Milli Edebiyat Dönemi şiir özellikleri nelerdir?

Lise Türk Edebiyatı müfredatının en önemli konularından biri de 'Milli Edebiyat Dönemi'dir. Milli Edebiyat Dönemi'nin en önemli bölümlerinden birini de şiir anlayışı oluşturmaktadır. Bu sebeple Milli Edebiyat Dönemi şiir özellikleri öğrenciler tarafından büyük bir merakla araştırılıyor. Peki, Milli Edebiyat Dönemi şiir özellikleri nelerdir? Ayrıntılar haberimizde...

Millî Edebiyat Dönemi II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet’in ilk yılları arasında faaliyet gösteren edebiyat akımıdır. Genellikle Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in Genç Kalemler dergisinde savundukları Yeni Lisan Hareketi ile başlatılır. Peki, Milli Edebiyat Dönemi şiir özellikleri nelerdir? Detaylar haberimizde... 

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ŞİİR ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Toplum için sanat anlayışına uygun “sade dil ve hece ölçüsüyle” milliyetçi şiirleryazılmıştır.

Şiirde millî kaynaklara yönelme gerçekleşmiştir.

Konu seçiminde yerlilik esas alınmıştır.

Şiirlerin konuları genelde halkın yaşamından ve ülkenin içinde bulunduğu koşullardan seçilmiştir.

Şiirlerde ortak temalar halkın yaşamı, millî tarih ve milliyetçilik duygusu, kahramanlıktır.

Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşı sırasında genç şairler kendi duygu ve hayalleriniişlemekten de kendilerini alamamışlardır.

Duygudan ziyade fikir ön plandadır.

Şiir, fikrin taşıyıcısı olarak görülmüştür.

Eserler genelde didaktiktir.

Kitabî bir dilden gündelik yaşamda konuşulan dille geçilmiş, halk şiiri söyleyiş biçimlerinden yararlanılmıştır.

Şiir dili olarak İstanbul Türkçesi esas alınmış ve şiirler sade bir Türkçeyle yazılmıştır.

İmgelere çok başvurulmamış, kullanılan imgelerin ise kolay anlaşılır olmasına dikkat edilmiştir.

Somut benzetmeler kullanılmıştır.

Millî Edebiyat dönemi şiirinde Halk edebiyatı nazım biçimlerine yönelinmiş; dörtlüklerle şiirler yazılmış; mani, koşma gibi nazım biçimleri kullanılmıştır.

Serbest müstezat geliştirilmiştir.

Batıdan alınan sone ve terza-rima gibi nazım şekilleri de kullanılmıştır.

Tam ve zengin uyağın yanında yarım uyak da kullanılmıştır.

Aruzun yerine hece ölçüsü kullanılmıştır. 

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ SANATÇILARI

Milli Edebiyat Dönemi bazı sanatçıları şu şekildedir:

Ömer SEYFETTİN. (1884-1920)

Ziya GÖKALP. (1876-1924)

Mehmet Emin YURDAKUL. (1869-1944)

Halide Edip ADIVAR. (1884-1964)

Mehmet Fuat KÖPRÜLÜ (1890-1966)

Refik Halit KARAY. (1888-1965)

SANAT

Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyarımızda bin bir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar

Sen kubbesinde ince bir mozaik ararda
Gezersin kırk asırlık mabedin içini
Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yeşil çini

Sen raksına dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin
Bizimde kalbimizi kımıldatır derinden
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin

Fırtınayı andıran orkestra sesleri
Bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
Bizde geçer en yanık bir musiki yerine

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

LİSAN

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
İstanbul konuşması
En sâf, en ince bize.

Lisanda sayılır öz
Herkesin bildiği söz;
Ma’nâsı anlaşılan
Lûgate atmadan göz.

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız.

Açık sözle kalmalı,
Fikre ışık salmalı;
Müterâdif sözlerden
Türkçesini almalı.

Yeni sözler gerekse,
Bunda da uy herkese,
Halkın söz yaratmada
Yollarını benimse.

Yap yaşayan Türkçeden,
Kimseyi incitmeden.
İstanbul’un Türkçesi
Zevkini olsun yeden.

Arapçaya meyletme,
İran’a da hiç gitme;
Tecvîdi halktan öğren,
Fasîhlerden işitme.

Gayrılı sözler emmeyiz,
Çocuk değil, memeyiz!
Birkaç dil yok Tûran’da,
Tek dilli bir kümeyiz.

Tûran’ın bir ili var
Ve yalnız bir dili var.
Başka dil var diyenin,
Başka bir emeli var.

Türklüğün vicdânı bir,
Dîni bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisânı bir.

ZİYA GÖKALP

UÇUN KUŞLAR

Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır

O çay ağır akar, yorgun mu bilmem
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem
Yüce dağ başında siyah tül vardır

Orda geçti benim güzel günlerim
O demleri anıp bugün inlerim
Destan-ı ömrümü okur dinlerim
İçimde oralı bir bülbül vardır

Uçun kuşlar uçun, burda vefa yok
Öyle akarsular, öyle hava yok
Feryadıma karşı aks-i sada yok
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır

Hey Rıza kederin başından aşkın
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın
Sende derya gibi daima taşkın
Daima çalkanır bir gönül vardır

İstanbul’un yeni tehlikesi! Fentanil etkisindeki zombiler Akademik kadro ilanları 23 Kasım 2024 Cumartesi! 23 Kasım 2024 Resmi Gazete yayımlandı! İşte günün kararları...
Sonraki Haber