Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne dikkat ! 'Gıda kriziyle Türkiye'ye oyun oynanıyor!'
Emekli tuğgeneral Prof. Dr. Esat Arslan, Rusya-Ukrayna savaşı kaynaklı yaşanan gıda krizi zirvesiyle Türkiye'ye planlanan oyunu SuperHaber YouTube kanalında bozdu.
Emekli tuğgeneral Prof. Dr. Esat Arslan, SuperHaber muhabiri Mevlüt Yüksel ile gerçekleştirdiği yayında, İsrail - İran hattında tırmanan gerilimi, Türkiye'nin Suriye operasyonuna karşı kurulan ittifakı, İstanbul’da gerçekleştirilecek gıda krizi zirvesiyle planlanan oyunları, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini ve Fransa'daki genel seçimlerde Uusal Meclis'te salt çoğunluğu sağlayamayan Cumhurbaşkanı Macron'u masaya yatırdı.
Türkiye'nin Suriye operasyonu öncesi bölgedeki son gelişmeleri anlatan Prof. Arslan, Ortadoğu'da bir terör bloğu oluşturulduğunu ve İran, Rusya ve Suriye'nin YPG ile Türkiye'ye karşı 'Kuzey Yıldırım' isimli bir ittifak kurduğunu aktardı.
Gerilimin tırmandığı Ortadoğu'da İsrail’in hamlelerini değerlendiren Esat Arslan, ''Lübnan’ın doğalgaz haklarına sahip çıkacak iradesinin olmaması İsrail’i bu yönde hareket etmeye itecek. İsrail deniz yetki sınırlarını dilediği gibi sınırlandırabilir, Filistin ve Lübnan’ın enerji haklarına gasp edecek bir üstünlük sürebilir. Dikkat etmek lazım'' sözlerini kullandı.
İstanbul’da yapılması planan gıda krizi zirvesinden bahseden Prof. Dr. Esat Arslan, Türkiye’ye planlanan oyunu bozdu. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne dikkat çeken Arslan, ''İstanbul’da gıda arzı güvenliği için karargahın İstanbul’a getirilmesi çok tehlikeli. Boğazlar’ın Lozan’daki durumu ve 1936’dan sonraki durumu farklıdır. Gıda kriziyle Türkiye’ye oyun oynanıyor'' ifadelerini söyledi.
''REJİM BAYRAKLARININ RUSYA BAYRAĞIYLA BÜTÜNLEŞTİRİLDİĞİ ORTADA''
Prof. Dr. Esat Arslan, “İran’ın Suriye’deki etkisi konuşulmalı. İran ile birlikte Rusya ve Suriye’nin YPG ile bir savaş odasının kurulması önemlidir. Her harekat öncesinde bayraklar değiştiriliyor. Orada bir PKK uydu devletçiği kurulmuş. Onlar rejim bayraklarıyla değiştiriliyor. Rusya bu harekatın yapılmasında sarı ışıkta biraz bizi bekletiyor. Bu rejim bayraklarının Rusya bayrağıyla bütünleştirildiği ortada. Türkiye’ye ‘Bu harekatı yapmayın, rejimi buraya getirdik. İran, rejim ve Rusya var’ diyerek sadece YPG’nin olmadığını ifade ediyorlar. ABD doğrudan Türkiye’ye kırmızı ışık yakarken, öteki tarafta örtülü şekilde Rusya Federasyonu bu şekilde hareket ediyor. Doğrudan doğruya bölgedeki Rusya Federasyonu’nun menfaatleri zaman zaman ABD tarafından iş birliği yapacak konuma yükseliyor. Bölgede bir şeyler değişti mi? Rejim güçleri, PKK/YPG ile birlikte İran destekli bir takım örgütler var. Halep’in kuzeyindeki bölgede bazı İran destekli örgütler tarafından kurulan ve doğrudan doğruya İran’ın kurtarılmış bölgeleri gibi hareket eden köyler var. İran destekli milis gruplar başka yerlerde de var. Suriye rejimi ile İran Devrim Muhafızları birlikte.
‘’TÜRKİYE’NİN SURİYE’NİN KUZEYİNE YAPACAĞI OPERASYON, KARŞI TARAFI KAPALI KAPILAR ARDINDA KUTSAL BİR İTTİFAKA GÖTÜRÜYOR’’
İran kesinlikle Irak’tan çıkmak istemiyor. Bir Şii koridoru kurabileceğini Suriye’nin bügünkü yönetimi nedeniyle gördü. Bizim bu şiddetten kaçarak ülkemize gelen mültecileri o bölgeye yerleştirmek üzere kurmak istediğimiz barış koridoru içinde tutmak istiyor. Türkiye bu barış koridorunu Suriye’nin kuzeyine operasyon geri sayımı yaparken duraksamanın sebeplerini arıyoruz. Suriye PKK’sı yöneticilerinin Kandil’de karar alıp, Suriye’de rejim güçleriyle, Rusya ve İran ile Türkiye’ye karşı savaş odası kurması mümkün değil. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yapacağı operasyon, karşı tarafı kapalı kapılar ardında bir kutsal ittifaka götürüyor. Türkiye’nin olası Suriye operasyonu öncesi PKK/YPG Kandil’de bir araya gelerek Türkiye’ye karşı düzenlenecek savunma operasyonları için kararlar alındı. Türkiye’ye karşı adeta kutsal bir ittifak bir araya getirilmiştir. ‘Kuzey Yıldırım’ isimli savaş odasıdır. Türkiye Suriye harekatını geciktirmek suretiyle herkesin tavrını tam ve emin olarak görüyor. ABD’nin haberinde Rusya, İran, PKK, Suriye rejim güçlerinden 600 askerin yer alacağı ortak bir güçten bahsediliyor. Bayrakların asılmasından gördüğüm kadarıyla İran’ın bölgedeki Şii ağırlıklı yerleşim yerlerini korumak istediği için kaynaklanıyor. Herkes bir koridor peşinde. Şii koridoru, terör koridoru burada güvenlikli bir bölgenin oluşmasından ziyade İran’ın ve diğer ülkelerin bölgeye girerek Türkiye’ye caydırıcılık anlamında bir fikir birliği ortaya koyuyorlar. Birlikte hareket etmenin sebebi budur. İran Suriye’de belli hedefleri vuruyor. İsrail ABD garantörlüğünde İran’a karşı bölgesel bir kalkan olabilmek için Araplar ile baştan çıkarıcı ilişkiler kuruyor. Biden’ın de Suudi Arabistan ziyareti olacak. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ziyareti bu iş birliğinin başka bir boyutuydu. Biden Suudi Arabistan’a ziyaretini İsrail’in güvenliği olarak ortaya koydu.
‘’İSRAİL DENİZ YETKİ SINIRLARINI DİLEDİĞİ GİBİ SINIFLANDIRCAK. FİLİSTİN VE LÜBNAN’IN ENERJİ HAKLARINA GASP EDECEK BİR ÜSTÜNLÜK SÜREBİLİR’’
Suriye’yi asla toparlanamayacak olarak görüyorlar. İran’ın Suriye üzerinden direniş eksenini besleyecek yeni kanallar açmamasını istiyorlar. Filistin’in, Suriye’nin, Lübnan’ın Doğu Akdeniz’de doğal gaz hakları var. Lübnan’ın doğal gaz haklarına sahip çıkacak iradesinin olması sanki İsrail’i bu yönde hareket etmeye itecek. Dikkat etmek lazım. İsrail deniz yetki sınırlarını dilediği gibi sınırlandıracak. Filistin ve Lübnan’ın enerji haklarına gasp edecek bir üstünlük sürebilir. Ortadoğu böyle bir yerdir. İsrail Şam’ın uluslararası havalimanını bombardıman etti. İsrail Suriye liderini tehdit etti; İran ile iş birliği sürerse sıradaki hedefinin başkanlık saraylarından biri olduğunu söyledi. Rusya her seferinde olduğu gibi burada İsrail’in hareketine karşı doğrudan olmasa da örtülü yeşil ışık yakıyor. Güya Suriye’de oyunun kurallarını değiştirir diyor. Öteki tarafta İsrail Rusya ile güvenlik koordinasyonunu önemsiyor. Kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir durum söz konusu. ABD-İsrail ekseniyle hassas denge kurulurken, Rusya’nın bölgede yaptığı Suriye güçlerinin doğrudan hedef almadığı sürece İsrail’in İran unsurlarının vurumasına göz yumulması önemli.
‘’İSTANBUL’DA GIDA ARZI GÜVENLİĞİ İÇİN BM GÖZETİMİNDE BİR KARARGAHIN İSTANBUL’A GETİRİLMESİ TEHLİKELİDİR’’
İstanbul’da gıda arzı güvenliği için BM gözetiminde bir karargahın İstanbul’a getirilmesi tehlikelidir. Çünkü Boğazlar’ın Lozan’daki durumu ve 1936’dan sonraki durumu farklıdır. Tahıl krizi bahane edilerek Türkiye’ye karşı bir oyun oynanıyor.’’ şeklinde konuştu.
Emekli tuğgeneral Prof. Dr. Esat Arslan'ın açıklamalarının tamamını SuperHaber YouTube kanalından izleyebilirsiniz...
YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN