Lige bu sezona ismi verilen Fenerbahçe’nin efsanesi Lefter Küçükandonyadis, spor yazarlığının efsanesi İslam Çupi’ye bundan 37 yıl önce verdiği bir röportajda şöyle demişti;
“Futbolda gözyaşı dökmesini bilmeyen insan sevinmesini asla öğrenemez.”
Fenerbahçe sezona lig tarihinin en kötü başlangıcını yaptı. Çok uzun yıllardır sezona büyük umutlarla başlanıp bu kadar kısa sürede hayal kırıklıkları yaşanan bir sezon yakın geçmişte hafızamızda yok.
Daha ilk Benfica maçından sonra kimse bahsetmezken biz "Sabır" vurgusu yapmıştık.
Malatya maçı sonrası "Panik yok" dedik. Hala da aynı noktadayız.
Dünkü Kayseri maçından sonra, anlaşılan o ki Lefter’in dediği gibi sevinmeyi öğrenmek için biraz daha gözyaşı dökmemiz gerekiyor.
Değişimler sancılı olur. Değişmeye karar verdiysen arkana bakmamalısın.
Fenerbahçe kongresi ezici bir çoğunlukla değişime oy vermişken, tribünler değişime heyecanla destek vermişken sürekli arkaya bakıp geçmişin esiri olmanın anlamı yok.
Transferler yapıldı, takımın yaş ortalaması düştü, giden oyuncuların yarı maliyetine çok sayıda takviye yapıldı.
Şimdi tek gerekli olan şey zaman.
Fenerbahçe’nin belki ligin ilk yarısı boyunca kaybedeceği puanları peşinen harcadı. Kredisini erken tüketti. Ama yeni transferlerden verim almaya başlayınca işler tersine dönecektir.
Hayatta aldığımız darbeler canımızı acıtır ama bizi hep bir adım ileriye götürür.
Cocu hatalardan er geç dersler çıkaracaktır.
Ama ortada bir gerçek var; Kadıköy’de Fenerbahçe’nin 11 şut atıp 4 isabet bulduğu bir maçta, rakibinin 15 şut atıp 11 isabet bulması teknikle taktikle falan açıklanamaz. Ortada mental bir problem ve bir özgüven sorunu olduğu da aşikar. Burada çözümü bulmak da Cocu’nun görevi.
Hollandalı çalıştırıcı için milli maç arası bir fırsat. Dileriz Konya ve Beşiktaş maçlarında alınacak iki galibiyet işleri yoluna sokar, herşey unutulur.
Lefter sezonunda, Lefter aşkına bu kadar gözyaşı yeter. Artık biraz da sevinelim.
SAYGILARIMLA ...