Melis bebek, Yunan baba - Türk anne çatışması arasında kaldı!

İzmirli Dilek ile Selanikli Georgios, İzmir’de tanışıp âşık oldu ve evlendi. Ancak Dilek, kızına hamile kalınca her şey değişti. Bebeğin doğumuyla sorunlar büyük krizlere döndü. Babanın ısrarıyla Dilek Selanik’e taşındı. Acı dolu bir yılın ardından minik kızıyla bir süre ‘kafa dinlemek’ için vatanına dönen Dilek’i, bu kez bir kâbus bekliyordu. Baba Selanik’ten İzmir’e gelen Dilek’e İzmir’de ‘çocuk kaçırma’ davası açtı. Ve Türk kadın hâkim, bebeğin babaya iadesine karar verdi.

Dilek hikâyesini Hürriyet’e anlattı:

"AĞLAYA AĞLAYA GİTTİM

"Yorgo, iş için burada bulunuyordu. Çok büyük aşkla evlendik. 2 ay sonra hamile kaldım. Daha hamileliğimde psikolojik şiddet yaşadım. Yorgo’nun karakteri ve kültürüyle alakalıydı. Yorgo, baba olduktan sonra bir şeylerin daha iyiye gidebileceğini düşündüm. Benim kültürüme, ülkeme anlayışlı olabileceğini düşündüm. Olmadı. Doğumuma kısa bir süre kala Selanik’e ailesinin yanına tatile gittik. Yorgo, ‘Acaba Yunanistan’da yaşasak nasıl olur?’ demeye başladı. Dönüşte bu baskılar arttı. Bebeğimiz doğduğunda, Yunanistan’a gitmeden önce en büyük gerilimi isim konusunda yaşadık. Ben adını ‘Melis’, o ‘Aikaterina’ koymak istedi. Hatta nüfus müdürlüğünde de gerginlik yaşadık. Kendi istediği ismi koydu. 2015’in Aralık ayında denemek amacıyla Selanik’te bir hayata doğru yola çıktık. Bebeğim 40 günlüktü, daha lohusaydım. İstemeyerek, ağlaya ağlaya gittim.

VAFTİZE İZİN VERMEDİM

Gittiğimiz ilk günün gecesi olaylar başladı. Aylarca annesiyle yaşamak zorunda kaldık. Çok zor 2.5 ay geçirdik. Annesinin tek istediği çocuğumuzu benden koparıp sadece kendi kültürü, diniyle, gelenekleriyle yetiştirmekti. Vaftiz yapmak istediler, izin vermedim. Çocuğumla aramdaki o özel bağı yıkmaya çalıştı. Psikolojik baskıdan sütüm kesildi. Çocuğuma mama yedirirken Türkçe konuşuyorum, uyuturken ninniler söylüyorum. Annesi kızmaya başladı ‘Niçin Yunanca konuşmuyorsun, ninni söylemiyorsun?’ diye. Altını değiştirmeme, banyo yaptırmama izin vermiyor. Çocuğumu kucağıma bile alamıyorum, iletişimimi tamamen kopardı. Adımı bile değiştirmek istediler. Vaftiz olmam gerektiğini söylediler. Sürekli bebeğimle kiliseye gitmem gerektiği dayatıldı. Böyle bir hayatı kabul etmedim. Kızımız 2 kültürlü bir çocuk olarak büyüyebilirdi. 2 dili olan, hem Türk hem Yunan vatandaşı. Dünya insanı…

ÇOCUĞUMLA TEHDİT EDİLDİM

Yorgo’yla odalarımızı ayırdık. Sonunda ‘Biraz memleketime gitmek istiyorum. Dinleneyim, ailemle zaman geçireyim’ dedim. Çocuğumla tehdit edilmeye başladım. Ağlamadığım gece yoktu. Böyle 3 ay daha geçirdim. Konuşmayı denedim, ayaklarına kapandım. Sonunda ‘Tamam göndereceğim sizi’ dedi. Biletlerimizi aldı. İzmir’e yolcu etti. Havaalanından ayrılırken ‘Kafanı toparlar dönersin’ dedi. Yunanca bir metin hazırlattı. Yunanca bilmiyordum o yüzden imzalamadım. Meğer metinde ‘Çocuğumu 15 gün içinde geri getireceğim’ maddesi varmış. ‘Çocuğumu getir. Alıp gittin’ gibi baskıları arttı. Böyle olunca boşanma kararı aldım. ‘Çocuğumu kaçırdı’ diyor havaalanına bizi kendi götürdü. Mahkeme, dayanamayacağım bir karar verdi. Kızımsız yapamam onu benden almayın. O daha çok küçük.”

İSTİNAF MAHKEMESİNDE

Küçük kız, dava sonuçlanana kadar annesinin yanında yaşayacak. Güneş’in avukatı Mehmet Emin Keleş “Mahkeme kararının bozulması için istinaf mahkemesine başvurduk” dedi.

"Batı medeniyetinin 500 yıllık egemenlik dönemi sona erdi" Finansal hizmetler güven endeksi kasım ayında 6 puan yükseldi Fenerbahçe'yi bekleyen zorlu fikstür! 28 günde 7 kritik maç
Sonraki Haber