Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış! Trump Panama Kanalını, Grönland’ı ve Kanada’yı almak istiyor

Dünya ekonomisinin lider ülkelerinden ABD’de kamu borcu rekor seviyelere ulaşınca seçilmiş Başkan Donald Trump, borç sarmalından kurtulmak için her yolu denemeye başladı. 36 trilyon dolarlık federal borcu olan ve bu rakamın her 100 günde 1 trilyon dolar arttığı ABD’nin yeni Başkanı Trump, uluslararası siyasi kriz çıkartan açıklamalar yaparak üç ayrı ülkeden toprak istedi. İşte detaylar...

Trump, önce Kanada’nın ABD’nin 51’inci eyaleti olması gerektiğini ardından Panama’dan Panama Kanalı’nı ve son olarak da Danimarka’dan dünyanın en büyük adası olan Grönland’ı istedi.

Bu hedefler için önce psikolojik savaş başlatan Trump, ilk adımını Kanada için attı. 10 Aralık Salı günü kendine ait sosyal medya platformu olan Truth Social'da yayınladığı bir gönderide, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'dan 'Vali' diye bahsetti ve “Büyük Kanada Eyaleti Valisi Justin Trudeau ile akşam yemeği yemekten memnuniyet duydum." diye yazdı.

18 Aralık'taki gönderisinde de bu kez "Kanada'nın 51. eyalet olmasını" önerdi.

Hiçbir kanıt sunmadan, "Birçok Kanadalının ABD'ye eyalet olarak bağlanmayı istediğini" iddia eden Trump, "Vergiden ve askeri harcamadan büyük ölçüde muaf olacaklar," dedi. Trump, Kanada’ya olan gümrük vergilerini artırmakla da tehdit etti.

Trump ardından hızını alamayarak, bu kez Panama devletinden, yüksek geçiş ücreti aldıklarını belirterek, Panama Kanalı'nı istedi.

Trump, Truth Social üzerinden, "Panama Kanalı, Amerika Birleşik Devletleri için hayati bir ulusal varlık olarak kabul edilmekte çünkü ABD ekonomisi ve ulusal güvenliği için kritik bir rol oynamakta," diye yazdı.

Trump, Panama Kanalı’nda Amerikan gemilerinden alınan geçiş ücretlerinin yüksek olduğunu belirterek, bu durum düzeltilmezse ABD’nin kanalı yeniden kontrol altına almak için adımlar atacağını ifade etti.

ABD'ye ait ticaret ve savaş gemilerinin Atlantik Okyanusu'ndan Pasifik Okyanusu'na "hızlı bir şekilde konuşlandırılmasında", "nakliye sürelerinin azalmasında" Panama Kanalı'nın önemine dikkat çekti.

"Modern dünyanın harikalarından biri," diye yorumladığı güzergahın 110 yıl önce kullanıma açıldığını, inşasının ABD için "maliyetli" olduğunu ve 38.000 ABD'linin sıtma benzeri bir hastalık nedeniyle kanalın yapımı sırasında öldüğünü iddia etti.

1977-1981 yıllarında ABD Başkanlığı yapan Jimmy Carter'ın kanalı Panama'ya devretmesinin yanlış olduğunu vurguladı.

"Carter, Panama Kanalı'nı sadece Panama'nın yönetmesi için verdi. Çin veya başka bir ülke için değil. Ayrıca, ABD'de ticaret yapan şirketlerden 'fahiş' ücretler alınsın diye devredilmedi," dedi.

Panama'nın uyguladığı ücret tarifesine eleştiride bulunan Trump, "Ülkemize yapılan bu tam anlamıyla "soygun" derhal sona erecektir," ifadeleriyle Truth Social'daki yazısını noktaladı.

Panama’dan sert açıklama geldi

Panama Devlet Başkanı Mulino konuyla ilgili bir görüntülü mesaj yayınladı. Ülkenin bağımsızlığının müzakere edilemez olduğunu ve kanalın yönetiminde Trump’ın iddia ettiği gibi Çin'in hiçbir etkisinin bulunmadığını söyleyen Mulino, geçiş ücretlerini savunarak bunların keyfi olarak belirlenmediğini söyledi.

Mulino "Panama Kanalı'nın her metrekaresi ve çevresindeki bölge Panama'ya aittir ve ait olmaya devam edecektir" dedi. Trump ise kendi sosyal medya platformu Truth Social üzerinden Mulino'nın bu ifadelerine "Göreceğiz" yanıtını verdi. Ardından da bir fotoğraf paylaştı. Trump üzerinde bir ABD bayrağının dalgalandığı bir su yolunun yer aldığı fotoğrafın üzerine "Birleşik Devletler Kanalı'na hoş geldiniz" diye yazdı.

Son olarak Grönland’ı da istedi

Panama Kanalı çıkışının ardından Donald Trump, şimdi de Grönland’ın “stratejik bir ihtiyaç” olduğunu belirterek, ABD’ye katılması gerektiğini savundu.

ABD başkanlık görevine resmen 20 Ocak’ta başlayacak olan Trump, Danimarka Krallığı’na bağlı özerk bir bölge olan Grönland, Trump’ın ifadelerine göre, ABD’nin ulusal güvenliği ve dünya çapında özgürlüklerin korunması için “stratejik bir ihtiyaç” teşkil ediyor. Sosyal medya paylaşımında Trump, “Grönland’ın sahipliği ve kontrolü ABD için mutlak bir zorunluluktur” ifadelerini kullanarak, bölgenin önemine dikkat çekti.

Danimarka yetkilileri Trump’ın önerisini daha önce reddetmiş ve Grönland’ın satılık olmadığını açıkça ifade etmişti. Grönland, Danimarka Krallığı’nın bir parçası olmakla birlikte özerk bir yönetime sahip ve kendi iç işlerinde bağımsız hareket edebiliyor. Ancak savunma ve dış politika konuları Danimarka hükümetinin yetki alanında kalmaya devam ediyor.

Grönland, dünyanın en büyük adası olarak biliniyor ve stratejik konumu nedeniyle geçmişten beri büyük güçlerin ilgisini çekiyor. Adanın doğal kaynakları ve Kuzey Kutbu’ndaki kritik jeopolitik konumu, uluslararası arenada önemli bir yer tutuyor.

MEB yayınladı: Uzman ve Başöğretmenlik başvuruları başlıyor Bursa'da gıda deposu yangını: 40 itfaiye aracı ile müdahale edildi! Feribot seferlerine olumsuz hava engeli: Yarın bazı seferler iptal!
Sonraki Haber