Muhalif gazeteciler, tescilli dolandırıcı Cem Uzan'ı neden bu kadar çok seviyor?

Türkiye'deki en büyük yolsuzluklardan biri olan İmar Bankası yolsuzluğunun ortaya çıkması sonrası Paris'e firar eden Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan'a muhalif medyanın ilgisi dikkat çekiyor. Paris'te lüks hayat süren Uzan'a muhalif gazetecilerin soru sorma tarzına dikkat çeken Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, "Fakat nasıl oluyorsa oluyor, bu araştırmacı gazeteciler Cem Uzan’ın karşısında süt dökmüş kedi gibi duruyorlar" dedi.

Türkiye'de ortaya çıkarılan en büyük yolsuzluk olarak tarihe geçen İmar bankası yolsuzluğunun baş kahramlarından olan ve kaçtığı Paris'te lüks bir hayat süren Cem Uzan'ın son dönemde Genç Parti Genel Başkanı olarak sık sık muhalif basında yer alması dikkat çekiyor. 6 milyar 500 milyon dolarlık hortumlama nedeniyle birçok vatandaşı mağdur eden Cem Uzan, son olarak Oğuzhan Uğur'un YouTube yayınına konuk olmuştu. Uzan, kendisiyle ilgili sorulan yolsuzluk sorularına sert yanıtlar vermişti.

Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, Uzan'ın son dönemde muhalif medyada sıkça görülmesine dikkat çekti. Kılıçarslan, Uzan'a soru soran gazetecilerin tavırlarını vurgulayarak, "Fakat nasıl oluyorsa oluyor, bu araştırmacı gazeteciler Cem Uzan’ın karşısında süt dökmüş kedi gibi duruyorlar. Hiç belge göstermedikleri gibi, kibar mı kibar sorularla çanak nasıl tutulurun kitabını yazıyorlar" ifadelerini kullandı.

İsmail Kılıçarslan'ın "Büyük dava adamı Cem Uzan" başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:

Cem Uzan’ın son zamanlardaki performanslarını seyrediyor musunuz? Z kuşağını da arkasına katmış, sosyal medyadan gümbür gümbür geliyor maşallah.

Paris’te lüks bir hayat yaşayan Cem Uzan mağdur hikâyesi anlatıyor bize. Kendisine o kadar kumpas kurulmasına, o kadar kötülük yapılmasına ve her şeylerine el konulmasına rağmen hayat standardında hiçbir değişiklik yok, her şey yerli yerinde. Bir dahi maşallah.

Esip gürlerken bazen duruyor, duygulanıyor, Atatürk gibi poz veriyor, uzaklara bakıyor, dalıyor, derin nefesler alıyor, sesi çatallaşıyor, ağlamaklı oluyor, “bana ve aileme kumpas kurdular” diyor. Yalnız hakkını teslim edelim, Cem Uzan muhalefet liderlerinden daha başarılı. Z kuşağının anne demeyi öğrendiği yıllarda, renkli bir şahsiyet olan Cem Uzan hayatımızı renklendirirdi. İnternet sayesinde hasret sona erdi, yine renksiz hayatımızı renklendirmeye başladı, eksik olmasın.

Bir yandan da mesele şu: Cem Uzan’la röportaj yapan gazetecilerin neredeyse hepsi muhalif gazeteci. Bize her vesileyle gazetecilik dersi veren, belgelerle konuşan, halk adına hesap soran, korkmadan gerçekleri yazan, hatta diktatörler karşısında bile aslan kesilen gazetecilerden bahsediyoruz.

Fakat nasıl oluyorsa oluyor, bu araştırmacı gazeteciler Cem Uzan’ın karşısında süt dökmüş kedi gibi duruyorlar. Hiç belge göstermedikleri gibi, kibar mı kibar sorularla çanak nasıl tutulurun kitabını yazıyorlar: “Efendim böyle iddialar var, ne diyorsunuz?” Uzan, kafiyeye bile dikkat ederek veriyor cevabı: “Kumpas! Asparagas!”

Sanıyorsunuz ki araştırmacı gazetecilerimiz hazırlık yapmış, netameli konulara kibarca giriş yaptığına göre devamı gelecek, uzun süredir üzerinde çalıştığı dosyasını açacak ve bir numaralı belgeyi kameraya gösterip didiklemeye devam edecek. “O iddialar”ın devamı gelmiyor, detaylarına inemiyor, devamını getiremiyor muhalif gazetecilerimiz. Edebiyat ödevi olarak mahalledeki kasapla röportaj yapan lise öğrencisi gibi “sıradaki soru”ya geçiyor: “Sizin için dolandırıcı diyorlar… Siz dolandırıcı mısınız?” Önce bir kahkaha atıyor Cem Uzan, kısa ve öz konuşuyor: “Asla! İftira!” Dedik ya, sadece şiirde değil dolandırıcılıkta da kafiye önemli…

Aklıma takılan şu: Ekonomik kriz konusunda susmak bilmeyenlerin, hâlâ faturalarını ödediğimiz 2001 yılındaki ekonomik kriz hakkında hiç konuşmamaları size de ilginç gelmiyor mu? 2001 yılında 24 banka hortumlandığı için battı ve o günün parasıyla 30 milyar dolar çaldılar. Büyük mağdur Cem Uzan ve toz kondurmadığı ailesinin İmar Bankası’nda buhar ettikleri para, 6 milyar 500 milyon dolardı. Bankanın resmi kayıtlarına göre, topladıkları mevduat toplamı 500 milyon dolar civarında görünüyordu. Özel bir bilgisayar yazılımıyla iki ayrı kayıt tuttukları, aslında vatandaştan topladıkları paranın sadece yüzde onunu gösterdikleri ortaya çıktı. Bir başka ifadeyle söylersek, ödemesi gereken verginin sadece yüzde onunu ödedi senelerce…

Aslında soruyu genelleştirelim: “24 bankadan 30 milyar doları kim çaldı?” Cevap net: Şu anda büyük muhalif pozu veren duayen gazetecilerin eski patronları. Malum, o zamanlar banka patronlarının çoğunun aynı zamanda medyası vardı. Memleket zor günler geçirirken, gazeteler arasında kıyasıya rekabet varken ve çoğu zor durumdayken, herkes ekonomik krizin mağduruyken bu duayen gazeteciler rekor transfer ücretleri ve yüksek maaş alabiliyorlardı. Bu değirmenin elbette bir suyu olacaktı.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

İsrail Gazze'de “Güvenli Bölge” ilan edilen çadırları vurdu Bakan Fidan’dan Şam paylaşımı: “Misafirperverliklerini özlemişiz” ABD ve Rusya arasında olumlu adım: "Görüşmek istediğini söyledi"
Sonraki Haber