Muhalefetin 8 sorusuna 8 cevap

Merkez Bankası rezervleri ile ilgili başlayan '128 milyar dolar nerede?' tartışması sürüyor. Hem Merkez Bankası, hem Hazine ve Maliye Bakanlığı hem de iktidardan bu konuda açıklamalar gelse de, muhalefet çöken argümanlarının üzerine yenilerini üreterek kafa bulandırmaya devam ediyor. Sabah yazarı Dilek Güngör, bugünkü köşe yazısında muhalefetin 8 sorusuna yanıt verdi.

Merkez Bankası rezervleriyle ilgili polemiğin CHP tarafından kirli siyasete alet edildiğini ifade eden Dilek Güngör,  "Argümanları çöktükçe yeni bir yalan daha üretip vatandaşın kafasını bulandırmaya çalışıyorlar. Halbuki, mesele onların algı ürettiği gibi değil" dedi.

Güngör, "Yolsuzlukla başladılar. Baktılar tutmadı. Sonra 'para hiç edildi' dediler. O dönemde dövize olan talep ve cari açığın finansmanındaki bozulma rakamları ortaya konulunca argümanları çöktü. Şimdi 'yandaşa mı verdiniz' algısına sığındılar. Üstelik, öyle bir üslup kullanıyorlar ki... Konu teknik meseleden iyice kaydı, kirli siyasete alet edildi." ifadesini kullandı.

"Bugün son kez tane tane meseleyi anlatacağım." diyen Güngöri muhalefetin 8 sorusuna şöyle yanıt verdi:

-Soruyorlar, Merkez Bankası'nın döviz satış işlemlerinin hukuki dayanağı var mı?

4059 Sayılı Kanun'un 2'nci maddesinin birinci fıkrasıyla, 1211 Sayılı Kanunu'nun 4, 41 ve 53'üncü maddelerini açın okuyun. Biri Hazine, diğeri Merkez Bankası kanunları... Diyor ki, Türk parasının dolaşımı ve istikrarını sağlamaya yönelik politikaları Hazine, Merkez Bankası ile birlikte oluşturup, uygular. Merkez'in görevleri arasında hükümetle birlikte TL'nin iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak da vardır. Anlayacağınız, bu yasal düzenlemeler Merkez'e TL'nin değerine sahip çıkma yetkisini veriyor.

- Soruyorlar, Hazine ve Merkez Bankası arasındaki protokolün içeriğinde ne var?

2017'de yapılan protokol, Hazine'nin Merkez Bankası neznindeki hesaplarını kullanarak, bir muhabir banka aracılığıyla, döviz alım-satım işlemlerinin yapabilmesine ilişkin gerekli koordinasyonun sağlanmasını içeriyor. Devletin kurumları arasında bu ve buna benzer yüzlerce protokol yapılıyor. Her protokolün kamuoyuna ilan edilmesi gerekmiyor. Hazine finansal işlemlerini Merkez Bankası üzerinden yapıyor.

- Soruyorlar, neden bu yola başvuruldu?

2019-2020 yıllarını hatırlayın. O dönemde hem yurtiçi yerleşiklerin hem de yurtdışındaki yatırımcıların aşırı döviz talebi oldu. Bir taraftan da pandemiyle birlikte cari açığın finansmanı bozuldu. Jeopolitik riskler de cabası... Merkez Bankası, TL'nin itibarını bozucu hale gelen talebe karşı rezervlerin bir bölümünü kullandı. Piyasaya döviz arz eden kalmadığı bir ortamda Merkez Bankası likiditeyi sağlamasa ne olurdu?

- Soruyorlar, neden döviz ihalesi ya da doğrudan müdahale yapılmadı?

Döviz ihalelerinde piyasaya her şeyi önceden ilan ediyorsun. Bir nevi, elin açık oynuyorsun. O dönemde bu yöntemler manipülasyon yapanların ekmeğine yağ da sürebilirdi. Yani satsa da spekülatif ataklara karşı başarı şansı olmayabilirdi. Ocak 2014'teki müdahaleyi hatırlayın. 3 milyar 15 milyon dolar satıldı, kur ne kadar düştü!

- Soruyorlar, kime ne kadardan döviz satıldı?

Dünyada bu işin yapıldığı birkaç işlem platformu var. Reuters veya Bloomberg platformları üzerinden satıcı ve alıcı bankalar, en iyi alış-en iyi satış kotasyonunu girer. Diyelim ki, Ziraat Bankası 200 milyon dolar satacak, platformdaki karşı alıcı da o miktarda alım yapacak. Emirler eşleştiğinde Ziraat alıcı bankanın kim olduğunu görür. Haa, kaça mı sattı? Hani TV ekranlarında her gün sağ ya da sol altta döviz rakamı görüyorsunuz ya... İşte hangi gün işlem olduysa, o TV ekranında gördüğünüz rakamdır. Yani piyasada o gün fiyat neyse ondandır. Bu platformlarda, muhalefetin ısrarla algı yaratmaya çalıştığı gibi 'ucuza döviz satışı' mümkün değildir.

ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ!

- Soruyorlar, bu yöntemi Kasım 2020'den sonra neden kullanmadılar?

Bu, 2017-2018'de de kullanıldı. Haziran 2019 ile Ocak 2020 arasında oranlar düşük... Hatta 2019'da protokol gereği ters yönlü işlemler de yapılmış. Yani döviz alımları da olmuş. 2020'de pandeminin ortaya çıkardığı sorunlar nedeniyle kullanım tekrar artmış. Protokol hâlâ duruyor. Kasımdan sonra faiz artışı beklentisiyle kur aşağı geldi, ihtiyaç olmadı.

- Soruyorlar, Merkez dalgalı kur rejiminde döviz satmak zorunda mı?

Evet değil belki... Ancak dalgalı kurda da olsanız, döviz likiditesinde sorun yaşanıyorsa, o riski yönetmek durumundasınız. Dövizde arz-talep dinamiği tamamen bozulsaydı kur seviyesi daha yükseğe çıkıp, CDS'ler daha da fırlayabilirdi. Bu, ödemeler dengesini iyice riske sokabilirdi.

- Soruyorlar, para nerede?

Paranın ortadan kaybolduğu falan yok. Merkez Bankası rezerv verdiyse, karşılığında TL aldı. Aldığı TL ile swap (takas) yaptı. Londra'da swap limitleri kapatıldığı dönemde bankaların likidite yönetiminin sağlanması amacıyla bu ihtiyaç Merkez Bankası'yla karşılamaya başladı. 19 Nisan itibarıyla bu rakam 42.3 milyar dolar. Swap anlaşmaları 1,3,6 aylık yapılıyor. Hani "o Merkez'in parası değil" diyorlar ya... Bu o işte... Tamam, bu dövizler emanet... Ancak sistem işliyor. Bankaların bilançolarında şu anda dövizden TL'ye dönüş oranı çok yüksek değil... Velhasıl, burada şu anda sorun yok. Haa, döviz hesapları TL'ye dönmeye başlarsa da dolarizasyonun beli kırılacağı için zaten kurlar düşmeye başlar. Merkez Bankası da rezervini piyasadan toplayıp, yerine koyar. Valla ne diyeyim... Artık bu saatten sonra da anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az!

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Ünlü şarkıcı Tyka Nelson hayatını kaybetti İzmit Tüpraş patlamasında ölen yaralanan var mı? İzmit'teki TÜPRAŞ rafinerisindeki patlamanın nedeni belli oldu!
Sonraki Haber