Mimar Sinan'ın türbesine çirkin saldırı!
Mimar Sinan'ın Süleymaniye'de Kanuni Sultan Süleyman Külliyesi'nin kuzey doğusunda bulunan türbesine çirkin bir saldırı düzenlendi.
Mimar Sinan'ın vefat ettiği 1588 yılında kendi elleri ile yaptığı türbesine çirkin bir saldırı düzenlendi.
İstanbul Suriçi Süleymaniye’deki Kanuni Sultan Süleyman külliyesinin kuzey doğu ucundaki türbenin duvarına kimliği bilinmeyen kişi ya da kişilerce Malazgirt Zaferinin tarihi olan 1071, İstanbul Anlaşmasının tarihi olan 1547 rakamları ile dünün tarihi yazıldı. Saldırganlar türbenin duvarına utanmadan bir de "Bismillah" ve "Fatiha" kelimeleri ile M.S. kısaltmalarını yazdı.
Türbeyi ziyaret edenler iğrenç saldıya tepki gösterdi.
MİMAR SİNAN TÜRBESİ
Mimar Sinan Türbesi(1489-1588); İstanbul Suriçi Süleymaniye’deki Kanuni Sultan Süleyman külliyesinin kuzey doğu ucunda 1588 yılında kendisi tarafından inşa edilmiştir. Süleymaniye’de, İstanbul Müftülüğü’nün sütunlu kapısından çıkınca hemen solda, Fetva Yokuşu ile Mimar Sinan Caddesi’nin kesiştiği köşede yer alır. Türbenin yanında bulunan Mimar Sinan’ın evi ile sıbyan mektebi günümüze ulaşamamıştır. Süleymaniye Külliyesi haziresinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan türbeleri ile Mimari Sinan’ın türbesi karşılaştırıldığında, Sinan’ın türbesinin oldukça basit ve mütevazı olduğu görülür. Yapı, son derece ahenkli ölçülerle, adeta bir yüzük taşı gibi bulunduğu üçgen alanın en uç noktasına oturtulmuştur. Türbenin çevresini iki yönden yüksek çevre duvarları kuşatmaktadır.
Som mermerden yapılmış sebilin arkasında yer alan türbe, yontma küfeki taşı ile mermerden inşa edilmiştir. Mimar Sinan’ın sandukasının önünde hacet penceresinin üzerinde, yekpare mermerden bir kitabe yer alır. Sülüs yazı ile yazılmış bu kitabe Nakkaş Sai’nin eseridir. Yarı açık türbe, birbirine sivri kemerlerle bağlanmış altı sütunun taşıdığı bir kubbe ile örtülmüştür. Kemer ayaklarının masif görünüşleri, köşelerde sütuncuklarla gizlenmiştir. Mimar Sinan’ın sandukasının baş taşının üzerindeki mermer burma kavuk, son derece zarif biçimde yontulmuştur. Türbenin Mimar Sinan Caddesi’ne bakan avlu duvarına on bir, Fetva Yokuşu’na bakan duvarına ise, geometrik şebekeli beş mermer pencere açılmıştır. Türbe içinde Sinan’ın mezarı dışında, üç mezar daha vardır ki, bu mezarlardan ikisinin kime ait olduğu bilinmemektedir. İbrahim Hakkı Konyalı, soldaki mezarın Mimar Sinan’ın ikinci karısı Gülruh Hatun’a, sağdakinin de torunu ve aynı zamanda vakfının mütevellisi Derviş Çelebi’ye ait olduğunu ileri sürmüştür. Türbe içerisindeki üçüncü mezar, Neo Klasik devrin öncülerinden Mimar Ali Talat Bey’e aittir. Ali Talat Bey 19 Ekim 1922’de öldüğünde, arkadaşları onu hayran olduğu Mimar Sinan’ın yanına gömmüşlerdir. Ali Talat Bey’in mezarı üzerine, kendi arzusu dolayısıyla ismini belirten bir kitabe konulmamıştır. Türbe 1922′de sebille beraber tamamen restore edilmiştir.
Mimar Sinan Türbesi’nin kuzey ucuna bitişik, çokgen mermer sebil, yalın bir görünüme sahiptir. Kubbesi betonarme olarak yenilenmiştir. Altı adet demir şebekeli pencere ile dışarı açılan sebilin, geniş saçak altını bir sıra mukarnas dizisi çevreler. Türbe 1938 yılında, İstanbul Vakıflar Baş mimarı Vasfi Egeli tarafından restore edilmiştir. Bu onarımda yapının avlu duvarları yıkılmış; lotus ve palmet motifli bir frizle sonuçlanan yeni avlu duvarları yapılmıştır Eski resimlere bakıldığında, yıkılan avlu duvarının muntazam olmayan kaba yontma taştan olduğu, ayrıca bugünkü pencerelerle özgün pencereler arasında da bazı farklılıklar olduğu görülür. Yapı, Süleymaniye Külliyesi restorasyonu kapsamında yenilenmiştir.