Münasebetsizler...

Ortalık münasebetsiz kaynıyor. Yaptığının farkında olup olmadığını, neye hizmet ettiğini idrak edip etmediğini bilmediğimiz tipler anlamsız, saçma sapan tutum, davranış ve konuşmalarla ülke gündemine giriyorlar…

Öğretmenin birisi ilkokul öğrencilerine kılık kıyafet defilesi yapmış, Osmanlı döneminde peçe, çarşaf giyiliyormuş şimdi ise çağdaş kıyafetler varmış da, hangisi güzelmiş; bunu çocuklara soruyor…

Bunlar gerçekten hangi duygularla böylesi tavırlar içinde yer alıyor; nasıl öğretmen oluyor da çocukları bu denli geçmişi, tarihi, kültürü, inancı, gelenek ve görenekleri ile sorunlu hale getirmek için olağanüstü bir çaba içine giriyorlar…

Türkiye bu saçmalıklarla nesiller kaybetti.

Değerlerini yitirdi.

İnsanlar birbirlerine karşı husumet besledi.

Şimdi bir huzur ortamı var, insanların birbirinin giyimine kuşamına karışmadığı ve bunlar için birbirlerini suçlamadığı günler yaşıyoruz, anlaşılan bundan rahatsız olanlar var…

Bir başkası yine öğretmen, çocukların sırtına bayrak sarmış, Atatürk’e secde ettiriyor…

Ne yiyip ne içiyorsunuz da bu hale geliyorsunuz siz?

Bu ülkenin çocukları Atatürk’ü sever, onun bıraktığı Cumhuriyet’e sahip çıkarlar; böylesi gereksiz, pedagojik olarak son derece zararlı bir davranışı bir öğretmen hangi zihniyetle, hangi düşünce ile yapar?

Gerçekten anlamak ve anlamlandırmak çok zor…

Bunları yapanlar eğitimci, irfan ordusunun neferleri…

Biz bu eğitim öğretim sisteminden fayda mı göreceğiz?

Cumhuriyet kurulalı 98 yıl oldu. İnşallah ilelebet payidar da olacaktır, yani sonsuza kadar yaşayacaktır.

Cumhuriyet’in fazileti; fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür nesillerle ancak ortaya çıkar.

Zihinlerine pranga atmış, içinden çıktığı toplumun değerlerine hasım, toplumun büyük bir kısmını öteki gören bir yaklaşım Cumhuriyet ideali ile asla bağdaşmaz.

Bir başka gereksiz, münasebetsiz açıklama ise bir din adamından sadır olmuş.

Düğün fotoğraflarına takmış, insanları suçluyor, itham ediyor, kınıyor, korkutuyor.

Bunun adına da islami tebliğ olarak ifade ediyor.

Hâlbuki geriye çekilse sözlerinin etkisini ölçse ne kadar itici olduğunu ve insanları ne kadar incittiğini görecek…

Diyanet İşleri Başkanlığımıza, dini müesseselere yönelik haksız ve hasmane tavırları asla doğru bulmam.

Masum olarak görmem ve eleştiririm.

Bu sütunlarda görüşlerimi zaman zaman yansıtırım.

Ama toplumun önünde yer alan, şahıslarını değil aynı zamanda kurumlarını da bağlayan sözler etme mevkiinde bulunan kişilerin ağızlarından çıkan her söze çok dikkat etmelerini gerekli görürüm.

Dini bilgilerinizin diğerlerinden fazla olması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda önemli bir mevki işgaliniz sizi insanları incitecek denli yanlışlara itemez.

Herkes kendi hayatından mesuldür.

Nasıl yukarıda iki örnekteki münasebetsizlikleri dile getiriyor isek, bu münasebetsizliği de dile getirmek ve toplumu ayrıştırmak, kamplaştırmak gibi sonuçlar doğuracak konularda dikkatli olunmasını istemek durumundayız.

Tüm yazılarını göster