"Mercimek damarı"nı daha önce işitmiş miydiniz?

Geçtiğimiz hafta kaleme aldığı köşe yazısında tarih dizilerinde kullanılan Türkçenin özensizliğini gündeme taşıyan tarihçi Murat Bardakçı bu kez Türk basınını hedef tahtasına koydu. Bardakçı basında yer alan çeşitli Türkçe katliamlarını köşesinde okurlarıyla paylaştı...

Habertürk yazarı Murat Bardakçı medyada kullanılan Türkçeye yönelik eleştirilerini sertleştiriyor.

Geçtiğimiz hafta tarih dizilerinde kullanılan Türkçeye sert eleştiriler yönelten Bardakçı, bu kez Türk basınını masaya yatırdı.

Bardakçı, "Dikkat: Bu haberlerin Türkçe’yi katletme ihtimali vardır!" başlığını taşıyan yazısında şu ifadeleri kullandı;

"Geçen gün tarihî dizilerdeki dil sefaletini, yani Türkçe’nin eğilip bükülüp tuhaf şekillere sokulmasını yazmıştım; hemen herşeye hiç düşünmeden muhalefeti maharet zanneden bazı okuyuculardan “Memleketin bütün sorunları bitti de bir tek Türkçe mi kaldı? Dolar 15 lira!” meâlinde şablon mesajlar geldi.

Bir memleketin dilinin berbat hâle gelmesinin o memlekette nasıl büyük sosyal dertlere sebep olacağını bu zihniyettekilere izahı gereksiz gördüğüm için Türkçe bahsine devam ediyorum...

Tarihî diziler Türkçe’nin ve telâffuzun canına okuyorlar ama dili en başta maalesef Türk basını perişan ediyor! Gazetelerdeki ve internetteki haberler artık muhabirin acemiliği, Türkçe fakiri editörün cehaleti ve yazı işlerinin hem dikkatsizliği hem de umursamazlığı yüzünden artık pestili çıkmış ve yerlere serilmiş bir Türkçe ile yazılmaktadır!

Son haftalarda rastladığım Türkçesi evlere şenlik böyle haberlerden birkaç örnek vereyim:

* Bir gazete, bu hafta vefat eden Prof. Teoman Duralı hakkında şöyle yazımıştı:

“Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı hayatını kaybetti, 1988’de mezun olduğu bölümde Profesör olan Teoman Duralı, halen İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde derslerine ve akademik çalışmalarına devam ediyor”.

Haberi yazan muhabir, editör yahut her neyse rahmetliye hayat bağışlamış; Prof. Duralı gerçi vefat etmiş ama hocalığı bırakmamış, üniversitedeki derslerine devam ediyormuş!

* İsveç ile ilgili anlaşılmaz bir haber:

“İsveç’te ilk kadın başbakan seçilen Magdalena Andersson, 7 saat sonra istifa ettiğini açıkladı. Gerekçe olarak da koalisyon hükümetinin ortağı Yeşiller Partisi, sağ partilerin hazırladığı bütçenin meclisten geçirilmesi üzerine hükümetten çekildiğini duyurdu”.

Türkçe’ye bak, süngüye davran! Çiçeği burnunda başbakanın istifa sebebi ardarda gelen kelimeler arasında bir muamma!

* Almanya Başbakanı Angela Merkel için düzenlenen veda töreni ile ilgili bir haber:

“Klasik müzik ve opera özellikle Richard Wagner hayranlığı ile tanınan Merkel’in seçtiği veda şarkılarının sıra dışı olduğunu görmek için kendileri için benzeri törenler yapılan seleflerinin tercihlerine bir göz atmak yeterli. Ursula von der Leyen: “Wind of change” von den Scorpions, Christian Wulff: “Over the Rainbow” von Judy Garland, Gerhard Schröder “I did it my way” von Frank Sinatra, Helmut Kohl: “Ode an die Freude” von Ludwig van Beethoven”.

Ne tatsız bir dil çorbası değil mi? Herkes sular seller gibi Almanca yahut İngilizce konuşuyor ya; haberi yazan lisaniyat âlimi, Almanlar’ın meşhur müzik grubu Scorpions’un icra ettği bir eserden bahsederken “Scorpions’un Wind of change” i diyeceği yerde “Wind of change von den Scorpions” demiş. Judy Garland’ın “Over the Rainbow”unu “Over the Rainbow von Judy Garland” yapmış, “Frank Sinatra’nın meşhur şarkısı ‘I did My Way’i, “I did it my way von Frank Sinatra”ya dönmüş; Beethoven’in 9. Senfonisinin koral kısmındaki meşhur “Neş’eye Övgü” de “Ode an die Freude von Ludwig van Beethoven” olmuş. Yazılan haberleri yayınlanmadan önce gözden geçirmekle görevli redaktör de o sırada horul horul, bilmemne ede ede uyumuş!

* Türkçe kelimeler kullanılarak yazılmış ama pek Türkçe olmayan bir sağlık haberi:

“Araştırmacılar tarafından mercimek damarlarının bozulması halinde ortaya çıkan tansiyona en iyi gelen yiyecekler arasında mercimek olduğunu açıkladı. Kan damarlarının bozulması halinde tüketilen mercimeği faydalı olacağı konusunda” diyor...

“Mercimek damarı”nı daha önce işitmiş mi idiniz?

“Siyâk u sibâk”, yani kelimelerin düzgün şekilde gelişi ve doğru dürüst ifade bir tarafa atılınca, “mercimek damarı” da olur; “lâhana kası” da, “pancar siniri” de... Adam “Araştırmacılar, mercimeğin damarların bozulması halinde ortaya çıkan tansiyona en iyi gelen yiyecekler arasında olduğunu açıkladı” diyememiş, diyemediği için anatomi tarihini değiştirmiş ve vücutta “mercimek damarı” olduğunu keşfetmiş!

* Dizi oyuncusu bir hanım hakkında “Mine Tugay’a taciz şoku! Cezası belli oldu!” başlıklı bir haber...

Bu başlığı okuyunca ne düşünürsünüz? Mine Tugay’ın birisini taciz ettiği için mahkûm olduğunu ama böyle birşeyin pek mümkün olamayacağını ve haberde bir tuhaflığın bulunduğunu değil mi?

Tabii ki öyle değilmiş; mahkûm olan Mine Tugay değil, ona hakaret ve taciz mesajları gönderen adamın biri imiş, 5 bin 400 lira cezaya çarptırılmış fakat haberi yazan Türkçe fukarası başlığı da böyle bir tarafından uydurunca hadise tersine dönmüş, kadıncağız mahkûm olmuş gibi bir hâl almış...

* Yine bir gazete haberi: İngiltere’nin “Black Penny” denen ve üzerinde Kraliçe Victoria’nın profilinin bulunduğu 1840 tarihli en eski posta pulu, Sothebys’de 4 milyon sterlin başlangıç fiyatı ile mezata konacakmış ve piyasaya çıktığında satış fiyatı bir “cent”, yani “sent” imiş!

Pula “Black Penny” deniyor, yani “Kara Penny”. “Penny”, adı üzerinde, sterlinin eski devirlerde ikiyüz kırkta, şimdi ise yüzde biri olan en küçük para birimi; “cent” ise Amerikan dolarının yüzde biri. Haberi veren gazete İngiltere Kraliçesi Victoria’nın Amerikan Başkanı olduğu zannetmiş olmalı ki, Kraliçe’nin pulunu “cent” üzerinden değerlendirmiş.

Bu yazıyı yazarken Sotheby’de geçen gün mezata konan pulun kaça satıldığını merak ettim, Sotheby’nin sitesine girdim ve satılmadığını öğrendim. Anlaşılan, Sotheby pulu astronomik fiyatla enayi bir müşteriye ş’apmak istemiş ama müşteriler uyanık çıkmışlar!

Eskilerin “El mânâ fi batn-ı şair” diye bir sözleri vardı. “Mânâ şairin karnında” demekti ve ne demek istediği anlaşılamayan bir mısra yahut yazı ile karşılaştıklarında böyle derlerdi."

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN

Muğla'da deprem oldu İmamoglu Almanya'da Türkiye'yi şikayet etmekle meşgul! Güle güle Fernando Muslera! Galatasaray'a dünyaca ünlü kaleci geliyor
Sonraki Haber