MHP ile ittifak Kürt seçmeni AK Parti'den koparır mı?
Kanal 7 Ankara Temsilcisi, Yeni Şafak Gazetesi yazarı Mehmet Acet son yazısında, siyasetin ana gündem maddesi AK Parti- MHP ittifakını masaya yatırdı. İttifakın sonuçlarını tek tek irdeleyen Acet, "İttifak Kürtleri AK Parti’den koparır mı?", "Bahçeli'nin desteğinin ağırlığı ne kadar?", AK Parti MHP'lileşir mi?" sorularını önceki verilerin de ışığında analiz ediyor.
İşte Mehmet Acet'in ittifak senaryolarının sonuçlarına ilişkin analizi...
AK Parti- MHP ittifakı Kürtleri AK Parti’den koparır mı?
Şuradan başlayayım:
Şu an için elimizde, Ak Parti-MHP işbirliğinin seçim sonuçlarına etkisi ne olur, sorusuna cevap niteliği taşıyan, ete kemiğe bürünmüş haliyle tek bir veri var.
16 Nisan referandumu…
İki parti anayasa değişikliği teklifini birlikte yaptı, meclisten birlikte geçirdi, referandumda da birlikte “Evet” kampanyası yürüttü.
Oy verme yeterliliğine sahip bütün seçmenin net görüş mesafesinde gerçekleşen bu ittifakın halk oylaması sonuçlarına nasıl etki ettiğini biliyoruz.
16 Nisan akşamı Kanal 7’de referandum yayınını kendim yaptığım için, sonuçların hangi bölgelere nasıl yansıdığını yakından biliyorum.
Kürt kardeşlerimizin yoğun olarak yaşadığı Doğu/Güneydoğu illerinde “Kürt oyları nereye gitti” sorusunu tespit etmek için çok basit bir yöntem kullandım, o yöntem üzerinden giderek sandık sonuçlarını aktardım.
Şöyle ki:
Bu bölgelerde MHP’nin ölçülmeye değer bir varlığı olmadığı için, Ak Parti’nin 1 Kasım seçimlerinde aldığı oylarla referandumda çıkan evet oylarını karşılaştırıp sonuca öyle gittim.
Bu yöntemi izleyince, Doğu ve Güneydoğu’da evet oyu kullananların oranının 1 Kasım’da Ak Parti’nin aldığı oyların bir hayli üzerinde olduğu gibi bir gerçek karşımıza çıktı.
O halde:
-Demek ki, önceki seçimlerde iktidar partisine oy veren ‘Kürt seçmende’ bir fire olmadığı gibi, sandıktan daha fazlası da gelmişti.
-Demek ki, Kürtlerin çoğunluğu, bir AK Parti-MHP işbirliği ile referanduma gidilmesine bir rezerv koymamışlardı.
-Demek ki, referandumdan evet sonucu çıkması biraz da Kürtlerin sayesinde mümkün oldu.
Ki, o akşam zafer konuşmasının hemen başında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Güneydoğu’ya esaslı bir selam gönderdiğini de hatırlıyoruz.
Buna, “O referandumdu, seçimlerde aynısının olacağının bir garantisi yok” itirazının gelebileceğinin farkındayım.
Doğru, bu da yabana atılabilecek bir itiraz değil.
Sonuçta her seçim kendi dinamikleriyle yapılıyor ve Türkiye’de sandığın şakasının olmadığı tecrübeyle sabit.
Ama Ak Parti-MHP ittifakının sonuçlarına dair fikir yürütmek, analiz yapmak için elde daha sağlıklı başka bir veri henüz bulunmuyor.
BAHÇELİ’NİN DESTEĞİ YABANA ATILABİLİR Mİ?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti ile işbirliğinin çerçevesini üç başlık etrafında belirledi:
1. Anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini inşa sürecinde birlikte hareket etmek,
2. Hükümetin dış politikasına aktif destek,
3. İktidarın terörle mücadele kararlılığının yanında, önünde, arkasında olmak.
Şimdi küçük bir nefes alıp şu soruyu soralım:
Bu üç başlıkta MHP’nin desteği olmasaydı, Ak Parti farklı bir politika ile mi hareket edecekti?
Başkanlık sisteminin Ak Parti’nin ‘çocukluk hayali’ olduğunu bilmeyen yok.
Dış politikada, ‘Değerli Yalnızlık’ şifresiyle başlatılan kuşatma ve Türkiye’yi içe kapatma girişimlerine karşı Erdoğan’ın gösterdiği direniş ortada.
Terörle mücadele bağlamında ise, PKK’nın barış masasını devirerek bağımsızlık hayallerine savrulmuş olmasının, devlete ve hükümete ikinci bir seçenek bırakmadığını biliyoruz.
Bu durumda geriye ne kalıyor?
Devlet Bahçeli’nin bu üç zorlu başlıkta hükümete omuz verip, sınırsız kredi açmış olması.
AK PARTİ MHP’LİLEŞİR YA DA MHP AK PARTİ’LİLEŞİR Mİ?
Her iki partide de bu yakınlaşmadan rahatsızlık duyanlar var mı, var.
Bu meseleyi bir tarafta, MHP’nin peşinden takılıp gitmek, öbür tarafta muhalefet kimliğinden uzaklaşıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘koltuk değneği’ olmak biçiminde okuyanlar olduğunu biliyoruz.
Eğer mesele, iki partinin ittifak yapması değil de bir diğerinin içinde ‘erimesi’ meselesi ise, böyle bir itiraza hak vermek mümkün.
Ama ortadaki teklif, duruş ve arayışı “iki partiden biri tabelasını indirsin” şeklinde okumak için mantıklı bir veri bulunmuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güneydoğu’yu yanında tutmaya özen göstereceğini daha yenilerde bölgeye yaptığı ziyaretle ortaya koymuş durumda.
Kendisine yakın bir milletvekilinin dün bana söylediği gibi, ‘Kürt seçmeni tutmak’ konusunda Erdoğan, kendisine güveniyor.
Ayrıca bendeniz Bahçeli’nin, söylemese de, içten içe, Ak Parti’nin bölgedeki gücünü korumasının Türkiye’nin birliğine hizmet ettiğini düşündüğünü tahmin edebiliyorum.