Lozan Barış Antlaşması nedir, maddeleri nelerdir?

Yunanistan'a bugün resmi bir ziyaret gerçekleştirecek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunan televizyon kanalı Skai TV'ye bir röportaj verdi. Cumhurbaşkanı, Lozan Antlaşması'nın güncellenmesine ilişkin soruyu yanıtladı:"Aslında, dünyada tüm yapılan anlaşmaların zamanın akışı içerisinde güncellenmesi gerekir. Lozan'ın da bu şekilde tüm bu gelişmeler karşısında bir güncellenmeye ihtiyacı var. Bu güncellenme, sadece Türkiye için değil Yunanistan için de faydalı olabilir. Lozan Antlaşması güncellenebilir" dedi. Peki, Lozan Anlaşması nedir? Maddeleri nelerdir? Detaylar haberimizde...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı'nda da çarpıcı açıklamalarda bulundu. Atina ziyaretine saatler kala Yunan televizyonuna konuşan Erdoğan, "Lozan'ın da bir güncellenmeye ihtiyacı var. Güncelleme derken, A'dan Z'ye bir değerlendirmeye tabi tutulabilir. Yunanistan'ın da rahatsız olduğu bazı madde başlıkları olabilir. dedi. Lozan Antlaşması güncellenebilir" dedi. Peki, Lozan Barış Anlaşması nedir? Maddeleri nelerdir? Detaylar haberimizde...

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

"Taşeronlar komisyonculuk görevi suretiyle arada belli bir kazancı götürmüştür. Allah'ın izni ile gerek belediyelerin bu noktadaki atacağı adımlar, gerekse devletin atacağı adımlar planlandı. Gerek Başbakanımız, gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, Maliye Bakanımız çalışmaları yaptılar. Biz de değerlendirdik, bu karara vardık. Hayırlı olsun. Allah mübarek etsin. 900 bin malum işçi bundan istifade ediyor. Artık benim sonum ne olacak diye bir şey yok.

Bugün malum Atina'ya gidiyorum. Görüşmelerimiz var. Oradan da yarın Gümülcine'ye geçecek oradaki kardeşlerimizle bir arada olacağız.

"ABD BAŞKANI BM 1980 KARARINI HİÇE SAYMIŞTIR"

En önemlisi şu. TSİ ile dün gece Amerika başkanı Kudüs'le ilgili açıklama yaptı. Amerika başkanı, aslında BM 1980 kararını falan adeta hiçe saymıştır. Bugüne kadar Amerika ve İsrail'den başka dünyada hiçbir ülkenin 1980 BM kararının dışında, ona aykırı bir adımı olmamıştır. Sadece bu iki ülke burada bu şekilde direnmiştir. Sayın Trump'ın neye yaranmak istediğini anlamak mümkün değil. Kudüs, Müslümanların, Hıristiyanların ve kısmi olarak da Musevilerin adeta ibadetgahı olarak görülmüştür bugüne kadar. Ağırlıklı olarak Müslümanların ilk kıblegahıdır. İlk kıblemizdir bizim Mescid-i Aksa.

"EY TRUMP, SEN NE YAPMAK İSTİYORSUN?"

Böyle bir adımı atmak dünyada özellikle bu bölgeyi ateş çemberinin içine atmaktır. Ey Trump sen yapmak istiyorsun? Siyasi liderler karıştırmak için değil, barıştırmak için olurlar. Şu anda sayın Trump'ın bu açıklamaları mikser görevi görmeye yöneliktir. Karıştırmaya yöneliktir, barıştırmaya değil.

"PAPA İLE GÖRÜŞECEĞİM"

Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) dönem başkanı olarak tüm üyeleri İstanbul'da toparlayacağız. Bunun yanında telefonlarla görüşmelerimi sürdürüyorum. Papa ile de görüşme talebim oldu, onunla da bu akşam ya da yarın sabah görüşeceğim. Onunla da bu konuyu görüşmem lazım. Sayın Putin ile de görüşmemi yapacağım. Batı ülkeleri, Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya'yla da görüşmelerimi yapacağım. Çünkü bu artık sadece Müslümanların değil adeta insanlığın görevidir.

"HAKLI OLAN GÜÇLÜDÜR, BUNU BÖYLE BİLMESİ LAZIM"

Burada Sayın Trump, 'Ben güçlüyüm, öyleyse haklıyım' diyorsa, yanılıyor. Güçlü olmak, haklı olmak demek değildir. Haklı olan güçlüdür. Bunu böyle bilmesi lazım. Burada biz haklıyız ve bu kumpasların ardında ve arkasında nelerin olduğunu da son zamanlardaki bu mahkeme sürecinden gayet iyi biliyoruz. Mahkemede dönen dolapları görüyorsunuz. Burada yalan söyledim, filanca rüşvet almadı, tamam da haftalardır aylardır ne ile meşguldü bu insanlar. Şu anda herkesin foyası açık net ortaya çıkıyor. Muameleye de buna göre tabi olacaklar.

Çarşamba günü Kudüs ile ilgili İİT liderler zirvesini İstanbul'da toplayacağız ve bu toplantımızdan sonra da bazı etkinlikleri planlama çalışmalarını ayrıca yapıyoruz. Çünkü burada durmak yok, yola devam. "

ZAFER SONRASI BARIŞ İÇİN GÖRÜŞMELER BAŞLADI

TBMM Hükümeti’nin Yunan kuvvetlerine karşı elde ettiği zaferin akabinde Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. Bunun üzerine Sevr’in tarafı olan İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922’de TBMM Hükümeti’ni Lozan’da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler. Lozan’da barış şartlarının görüşülmesi için Mustafa Kemal Atatürk İsmet Paşa’yı görevlendirmiştir. Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa’nın Lozan’a baş temsilci olarak gitmişti. Bu süreçte İsmet Paşa Dışişleri Bakanı oldu ve çalışmalar hızlandırıldı. İtilaf Devletleri Lozan’a TBMM Hükümeti üzerinde baskı kurmak için İstanbul Hükûmeti’ni çağırsalar da bu duruma tepki gösteren TBMM Hükümeti, 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırmıştır.

TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı’na Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeyi, Türkiye’de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.

Lozan’da 20 Kasım 1922’de başlayan ilk görüşmelerde Osmanlı borçları, Türk – Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde durulmuş ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul’un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır.
Temel konularda tarafların taviz vermeye yanaşmaması üzerine 4 Şubat 1923’te görüşmeler kesildi. Tabii bu savaş ihtimalini gündeme getirdi. Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu’na savaş hazırlıklarının başlamasını emretti ki Sovyetler Birliği de yeniden savaş çıkarsa bu sefer Türkiye’nin yanında savaşa gireceğini ilan etti. Haim Nahum Efendi öncülüğündeki azınlık temsilcileri de Türkiye’yi destekleyerek arabulucu oldular. Yeni bir savaşı ve kendi kamuoyunun tepkisini göze alamayan İtilaf Devletleri barış görüşmelerini tekrar başlatmak için Türkiye’yi tekrar Lozan’a çağırdı.

Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923’te tekrar başladı. 24 Temmuz 1923’e kadar devam eden görüşmeler ile bu süreç Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması ile sonuçlanmıştır. Taraf ülkelerin temsilcileri arasında imzalanan anlaşma, uluslararası anlaşmaların ülke meclislerince onaylanmasını gerektiren yasalar gereğince taraf ülkelerin meclislerinde görüşülmüş ve Türkiye tarafından 23 Ağustos 1923’te, Yunanistan tarafından 25 Ağustos 1923’te, İtalya tarafından 12 Mart 1924’te, Japonya tarafından 15 Mayıs 1924’te imzalanmıştır. İngiltere’nin anlaşmayı onaylaması ise 16 Temmuz 1924 tarihinde olmuştur. Anlaşma, tüm tarafların onaylarında dair belgeler resmi olarak Paris’e iletildikten sonra, 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

LOZAN ANTLAŞMASININ ŞARTLARI

Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması’nda çizilen sınırlar kabul edilmiştir.

Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.

Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri’nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan’ın Batı Anadolu’da yaptığı tahribata karşılık savaş tazminatı olarak Türkiye’ye verildi.

Adalar: Gökçeada ile Bozcaada özerk bir yönetime tabi tutulmak şartıyla (Türkiye antlaşmanın bu maddesini uygulamadı) Türkiye’de, diğer Ege Adaları İtalya’ya kaldı. İtalya’nın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı. Sevr Antlaşmasıyla Oniki Ada İtalya’ya diğer adalar Yunanistan’a bırakılmıştı. Oniki Ada ve Rodos 1945 yılında müttefiklerin eline geçti ve Nisan 1947’de resmen Yunanistan’a teslim edildi.

Türkiye-İran Sınırı: Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında 17 Mayıs 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’na göre belirlenmiştir.

Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.

Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması’nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: “Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır.”[6]Batı Trakya’daki Türklerle, İstanbul’daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya’daki Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler’in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.

Savaş tazminatları: İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.

Osmanlı’nın borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye’ye düşen bölümün taksitlendirme ile Fransız frangı olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye idare heyetinde bulunan yenik Alman İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu devletlerinin temsilcileri idare kurulundan çıkartılmış ve kurumun faaliyeti devam ettirilerek antlaşmayla birlikte yeni görevler verilmiştir. (Lozan Barış Antlaşması madde 45,46,47…55, 56).

Boğazlar: Boğazlar, görüşmeler boyunca üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. Böylece Boğazlar bölgesine Türk askerlerinin girişi yasaklandı. Bu hüküm, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.

Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiye’nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam etmesi kararlaştırıldı.

Patrikhaneler: Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul’da kalmasına izin verildi.

MGM, İstanbul dahil çok sayıda kent için saat verdi! İŞ TURKCELL Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan CHP Sözcüsü Yücel'e tepki
Sonraki Haber