Muhsin Yazıcıoğlu, ölümünün 8. yılında unutulmadı
Türkiye, sekiz yıl önce tam bugün korkunç bir haberle sarsıldı. Yakın siyasi tarihimizin en önemli siyasi liderlerinden Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopter, Kahramanmaraş’ta kuşkulu şekilde düştü. 15 Temmuz’dan kısa süre önce dosya, ‘kaza’ denilerek kapatılmak istendi. İşte vicdanları kanatan ve cevabı aranan tarihsel süreç…
Kahramanmaraş’ta 25 Mart 2009’da helikopterin düşmesi sonucu yaşamını yitiren Muhsin Yazıcıoğlu’nun bugün 8. ölüm yıldönümü… Ölümü şaibelere neden olan Büyük Birlik Partisi (BBP) kurucusu ve ilk genel başkanı olan Muhsin Yazıcıoğlu sevenleri tarafından kabri başında anıldı.
ŞÜPHELERLE DOLU BİR 'KAZA'
Yakın siyasi tarihimizin önemli politik liderlerinden BBP'nin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, İngiltere-Irak hattında görüşmeler yaptıktan sonra esrarengiz bir helikopter kazasında hayatını kaybetti. Yapılan araştırmada, Yazıcıoğlu'nun kazadan sağ kurtulduğuna dair istihbarat raporları ortaya çıktı, Yazıcıoğlu'nun helikopterinin sabotaja uğramasına rağmen olaydan sağ kurtulduğu ancak olay yerine ilk giden ve bugün FETÖ'cü oldukları ortaya çıkan isimler tarafından öldürüldükleri iddiası hep karanlıkta kaldı. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen öncesinde 20 Haziran 2016'da 'Olayın cinayet olduğuna' dair soruşturma da takipsizlik kararı verildi ve dosya 'basit bir kaza' olarak kapatılmak istendi. Ancak Yazıcıoğlu ailesi, dostları ve avukatları tarafından yürütülen hukuk mücadelesi, darbe girişiminden sonra ortaya çıkan belgeler, olayın kaza değil 'cinayet' olduğunu ve arkasında FETÖ ve teröristbaşı Fetullah Gülen'in bulunduğunu ortaya koydu.
BAŞ ŞÜPHELİ GÜLEN
Yazıcıoğlu'nun yanı sıra aynı helikopterde hayatını kaybeden İHA Kameramanı İsmail Güneş'in de aralarında bulunduğu 5 ismin ailelerinin itirazı üzerine, dosya hakkındaki takipsizlik kararı kaldırılarak yeni soruşturma açılması için Kahramanmaraş Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi tarafından inceleme başlatıldı. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki inceleme halen sürerken, yine olayda hayatını kaybedenlerin yakınları ve avukatları tarafından yapılan suç duyurusu üzerine, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan yeni soruşturma dosyasında baş şüpheli olarak FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in adı yer aldı.
İLK O 'ÇETE' DEDİ
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Selami Ekici, Hrant Dink cinayetine karışan isimlerin BBP binası önünde çekilmiş fotoğraflarına gönderme yaparak "Bizim tarla çoktan sürülmüş" diyen Muhsin Yazıcıoğlu'nun, bu sözleriyle gençlerin devlet içine sızan çetelerce kullanılmaya çalışıldığını anlattığını söyledi. Ekici, "Yazıcıoğlu, Türkiye üzerine oynanan oyunları bozmak için, farklı etnik grup ve dinlerin oluşturduğu azınlık temsilcileriyle zirve yapmaya da karar verdi. O sırada, o günlerde 'Hizmet hareketi' maskesi altında gizlenen FETÖ'ye ilişkin 'Devlet içindeki çete' ifadelerini kullanan ilk isim o oldu. Partisinin kapılarını da FETÖ'cülere kapattı" diye konuştu.
MUHSİN ÇOK TEHLİKELİ
Avukat Ekici, FETÖ'cülere suikast için bu sebepler yeterli olsa bile, örgütün Yazıcıoğlu'nun öldürülmesinde 'araç olarak' kullanıldığı görüşünü dile getirdi. Ekici, perde arkasında İngiliz Dış İstihbarat servisi MI6'dan ABD İstihbarat Servisi CIA'ye uzanan 'üst akıl' ve onların uzantısı kurumlara dikkati çekti. Ekici sözlerini şöyle sürdürdü: "Muhsin Yazıcıoğlu, ölümünden önce İngiltere'ye giderek kritik görüşmeler yapmıştı. Hatta İngiliz Meclisi'nde de konuştu. Bu görüşmelerinde, bugün Irak ve Suriye'de yaşanan gelişmeleri önceden görmüşçesine Musul ve Kerkük'ün Türk yurdu olduğunu, Bağdat Anlaşması ve BM tarafından yapılan Brüksel sınır çizgisine göre bugün de bu bölgenin Türkiye'nin himayesinde olması gerektiğini gündeme getirdi. Bu konuda, sadece İngilizler ile değil o dönemki ABD Başkanı Bush'un danışmanlarıyla da görüşüyordu. Hatta o sırada İstanbul'da bir lokantada yemek yiyen ABD'li diplomatın yanındaki İngiliz mevkidaşına 'Muhsin Yazıcıoğlu çok tehlikeli bir adam' demiş, Yanlarındaki Balkan ülkelerinden bir diplomat ise 'Yüzde 5 oy potansiyeli olan bir lider neden tehlikesi olsun' dediğinde, 'Oyu az ama halkta etkisi büyük' yanıtı verdiğini biliyoruz."
KOL UÇUŞU YAPTILAR
Muhsin Yazıcıoğlu'nun 'Üst aklın talimatıyla FETÖ tarafından öldürüldüğüne' işaret eden Avukat Selami Ekici, 15 Temmuz darbe girişiminden bir kaç gün önce 'takipsizlik kararı' ile kapatılmak istenen soruşturma dosyasındaki delillere dikkat çekti. Ekici, "Muhsin Başkan'ın helikopteri, HH721 ve MJ524 kuyruk numaralı biri F-16 diğeri F-4 olan iki uçak tarafından düşürüldü. Bu iki uçak, daha çok operasyonlarda kullanılan bir yöntemle 'kol uçuşu' olarak tabir edilen üst üste uçuşla radar da tek uçuş izi bıraktı. Ulaşılan radar kayıtlarına göre, düştüğü yerdeki helikopterin geçişi ile uçakların geçiş anları arasında bir kaç dakika fark var. Muhsin Başkan'ın helikopterinin, bu uçakların yarattığı hava akımı ile düşürüldüğü kuvvetle muhtemel. Zaten, bulundukları sırada üzerlerinde tespit edilen ve helikopterde olmaması gereken ve naaşlarda bulunan karbonmonoksit de bunu teyit ediyor. Bu uçakların pilotlarını tespit ettik ancak hiç sorgulanmadıklarını biliyoruz. Biri, daha sonraki bir uçak kazasında hayatını kaybetti" diye konuştu.
İKİNCİ HELİKOPTER DEVREDE
Helikopterin düşmesine rağmen Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin hayatta kaldığını ifade eden Ekici, bu noktadan sonra hem FETÖ'nün hem de 'üst aklın' yeniden devreye girdiğini anlattı: Avukat Ekici, "Yazıcıoğlu'nun vücudunda kaza sırasında oluşmadığını düşündüğümüz kırık ve izler var. Ayrıca olaydan sonra, dört saat telefonda konuşan İHA muhabirinin çenesi de kırık çıktı. O vaziyetteyken 4 saatnasıl konuşacak? Kaza raporu veren Adli Tıp uzmanı FETÖ'den tutuklandı. Düşen helikopterin yeri belli olduğu halde bir türlü bulunamadı. O arada başka bir Skorsky helikopterin oraya indiğini de öğrendik. O helikopterdeki isimler, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Marmaris'te suikast girişiminde bulunmaktan dolayı tutuklu. Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının bu ekip tarafından öldürüldüğünü düşünüyoruz. Olayı aydınlatabilecek olan helikopterdeki parçaların da bu ekip tarafından söküldüğünü biliyoruz" ifadelerini kullandı. Ekici, olay yerine Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki İngiliz Üssü'nden veya uçak gemisinden kalktığı belirtilen üçüncü bir helikopterin de geldiğine dikkati çekti: Ekici, "Soruşturma dosyasına giren ve 'Ahmet' kod adını alan ve Hava Kuvvetleri'nde görevli olan bir gizli tanığın beyanları önemli. Yazıcıoğlu'nun helikopterinin yanı sıra FETÖ'cülerin yer aldığı Skorsky helikopteri de kırıma uğramış. Onları kurtarmak ve bu helikopteri taşımak için üçüncü ve dördüncü helikopterler devreye girmiş. Gizli tanık Ahmet, olaydan iki saat sonra olay bölgesine iki tane JJ kodlu helikopterin geldiğini ve iki saat bekleyip havalandıklarını anlatıyor. Bunlardan birinin Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki İngiliz Üssü'ne gittiğini, diğerinin ise Erhaç'a yöneldiğini söylüyor" dedi.
MUSİN YAZICIOĞLU KİMDİR?
Muhsin Yazıcıoğlu, 1954 yılında Sivas’ın Sarkışla ilçesi Elmalı Köyü’nde bir çiftçi ailesinin oğlu olarak doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şarkışla’da yaptı.
Yüksek öğrenimini yapmak üzere 1972’de Ankara’ya geldi. Üniversite tahsilini, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde tamamladı.
1968’de cemiyet (dernek) çalışmalarına başladı. Şarkışla’da Genç Ülkücüler Hareketi’ne katıldı. Ankara’ya geldikten sonra ise, Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde görev yapmaya başladı. Sırasıyla; Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptı. (1977-78).
1978’de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği’nin kurucu Genel Başkanı oldu. 1980 yılına kadar MHP’de Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulundu.
12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbenin ardından, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası sanığı olarak cezaevine konuldu. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi’nde kalan Muhsin Yazıcıoğlu, 7,5 yıl cezaevinde kaldığı bu davadan herhangi bir ceza almadı.
Cezaevinden çıktıktan sonra, mağdur olmuş ülkücülere ve onların ailelerine yardim amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve eğitim Vakfı’nın başkanlığını yaptı.
1987’de arkadaşları ile birlikte MÇP’de siyasete girdi. MÇP’de Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu.
1991 genel seçimlerinde üç partinin oluşturduğu ittifak bünyesinde, milletvekili adayı oldu. “O, inançlarınızı Meclis’e taşıyacak” sloganıyla, Sivas’tan milletvekili seçildi.
1992 yılı Temmuz ayında, “içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı için” bir grup arkadaşı ile birlikte MÇP’den ayrıldı. 29 Ocak 1993 tarihinde büyük birlik partisi kuruldu ve bu partinin Genel Başkanlığına seçildi.
24 Aralık 1995’te yapılan erken genel seçimlerde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak, yeniden meclise girdi. 28.02.1996 tarihinde ANAP’tan istifa ederek, BBP’ye döndü.
26 Nisan 1998’de yapılan 3. Büyük Kurultay’da, 8 Ekim 2000 tarihinde yapılan 4. Büyük Kurultay’da, 2 Haziran 2002 tarihinde yapılan 1. Olağanüstü Büyük Kurultay’da,20 Temmuz 2003 tarihinde yapılan 5. Olağan Büyük Kurultay’da,30 Nisan 2006 tarihinde yapılan 6. Olağan Büyük Kurultay’da ve 15 Nisan 2007 2.Olağanüstü Büyük Kurultayda tekrar BBP Genel Başkanlığına seçilmiştir.
22 Temmuz Erken Genel seçimlerinde BBP’nin seçimi protesto etmesi sebebiyle partisinden istifa ederek Sivas’tan bağımsız milletvekili adayı olup 23. dönem milletvekilliğine seçilmiştir.Daha sonra BBP’ye katılarak TBMM’de Büyük Birlik Partisi Sivas Milletvekili olarak BBP’yi Meclis’te temsil etmiştir.19 Ağustos’ta yapılmış olan BBP’nin 3.Olağanüstü Büyük kurultayında tekrar Genel Başkan olmuştur.
Muhsin YAZICIOĞLU, evli ve iki çocuk babasıydı..