MEHMET SADIK ÖKE BÜYÜK AMCASI HALİT ZİYA UŞAKLIGİL’İ ANLATTI!
Servet-i Fünun Edebiyatı'nın büyük ustası, edebiyatımıza batılı kimlik kazandıran Halid Ziya Uşaklıgil’i yeğeni Mehmet Sadık Öke’den dinleyin… Vefatının 76. yılında bilinmeyen yönleriyle Halid Ziya Uşaklıgil…
Uşakizadeler’in mensup olduğu Helvacızade ailesinden Hacı Halil Efendi’nin üçüncü çocuğu olarak 1866’da İstanbul’da dünyaya gelen Halit Ziya Uşaklıgil, Türk edebiyatının karakter betimlemelerini en iyi yapan üstadı olarak bilinir. Eserlerinde ruh tahlillerine önem veren Uşaklıgil, ‘Aşk-ı Memnu’ ve ‘Mai ve Siyah’ eserlerine adını altın harflerle yazdırdı.
ÖKE: DERLER Kİ, MADAM BOVARY ANNA KARENINA’YA RAKİP BİR ROMANDIR. HATTA ONLARA CEVAP OLARAK YAZILMIŞTIR!
Türk edebiyatının usta ismi Halit Ziya Uşaklıgil, 76 yıl önce bugün hayata gözlerini yumdu. Halit Ziya Uşaklıgil’in bilinmeyen yönleri, eserleri ve edebi kişiliğini anlatan Mehmet Sadık Öke, “Bugün, 27 Mart 1945’te Türk edebiyatının, Servet-i Fünun Edebiyatı'nın büyük ustası, benim büyük amcam Halit Ziya Uşaklıgil'in Florya’da vefat ettiği gün. Kendisi Türk edebiyatının kişilik, karakter betimlemelerini en iyi yapan üstadı olarak tanınır. Uşakizade Ailesi'ne yani onların mensup olduğu Helvacızade Ailesi’ne mensuptur. Hacı Ali Efendi'nin torunu olur. Hacı Emin Efendi'nin oğludur. Hacı Emin Efendi ailenin İstanbul'a gelen ticaret yapan üyesidir. İmparatoriçe Öjeni’ne halı satmasıyla meşhurdur. Oğlu da ilk İstanbul'da büyümüş fakat sonra İzmir'deki konağa dönmüştür. Orada ailenin büyüğü olan Hacı Ali Efendi kendisindeki yeteneği görmüş. Onun için Fransız hocalar tutmuş. Fransızca kitaplar getirtmiş. Ve edebiyat yeteneğinin geliştirilmesi için elinden geleni yapmıştır. Halid Ziya karakter olarak da, iş olarak da gerçekten zarif bir adam. Yaptığı işlerde de çok zarif. Edebiyata bakış açısı da çok zarif. Aynı zamanda da Sultan Mehmed Reşad'ın Mabeyin katipleri arasında yer almıştır. Ama en önemli 2 eseri olarak Aşk-ı Memnu ve Mai ve Siyah'ı söyleyebiliriz. Tabi 40 yıl boyunca anıları var. Bir acı hayat var, bir sürü eserleri var. Mai ve Siyah bir kişinin üzerine eğilmiştir. Aşk-ı Memnu ise adı üzerinde yasak aşk bir kadın üzerine eğilmiştir, Bihter. Geçtiğimiz zamanlarda da bunun filmini, dizisini izledik. Tabi 1970'li yıllarda meşhur Aşk-ı Memnu dizisi vardı. Müjde Ar'ın başrolde oynadığı bu roman gerçekten Türk edebiyat tarihinde en önemli romanlardan biri olarak kabul edilebilir. Derler ki, Gustave Flaubert'in Madam Bovary'si ile Tolstoy'un Anna Karenina'sına rakip bir romandır. Hatta onlara cevap olarak yazılmıştır. Orada iki kadının başka aşkları peşinde koşmasını anlatırken burada gerçekten bir aile dramınının üzerine eğilmiştir. Daha çok psikolojik boyutu vardır. Sadece bir kadınla yaşadığı aşk üzerinden değil, bir genç kadının annesi, kendinden yaşlı kocası erken yaşta babasını kaybetmiş olması bu şekilde annesine karşı olan bir intikam duygusu içinde kocasıyla evlenmesi gibi unsurları neticesinde kocasının yeğeni ile olan aşkını anlatır. Ancak bu aşk, son dönemdeki diziler gibi harekete geçen bir aşk değil tamamıyla romanda saf, pür bir aşk olarak anlatılmıştır. Gerçekten okunmaya değer. Ne yazık ki Servet-i Fünun edebiyatı ağır bir dile sahip olduğu için 1930'lu yıllarda sadeleştirilmiş, kendisi tarafından. Ancak dil kültür devrimi, harf devrimi paralelinde Halid Ziya bir daha hiçbir zaman roman yazmamış. Dolayısıyla ona göre kültür devrimi Türk edebiyatını öldürmüştür. Bugünkü mafya dizilerine televizyondaki bakacak olursak da pek haksız olduğunu söylemenin mümkün olmadığını düşünüyorum.” sözlerini kullandı.
Mehmet Sadık Öke’nin açıklamalarının tamamını SuperHaber YouTube kanalında izleyebilirsiniz…