Mehmet Demirkol'dan U17 Milli Takım'a ağır suçlama! / ÖZEL RÖPORTAJ

Ünlü spor yorumcusu Mehmet Demirkol SuperHaber'e özel açıklamalarda bulundu. Beşiktaş'ın Bayern Münih karşısındaki şansını değerlendiren usta yorumcu "Beşiktaş'ın şansı çok düşük ama bu yok demek değil" dedi. Demirkol, U17 Milli Takım'da yaşanan "01.01.2001" skandalını da yorumladı, ünlü spor adamı çok sert sözler kullandı

Deneyimli gazeteci Mehmet Demirkol ile SuperHaber ekibi olarak keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Gündemde sıcaklığını koruyan birçok konu hakkında merak edilenlere cevap ararken, usta yorumcu, Tudor'un bu sene Galatasaray'da sezonu tamamlayacağını düşünmediğini ifade etti.

Demirkol, U17 Milli Takım'da yaşanan "01.01.2001" skandalını değerlendirirken de sert ifadeler kullandı, "Şike bunun adı, başka bir şey değil!" dedi.

İşte Demirkol'un açıklamaları;

Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’nde belki de en zor kurayı çekti. Siz Beşiktaş’ın Bayern Münih karşısındaki şansını nasıl görüyorsunuz?

Beşiktaş’ın şansı çok düşük ama bu yok demek değil. Bayern Münih dünyanın en önemli markalarından biri, işini şansa bırakmayan bir takım. Bizim takımlarımız gibi “Kolay lokma olmayacağız” gibi laflar sıralayan bir takım değil. Sonuna kadar gitmek için planlar yapıyor.

İyi çalışıp, romantik olmak lazım. “Yapacağım” demek lazım. Beşiktaş, Bayern Münih elerse muhtemelen bu sene Şampiyonlar Ligi’ndeki en büyük sürpriz olur.

Beşiktaş çok zorlu bir gruptan lider çıkarak bir ilki başardı. “Porto eski Porto değil, Monaco geçen seneki kadar güçlü değil” deniliyor. Sizce Beşiktaş’ın başarısını küçümsüyor muyuz ya da anlayamıyor muyuz?

Ben küçümsemiyorum. Küçümseyen varsa kendi bilir.

Porto Porto’dur tabii ki her sene formları eşit olacak diye bir şey yok. Monaco ise çok oyuncu kaybetti. Leipzig yükselen yıldız. Zaten maçlara bakarsanız Leipzig daha üstündü ama skoru Beşiktaş almıştı. Çok dengeli ve zor bir gruptu, lider olarak çıkmak büyük başarı.

Şampiyonlar Ligi son 16 turunda 5 İngiliz takımı var ve bunların 4’ü gruplarını lider tamamladı. Sizce Türk futbolunun Şampiyonlar Ligi’nde 3-4 takım ile temsil edilmesi nasıl gerçekleşir?

Öncelikle bunu kulüplerin, TFF’nin ve Kulüpler Birliği’nin dert etmesi lazım. Bu yabancı sınırlaması dalgasıyla çok oynamamak lazım. Yabancılarla eşit şartlarla savaşmak lazım.

Bu sene ligin kalitesinde belirgin bir yükselme var, seneye daha yüksek olur. Takımlar el yordamıyla işlerini yapıyorlar, seneye daha bilerek yapılır. Yeter ki ekonomik olarak iyi denetlensin. Bu yapılırsa 3-4 yılda doğru planlamayla 2 ya da 3 takıma çıkabilir. Çünkü bu potansiyel var.

İngiltere için önemli olan kulüpler değil lig. Bizim için de öyle olması gerekiyor.

U-17 Milli Takım kadrosu açıklandı. 01.01.2001 doğum tarihli 8 oyuncumuz var. Sizce bu bir tesadüf mü yoksa yaşları mı küçültülmüş?

Öyle zaten, açıklaması yok ki. Böyle bir tesadüf olabilir mi?

Bizde çok vardı bu, yeni bir şey değil. Bir numaralı sorumlu aileler, çocukları iki maç daha fazla oynasın, daha fazla prim alsın diye yapılıyor.

Çocuk yapmazsa zor duruma düşüyor çünkü haksız rekabete kurban oluyor. Şike bunun adı başka bir şey değil. Utanç verici. Yazık çocuklara çünkü çocuk daha bunlar.

Tudor Galatasaray’da sezonu tamamlayabilir mi?

Hayır, zannetmiyorum. Üzerinde öyle bir baskı var ki, öyle bir abluka var ki, bundan çıkmak kolay değil. İnsan bu kadar istenmezken orada kalabilmesi kolay değil.

Galatasaray bu zamana kadar sizce başarılı mı?

Ben puan durumuna bakarım. Bunun başka bir ölçüsü var mı? Artistik puanlar mı var?

Derbilerde kötü evet, böyle bir gerçek var ama puan durumu diye de bir gerçek var. Galatasaray bu sene şampiyon oldu diyelim, doğal olarak şu soru sorulacak: “Bu kadar önemli maçları kazanamayan bir adam Şampiyonlar Ligi’nde nasıl yapar?” İş zaten orada kopar. Bir an önce maç kazanmaya başlaması lazım. Maalesef bunun hiçbir sinyalini vermiyor. Bu konuda eleştirenlere hak veriyorum.

Beşiktaş maçında Galatasaray’ın gücü yetmedi diye düşünüyorum.

Malatya’nın yetti ama.

Ama şöyle de söylenebilir; Galatasaray oynamaya çalışan bir takım, Malatya gibi takımlar biraz daha bozmaya çalışan takımlar.

Olabilir sonuçta insan hayatında her şeyle karşılaşabilir. İyi bir atlet yokuşta da koşar, düz de koşar. Kapanıyorsa kapanıyor, yapacaksın, işin o zaten.

Fatih Terim’in Galatasaray’a gelme durumu var mı? Bu haberler sadece spekülasyon mu yoksa ateş olmayan yerden duman çıkmaz diyebilir miyiz?

Fatih Terim’in çok güçlü bir lobisi var. 20 şampiyonluğun 6’sını kazanmış bir teknik direktörün doğal bir lobisi olur. Taraftar olarak çok seveni var, medyada çok seveni var ve isteyeni de çok. Fatih Hoca da istiyordur.
Eğer Fatih Hoca başka bir takımda görevde olsaydı %99 Tudor bu kadar eleştirilmezdi.

Fenerbahçe lige istediği sonuçları alarak başlamadı. Son 8 maçta mağlup olmayan ve Fenerbahçe 4 maçtır kazanıyor aynı zamanda. Sizce bu değişimin sebebi ne?

Ben de merak ediyorum açık söylemek gerekirse. Ciddi bir değişim var. Kalitede bir değişim yok ama oyunu algılamada bir değişiklik var.

Ben ilk dönemi şöyle özetliyorum; kimse top istemiyor. Şimdi ise herkes top istiyor.

Tamamen Valbuena’ya ihale olmuş bir oyun yok. Herkes hep birlikte oynuyor, Valbuena dışarıda kaldı. Fizik de yükseldi biraz.

Medipol Başakşehir Avrupa Kupası’nda rotasyonlu kadrolarla maça çıktı. Bu durumdaki en önemli etken takımın yaş ortalaması olabilir. Ayrıca Avrupa Ligi’nin eski motivasyonun da olmadığı söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Avrupa Ligi, kazanmadıysan hiçbir işe yaramayan bir kupa. Vakit kaybı yani, kimsenin ilgisini çekmiyor.
Bizim gençliğimizde UEFA Kupası, Şampiyon Kulüpler Kupası kadar önemliydi. Birine Manchester United katılırsa diğerine de Arsenal katılıyordu. Şimdi Arsenal katılırsa burun kıvırıyor.

UEFA kendi malını mundar etti. Tek manası bizim gibi ülkelerin katılıp puan kazanabilmesi. Başakşehir bunu tercih etmedi. Bu bir tercihtir buna saygı duyuyorum. Ama sezon sonu Başakşehir şampiyon olamazsa, ikinci olursa çıkıp diyeceğim ki, UEFA Kupası’na katılmasınlar. Hakkını vermiyorlar çünkü.

Sosyal medya holiganlığı önlüyor mu ya da şiddetli körüklüyor mu?

Bu konuda bir araştırma var mı, bilmiyorum. Esasen bu konu üniversitelerin işi.

Sosyal medya günümüzün realitesi. Olduğundan dolayı şikayet edilmez, olduğu için çok kutsanmaz.
Birçok şeyi ortaya koydu. Medya çok yalancı deniliyordu ama sosyal medya daha yalancı. Sosyal medya çok yalancı, medya daha az yalancı.

Bu platformlar bir iletişim akışkanlığı sağlıyor. Burada da bilgiden çok cehalet yayılıyor. İnsanlar bilgiden değil, fanatizm ve cehaletten daha çok hoşlanıyorlar. Bunlar daha kolay şeyler.

Geçen hafta oynanan Galatasaray-Akhisarspor maçından sonra Okan Buruk, Tudor hakkında çok ağır sözler söyledi.

Yanlış, çok yanlış. Kendi meslaktaşın hakkında böyle şeyler söylememen lazım. Bazıları kabul etmese bile Okan Buruk bu camianın bir simgesi. Dolayısıyla misafir gelmiş birine böyle davranmaz. Orada ev sahibi olan Okan Buruk çünkü.

Sonrasında ise Okan Buruk Tudor’dan değil, makamdan özür diledi.

Saçmalık. Okan Buruk neden böyle şeylere giriyor anlamıyorum.

Tudor'un takımdan gönderilip Okan Buruk’un Galatasaray’a gelebileceği konuşuluyor. Sözlerinde bu konuşulanların etkisi olabilir mi?

Bunları söyleyerek gelemez ki, hatta bunları söylersen tam tersi etki olur.

Bu sene Süper Lig’e çok büyük oyuncular transfer oldu. Fernando, Valbuena, Gomis, Pepe bu isimlerden bazıları. Daha fazlasını saymak da mümkün. Sizce bu transferlerden hangisi takımının çehresini değiştirdi?

Gomis’i ve Fernando’yu önemsiyorum. Onlar daha çok fazla katkı yaptılar.

Ben Beşiktaş’ın savunma göbeğini geçen sene daha çok beğeniyordum. Marcelo - Pepe birlikte olsa çok daha iyi olurdu.

Sizce Süper Lig’in oyun kalitesi nasıl artar?

Hakemler, yatarak ve taban göstererek yapılan pozisyonlara müsamaha göstermeyecekler, ayakta yapılan mücadelelere çok müsamaha gösterecekler. Eğer böyle yaparlarsa topun oyunda kalma süresi çok artar. Hakemler sadece bunu yapmalı ve teknik direktörlere bunu söylemeliler.

Bunu sağlayacak olan da taraftar. Yerde yatan oyuncuyu yuhalayacak. Utanacak artık.

İnsanın ayağı kırılınca ölmez, bekleyebilir bir dakika. Kafaya darbe varsa hemen keseceksin o ayrı.

Türkiye’de ve Avrupa’da hangi teknik direktörleri beğeniyorsunuz?

Şenol Güneş’i, Okan Buruk’u beğeniyorum. Ersun Yanal’ı eskiden beğeniyordum ancak maalesef heyecanı gitti; artık beğenmiyorum.

Samet Aybaba çok değişken. Bu sene onu beğeniyorum.

Le Guen’i beğeniyorum. Bunun dışında Erol Bulut’tan beklentim yüksek. Tamer Tuna bu sene çok iyi.

Avrupa’da ise, Sarri çok iyi futbol oynatıyor. Guardiola’yı söylemeye gerek yok. Mourinho severim, yaptığı işin önemli olduğu kanaatindeyim. Çok var ya, say say bitmez.

Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.

SuperHaber / Hasan Begdili

İŞ TURKCELL Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan CHP Sözcüsü Yücel'e tepki Türkiye'nin en seksi 4. kadını olmuştu! Melis Sezen'den şok sözler...
Sonraki Haber