"Muharrem İnce, seçmenini doyuramadı!"

Sevilay Yılman, 24 Haziran seçimlerinin ardından ilk canlı yayınına geçtiğimiz günlerde çıkan CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce'nin programdaki sözlerini değerlendirdi.

Habertürk yazarı Sevilay Yılman'ın konuyla ilgili yazdığı 'Muharrem İnce samimiyetten neden uzaklaştı?' başlıklı yazısı şöyle:

"Günler sonra nihayet ortaya çıktı CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce ve Habertürk TV’de Didem Arslan Yılmaz’ın hazırlayıp sunduğu Türkiye’nin Nabzı programına konuk oldu.

Baştan söyleyeyim, bizim Didem her zamanki gibi harika bir performans sergiledi.

Ancak Muharrem İnce için aynı şeyi söylemeyeceğim çünkü hem kendisine oy veren 16 milyon insanın 24 Haziran gecesinde neler yaşandığına dair merakı giderecek sorulara, hem de gelecek planlarına dair sorulara tatmin edici yanıtlar veremedi.

Erdoğan, AK Parti, yeni kabine ve sistemle ilgili konuların dışındaki tüm soruları geçiştirdi bence…

Bunun da nedeni galiba partisiyle ilişkisini daha fazla bozmamak, daha fazla hırpalamak istemediğinden dolayıydı.

Çünkü bence o gece kendisini bir cümle ile de olsa ekranlarda görmek isteyen, haber bekleyen insanları neden sap gibi ortada bıraktığının gerekçelerini net bir biçimde ortaya koyması böyle bir duruma vesile olacaktır.

Aslında üzeri kapalı, “Bir yandan Milletvekili arkadaşım Yaşar Tüzün 'çık açıklama yap' diyordu ama diğer yandan da partinin temsilcisi Engin Altay 'sakın bir açıklama yapma' deyip beni durduruyordu” ifadeleri ile o gece çok büyük bir iletişim problemi, organizasyon bozukluğu yaşandığını anlatmaya çalıştı ama zannımca yeterli olmadı bu ifadeler.

Sonuçta Türkiye’yi yönetmeye aday bir lider, iddialı bir Cumhurbaşkanı adayı kim ne derse desin kendi öngörülerinden hareket etmeliydi ve o krizi bir biçimde aşmalıydı.

Özetle daha doyurucu açıklamalar duymak istiyordu seçmeni Muharrem İnce’den, doyuramadı.

Bilmiyorum ilerleyen zamanlarda gerçek anlamda insanları tatmin edecek bir açıklaması olur mu, bu sorunu aşabilir mi ama şunu bilmesinde fayda var; seçmeninin nazarında maalesef o ilk başladığı noktada filan değil.

Gelelim şimdi sadede…

Didem’in ısrarla yönelttiği ancak yine bir türlü açıklıkla yanıt alamadığı; “Bundan sonra ne olacak?” sorularının cevaplarına…

Sayın İnce, bu konuda da; “Ben parti meselelerimi kamuoyunda konuşmam! Varsa bir sorunum giderim yetkili kurullara orada konuşurum!” diyerek hep geçiştirdi sualleri.

O bu duruşunun nedenini parti disiplini, ilkeliliği ile filan açıklıyor ama elbette ki gerçek o değil.

Gerçek, seçimden önce bir TV programında; “Ola ki seçimi kaybedersem asla Sayın Kılıçdaroğlu'nun karşısına aday olarak çıkmam. Vefasız insan değilim!” sözlerinin kendisine hatırlatılmasıdır.

Bence bu tavrı da yanlış Muharrem İnce’nin.

Çünkü her şey gün gibi ortadayken hala; “Ben kurultay istemiyorum. İsteyen örgüt!” diyerek “Sözümün arkasındayım” mesajı vermeye çalışması seçmeninin gözünde samimi de bulunmuyor, sevimli de!

Bilakis itici oluyor.

Ben olsam kendisinin yerinde, en azından o hale düşmemek adına tıpkı 24 Haziran öncesinde meydanlarda sergilediğim o şeffaf, dürüst, düz tavrımı devam ettirir ve aynen şu açıklamayı yapardım;

“Evet! Seçimden önce böyle bir söz ettim ama seçim sonucu tablo buyken, ben partimden 8 puan daha fazla oy alarak 41 yıllık rekoru kırmış iken ve toplumda böylesi büyük bir heyecan yaratmış iken neden geride durayım! Ben beklerdim ki Sayın Kılıçdaroğlu bu tabloya bakıp ağabeylik yapıp kendi rızası, kendi talebi ile genel başkanlık koltuğunu bana devretsin. Böyle olması için de eski genel başkanları dahil, partimizin tüm duyarlı insanları uğraş verdi ama Sayın Kılıçdaroğlu bir türlü buna razı olmadı. Ee şimdi başarısızlığı rakamlarla tescilli iken o koltuktan kalkmaya razı değil diye ben kenara mı çekileyim? Bana inanmış, gönül vermiş arkadaşlarıma, ekibime, milyonlarca seçmeninim değişim ısrarlarına kulaklarımı tıkayıp evime mi gidip oturayım! Ne yapayım!”

İMZA SÜRECİ PAZARTESİ BAŞLIYOR!

İnce’nin katıldığı Türkiye’nin Nabzı programının ikinci bölümünde aralarında benim de olduğum gazeteciler ve siyasi analistler katıldık programa. Ve hem İnce’nin Didem’e yaptığı açıklamaları değerlendirdik, hem de arka planda olup bitenleri konuştuk.

Sayın İnce canlı yayındayken ben de arka tarafta onunla birlikte gelen partilileri ile beraberdim.

Biliyordum zaten olağanüstü kurultay için imza toplanmaya karar verildiğini ve hatta bu konuda çalışmalar başlatıldığını. Bir hafta önce ön izleme amaçlı kurultay delegelerinin tamamına bir dilekçe gönderildi. Test amaçlı bu dilekçenin örneğini de paylaşıyorum. İddiaya göre bu test amaçlı, ön izleme ya da yoklama amaçlı gönderilen dilekçeye dönüş 625'in üzerinde olduğu için pazartesi başlatılıyormuş resmi süreç. Noter onaylı imza süreci 15 gün sürecek. Bu süreç sonunda yeterli sayıda imza toplanırsa partinin 45 gün sonra olağanüstü kurultaya gitmesi söz konusu.

Bir bilgi daha aktarayım; Bu süreci Muharrem İnce’ye yakınlığı ile bilinen Yaşar Tüzün, yanına alacağı bir grup partili ile genel merkezde bir basın toplantısı düzenleyerek açıklayacakmış. Bu grubun içerisinde kimler var bilmiyorum ama sürpriz bazı isimlerde olabilir deniliyor.

Neyse yani… Yayına başlar başlamaz bu bilgileri paylaştım izleyenlerle.

Tabii az önce bu süreçten bahsetmeyen, aksine ısrarla bu meselenin üzerini kapatmaya çalışan Muharrem İnce’nin ardından hepi topu 10 dakika sonra bu kulisi paylaşmam hem diğer konukları, hem de bazı izleyenleri şaşırttı.

Haklılardı da! Ben de aynı şaşkınlığı yaşar ve hatta şüphe bile duyardım bu kulisin doğruluğundan.

Derdim kendi kendime; “Az önce bizzat kendisinin olduğu canlı yayında, milyonlarca insanın izlediği bir programda baş aktörü olduğu böylesi kritik bir sürecin başlayacağı bilgisini paylaşmıyor da, hemen ardından ekrana gelen bir gazeteci nereden biliyor?” diye…

Diyeceğim şu ki sevgili okurlarım; Muharrem İnce niye, neden bilmiyorum, ama artık eskisi gibi şeffaf değil! Yanlış yapıyor bence. Mesela bu kritik bilgiyi ben değil, milyonlarca insanın merakla izlediği o yayında kendisi paylaşmalıydı izleyenleriyle.

İster dikkate alır, ister almaz kendisine bir uyarıda bulunuyorum; Birşeyleri saklamak ya da bir şeylerin kendi kontrolünde olduğunu çaktırmamak, olan bitenden habersizmiş gibi haller takınmak siyaset de değil, liderlik de! Bence Sayın İnce yol yürümek istiyorsa siyasette bu ketum tavrından vazgeçmeli ve eskisi gibi olabildiğince açık olmalı!

Haksız mıyım?"

Kar yağacak mı? İstanbul Ankara Bursa Diyarbakır ne zaman kar yağacak? Venom serisi bitti mi? Venom: Son Dans final mi? Venom 4 olacak mı? Hizbullah'tan İsrail'e misilleme! Onlarca füze fırlatıldı!
Sonraki Haber