur dalgalanmasının etkileri kısıtlı olacak" dedi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Dr. Cemil Ertem, Merkez Bankası Başkanlığına Şahap Kavcıoğlu’nun atanmasıyla başlayan süreci Milliyet’e değerlendirdi.

Merkez Bankası’ndaki başkan değişimlerinin, para politikasında temel bir değişikliğe neden olmayacağını vurgulayan Ertem, “Mevcut politika demiryoludur. Yolun varacağı yer, menzil bellidir” dedi. Türkiye ekonomisi için serbestliğin vazgeçilmez olduğunu ifade eden Ertem, “Kur dalgalanmasının etkilerinin kısıtlı olacağını da ilave edeyim. Alınan önlemler bunu telafi edecektir” diye konuştu.

İşte Ertem'in o açıklamaları:

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın yerine Şahap Kavcıoğlu’nun getirilmesinin ardından, Merkez Bankası’nın para politikasında köklü bir değişiklik beklenmeli mi yoksa temel politikalar devam mı eder?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Türkiye’nin en köklü ve kurumsal yapısı en güçlü devlet kurumlarından birisidir. Bu bağlamda Merkez Bankası’ndaki başkan değişimleri para politikasında temel değişikliğe neden olmaz. Tabii ki Merkez Bankası başkanının alınan kararlarda ve mevcut para politikasının yürütülmesi çerçevesinde belirleyeciliği vardır. Her başkan kendi birikimini, anlayışını, iktisat politikasını yorumunu temel politikaya yansıtır. Ama burada ana olan temel politika çerçevesidir. Bunu bir lokomotifin tren yolunda ilerlemesine banzetebiliriz. Burada mevcut politika demiryoludur. Yolun varacağı yer, menzil bellidir. Başkan ve ekibi sadece lokomotifi, yolun durumuna, hava koşullarına göre hızlı ya da yavaş ilerletebilir. Başkan değişikliğinin etkisi ancak bu örnekteki kadardır. Yine bu metafordan hareket edecek olursak, Merkez Bankası’nın amaç değil ama araç bağımsızlığı vardır. Merkez Bankası başkanı ve ekibi elindeki araçlarla menzile en az maliyetli yoldan varmak için gayret sarfeder ve elindeki araçları en etkin kullanmaya çalışır, işte bu etkinlik ölçümü bireysel başarı ya da başarısızlıktır. Ben şahsen yeni başkanın, Merkez Bankası’nın kurumsal hedeflerine varması için elindeki araçları çok daha etkin kullanacağına inanıyorum. Bütün bu değişikliklerin temelinde de bu yatar. Yani Merkez Bankası’nın elindeki araçları, görevi doğrultusunda en etkin kullanımının sağlanması... Sonuçta Merkez Bankası’na kanunla verilmiş görev bellidir. Bu temelde ve bu görevde bir değişiklik olmayacaktır.

KUR DALGALANMASININ ETKİLERİ KISITLI OLACAK

Önümüzdeki süreçte enflasyonla hangi araçlarla nasıl bir mücadele öngörülüyor?

Enflasyonla mücadele çok yönlü ve çok boyutlu olmak zorunda. Her şeyden önce bu bir toplumsal mutabakat meselesi. Enflasyonla mücadeleyi yalnız para politikasına, Merkez Bankası’na bırakamazsınız. Örneğin gıda fiyatlarınının artışına parasal aktarım mekanizmalarıyla cevap veremezsiniz. Bu, tarımsal üretim, dağıtım-tarladan sofraya giden zincirin düzgün işlemesi vb sorunlarla ilgilidir. Küresel arz şoklarına karşı geleneksel para ve maliye politikası araçları bugün çoğu kere çaresizdir. O halde tarımdan sanayiye kadar, yeterli nitelikli üretim orta ve uzun vadede enflasyonun temel çözümüdür. Tabi ki Merkez Bankası elindeki para politikası araçlarını sonuna kadar ve zamanında kullanacaktır. Ancak artık ne düşük enflasyon ne de yüksek enflasyonla mücadele tek başına merkez bankalarının işi değildir. 2008’den beri gelişmiş ülkelerin merkez bankaları, faizleri neredeyse eksi seviyelerde tutup çok düşük enflasyonu yukarı çekmeye çalışıyorlar.

Ancak bu kriz hali aşılmış değil, çünkü bu para politikasının tek başına işi değil artık. Enflasyonla mücadele çok yönlüdür ve bu reform progmanında önemli bir başlık olarak vardır. Ben Merkez Bankasının hedeflediği oranlara yılın ikinci yarısından sonra yaklaşacağımızı düşünüyorum. Kur dalgalanmasının etkilerinin kısıtlı olacağını da ilave edeyim. Alınan önlemler bunu telafi edecektir.

DİNAMİK EKONOMİ

Sokaktaki vatandaş gelişmeleri nasıl anlamalı?

Türkiye ekonomisi çok dinamik bir ekonomidir. Pandemi sürecinde, 2020 yılını, pozitif büyüme ile kapatan iki ülkeden biriyiz. Bu süreçte sağlık sistemimiz ayakta ve güçlü olarak kaldı. Hatta buradan güçlenerek çıktı. Vatandaşlarımız hastanelerde aradığı ilacı buldu, tedavi imkanlarına kavuştu. Bunların hiç biri hiç bir gelişmiş ülkede, ABD’de Avrupa’da olmadı. Oralarda yaşayan vatandaşlarımız, öğrencilerimiz çareyi Türkiye’ye gelmekte gördü. Çok şükür ki hepsinin tahliyesi de sağlandı. Böyle bir dönemde sağlık sisteminin ayakta kalması dinamik bir ekonomiye işarettir. Ekonomisi yerinde olmayan bir ülkenin sağlık sistemi de olamaz. Yine bu dönemde sanayimizin çarkları döndü, sanayi üretimimiz yüzde 10’lara varan artışlar sağladı. 2021 yılı ocak sanayi üretimi yıllık 11,4 artış göstermişti. Pandemi döneminde kamu bankaları güçlü bir kredi genişlemesi oluşturdu ve sanayiyi, ihracatçıyı ayakta tuttu. Verilen desteklerle de küçük esnaf ayakta tutuldu. Şu an gelinen kur seviyesi geçici ve Türkiye’nin makro ekonomik koşullarını yansıtan bir seviye değildir. Burada makul seviyeye geleceğiz. Sanayinin ve ihracatın gidişatı ve dinamiği bize bunu gösteriyor. 2020 çok zor bir yıldı. Devlet bütün imkanlarıyla vatandaşlarımızın ve ekonominin yanında oldu. Bundan sonda da böyle olacaktır. Örneğin kamu bankaları, üretici, ihracatçı ve sanayicimizi ayakta tuttu. Kamu bankalarının verdiği kredilerin takip oranlarının çok düşük olduğunu görüyoruz. Bu da işletmelerimizin gücünü koruduğunu, Türkiye ekonomisinin temelinin sağlam olduğunu ve dinamik olduğunu gösteriyor.

SERBESTİYET VAZGEÇİLMEZ

Piyasaların karardan alması gereken mesaj ne olmalı?

Türkiye dışa tam açık bir ekonomidir. Serbest piyasa kurulları ve kurumları bütünüyle ve bütün fonksiyonları ile çalışmaktadır. Merkez Bankamız serbest piyasa ekonomisi içinde dalgalı kur rejimi uygulamaktadır. Kombiyo rejimi tam serbestiyete haizdir ve bu vazgeçilmez devlet politikasıdır. Dalgalı kur rejiminin zorunlu karşılığı Merkez Bankası’nın hiç bir şekilde ve hiç bir düzeyde kur hedefinin olmaması gerçeğidir. Siyasi iradenin aldığı bütün kararlar bu temeli daha da güçlendirmek içindir. Zaten önümüzdeki günlerde bunun böyle olduğunu bütün piyasa oyuncuları görecek. Bunun dışındaki bütün söylemler dezenformasyon ve spekülasyondur.

Fenerbahçe Arda Güler'i geri istedi Dünya Bankası'ndan elektrik altyapısına 1,5 milyar dolarlık kaynak Devlet Bahçeli MHP Grup Toplantısı'nda konuşuyor
Sonraki Haber