Maskeler korona virüsünden korumuyor mu?

Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve global bir risk haline gelen korona virüsün solunum yolu ile bulaşması nedeniyle maske satışları bu ülkede patladı. Öyle ki maske kalmadığı için Türkiye'den Çin'e Türkleri almak için giden Koca Yusuf uçağı yardım olarak maske götürdü. Peki, maske gerçekten salgından korunmak için yeterli mi? Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, koruduğuna ilişkin bir kanıt olmadığını belirterek "Bulaşmayı artırabilir mi düşüncesi var..." dedi.

Habertürk'te Hülya Hökenek'in moderatörlüğünü yaptığı 'Enine Boyuna' programında Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, korona virüsüne ilişkin çok önemli bilgiler verdi.

Prof. Dr. Yavuz, şu an Türkiye için tanımlanmış bir vaka olmadığının altını çizerek, "Bu hastalığın en aktif olarak devam ettiği ülke şu an Çin. Çin'den gelen ve bu hastalık semptomları bulunan hastalardan kuşkulanılıyor. Çapa'daki hastada da Sayın Bakanın söylediği gibi İnflanza B çıktı. Zaten onun çıkma olasılığı daha yüksek açıkcası. Tüm dünyada yaygın olarak daha fazla görülüyor İnflanza." diye konuştu. 

DSÖ'NÜN ACİL DURUM İLAN ETMESİ

Bu hastalığın solunum yolu ile bulaşmasının kaygıları artırdığını belirten Yavuz sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünya Sağlık Örgütü'nün acil durum ilan etmesinin nedeni de budur. Virüsün yayılmasının önlenmesi için acil durum ilan edildi. Sonuçta her ülke önlemini alsın ki yayılmasın diye. Gelecekte olabilecek istenmeyen sonuçlarını engellemek için. Çin'in şu anda yaptığı büyük çalışmalar var. Engelleyecekler orada sönümlenecek gibi de duruyor salgını.

Aynı zamanda bunu yapamayacak ülkeler için de acil durum ilan etti DSÖ. Yoksa Çin'in eksik bir şey yapmasından dolayı değil. DSÖ alınan önlemlerin salgını durduracağını belirtti. Açıkcası biz de böyle düşünüyoruz. Şu anda aşı değil, önemli olan izolasyon. Diğer insanlara bulaşmanın engellenmesi. Salgın hastalıkların bitmesi diğer insanlara bulaşmanın engellenmesi şeklindedir." 

Niye bu acil durum ilan ediliyor. Ülkelere önlemlerinizi alın deniliyor. Örneğin ABD'de 10 kadar hasta vardı. Bunlar hemen karantinaya alınıp izole edildi. Aynı şekilde Türkiye'de de bu yapılacak. Şu an Türkiye halkının paniğe kapılmasına gerek yok. Hasta girdiği zaman onun bulaştırmasını önleyecek sistemimizi kurmak. Bunun prosedürleri belirlendi. Aşamaları belirlendi. Bir takım hastaneler belirlendi. Yoksa bir anda Türkiye'de hastalık patlayacak değil. Daha bir tane vaka bile tanımlanmış değil."

"BİRDEN BİRE BİZİM TOPLUMUMUZDA ÇIKMASI DİYE BİR ŞEY YOK"

Her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de vaka görülme riski bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Yavuz, "Şu an vaka tanımlamasına baktığınız zaman, son 14 günde Çin'e gitmiş olan ya da böyle bir hastaya temas etmiş olan ateş öksürük vs. gelişirse o zaman düşüneceğiz. Bunun dışında birden bire bizim toplumumuzda çıkması diye bir şey yok. Tabi Türkiye'de vaka görülme riski var. Ama burada kaygı duyulacak şey, bunun diğer insanlara bulaşacak şekilde erkenden tanısını koyup izole etmek. Diğer insanlara bulaşmayı engellemek. Bunlar yeni de değil. Bundan önce de bu tarz salgınlar görüldü dünyada." diye konuştu. 

TÜRKİYE'DE 4 TÜR KORONA VİRÜS VAR NEZLE YAPIYOR

Türkiye'nin korona virüse aslında yabancı olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, virüse ilişkin şu bilgileri paylaştı:

"Korona virüsünü aslında biz biliyoruz. Aslında çok da sık görülüyor. Türkiye'de de çok sık görülüyor. Türkiye'de gördüğümüz bazı çeşitleri, 4 türü var Türkiye'de görülen, insanlarda bildiğiniz nezle yapıyor. Nezle olanların yaklaşık 3'te birinde bu virüs asıl etken olarak tanımlanır.

Bu yeni tip korona virüs ise bu nezle yapan virüslerden biraz daha farklı davranıyor. Daha çok akciğerleri tutuyor. Alt solunum yolu, zatürre dediğimiz hastalığa neden oluyor. Bunu da nereden biliyoruz. Daha önce de buna benzer korona virüsler olmuştu. 2002'de Çin'de çıkan Sars virüsü, 2012'de Suudi Arabistan'da ortaya çıkan Mers virüsü de korona virüsü. Bunlar büyük oranda hayvandan ki yarasadan olduğu tahmin ediliyor. Yarasadan belli bir ara konağa aktarılıp, mesela bir vahşi hayvan ki Misk kedisiydi Sars'ta. O vahşi hayvandan da insanlara geçen. Mers'te mesela develerden geçti. Bizde ve dünyada nezle yapan korona virüslerden farklı olarak bu üç virüs hayvanlardan insanlara geçebilme özelliği kazanıp insanlarda özellikle alt solunum yolu enfeksiyonu yapması."

ÖLÜM ORANI SARS VE MERS'E GÖRE DÜŞÜK

Bir alt solunum yolu enfeksiyonu olan zatürrenin daha ağır seyreden bir hastalık olduğunu belirten Yavuz, "İnfekte olan her hastada ölümcül bir hastalık da yapmıyor açıkcası. Ölüm oranlarına baktığınız zaman Sars'ta yüzde 10 gibi bir ölüm oldu. Sars yine Çin'de çıktığında 4-5 ay içinde kontrol altına alınmıştı. Mers bulaşması daha zor ama onda ölüm orana çok daha fazla. Ölüm oranı yüzde 35'ti. Bu hastalıkta ise yüzde 2-2.5. Ama bu hastalık çok yeni. Bütün bilgilerimiz son 1 ay içinde görülmedik bir hızla bütün veriler geliyor. Çin bu anlamda çok şeffaf davranıyor. DSÖ ile bütün verileri paylaşıyor." dedi. 

ÖLENLER YAŞLI, ERKEK VE EK HASTALIĞI OLANLAR

Hastalığın belirtileri hakkında bilgi veren Yavuz virüs karşısında ölüm riski grubu ile ilgili olarak da şunları söyledi:

"Bu hastalıkta en sık görülen belirti ateş ve öksürük ile nefes darlığı. Hastaların yüzde 20 kadarında biraz ağır seyrediyor. Bunlar solunum desteğine de ihtiyaç duyabiliyorlar. Akciğer fonksiyonlarını bozabiliyor. Genellikle daha yaşlı hastalarda daha ağır seyrediyor. Ölenlerde yaşlı olanlar ağırlıkta. Çocuklarda daha hafif seyrediyor gibi görünüyor. Ölenler yaşlı, erkekler ve kalp, akciğer, böbrek, bağışıklık hastalığı gibi ek hastalığı olanlar ."

Prof. Dr. Yavuz'un hastalık belirtilerini kendilerinde görenlere önerileri ise şöyle:

"Seyahat öyküsü varsa, mesela Çin'den geliyorsa, belirtiler varsa bir sağlık kurumuna başvurması hem kendi sağlığı, hem de toplum sağlığı açısından önemli. Çünkü onun hemen izole edilip, diğer insanlara da bulaşmasının önlenmesi lazım."

MASKELER BULAŞMAYI ARTIRABİLİR Mİ?

Prof. Yavuz, Çin'de yoğun talep yüzünden tükenen maskelerle ilgili bilinen yanlışa ilişkin de şunları söyledi:

"Tıbbi olarak önerilen maskeler şudur. Sağlık çalışanlarına infekte bir hasta ile karşılaştıkları zaman belli maskeleri kullanmalarını öneriyoruz. Ama halkın bu tip durumlarda maske kullanmasıyla infeksiyonları çok da azalttığına dair veri yok açıkcası. Bulaşmasını engellediğine dair de veri yok. Bulaşmasını artırabilir mi düşüncesi var. Çünkü orada kalacak. Sekresyonları akacak. Orada bir ortam oluşturabilir mi düşüncesi hakim. Ama kullanımı Çin'de çok yaygın. Çin'de herkes maske takıyor o Çinlilerin bir rutini alışkanlığıdır hava kirliliği nedeniyle ortaya çıkmış. Bu noktada maske takın ya da takmayın demeyi gerektirecek enfeksiyonların azaltılmasını sağladığına dair bir kanıt yok."

Ultraviyole C virüsten korunmak için bir yöntem mi?

Ultraviyole C'nin korona virüsünden koruduğuna ilişkin iddiaların sorulması üzerine Yavuz, "Hastaların tutulduğu odaların siteril edilmesi için bu tip yöntemler kullanılır. Bunu çamaşır suyu da yapar. Özel olarak ultraviyoleye ihtiyacımız yok bu salgını kontrol etmek için." ifadesinini kullandı.

TERMAL KAMERALARLA TESPİT MÜMKÜN MÜ?

Havalimanındaki termal kameralar kuluçka dönemindeki hastalığı belirleyebilir mi?

Havalimanlarındaki termal kameraların henüz kuluçka aşamasındaki hastalığı yakalayıp yakalayamayacağına ilişkin bir başka soru üzerine de Prof. Dr. Yavuz, "Kuluçka dönemi henüz hastalığın belirtilerinin ortaya çıkmadığı dönem. Dolayısı ile termal kamera hastalığı olanları yakalamak üzere yapılan bir çalışma. Yoksa her giren hastaya viral tarama yapma şansımız yok zaten. Yapılması gereken Çin'den gelen yolcuları ki zaten şu an o ülkeden uçuşlar durdurulduğu için gelen kimse yok. Akut infeksiyon ortaya çıktığı zaman ki bulaştırıcılık dönemi oluyor. İnsanları o aşamada yakalayıp izole etmek. bu birinci aşama önlem bu oluyor. Hastalık intibasyon dönemindeydi geldi burada ortaya çıktı. O kişiler hastaneye başvurduklarında ise uygun şekilde izole edilmesi ve hastalığın diğer insanlara bulaşmasının engellenmesi ve hastane içinde tutulması öngörülüyor. İkininci aşama da bu." dedi. 

HASTANE ÇALIŞANLARI NASIL KORUNUYOR?

Hastane içinde çalışanlara virüsün bulaşmasını önlemek için bir takım önlemler aldıklarını belirten Yavuz bunu da şu sözlerle açıkladı:

"Korunma malzemeleri ise işte bu aşamada bilimsel olarak alan bu. Çünkü hastalardan sağlık çalışanlarına da bulaşırsa salgın devam eder. O aşamada bunların çok faydası var. Solunum yoluyla bulaşan bir infeksiyon varsa siz orada maske, gözlük, yüz koruyucu ya da üzerinize su geçirmeyen önlük giyerseniz bu virüslerin sağlık çalışanlarına bulaşmasını büyük oranda engellersiniz. Kuralları vardır bunun. Kaç saat giyeceksiniz. Bu da bu aşamadaki kontrol önlemidir. Bulaşmayı azaltacak önlemdir. Ayrıca bu kişi ile temas eden kişileri belli bir süre gözlem altında tutarak, mümkünse evinde, değilse hastanede gözlem altında tutarak toplumdan izole etmiş oluyorsunuz. Her yerde bu şekilde yapılıyor. Mesela ABD'de de bu önlemler alınıyor. Bir diğer şey ise erken tanı koymalısınız. DSÖ bunu savunuyor. Mesela Çin'den gelen hastaya bugün tanı kondu. O hasta korona virüsü olsaydı erkenden tanısı konacağı için bulaşma riskini kontrol altına alma şansınız artıyor. Türkiye'de şu anda tanı konabiliyor. Tüm dünyada önerilen önlemler bunlardır."

İŞ TURKCELL Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan CHP Sözcüsü Yücel'e tepki Türkiye'nin en seksi 4. kadını olmuştu! Melis Sezen'den şok sözler...
Sonraki Haber