Müslüm Baba ölümünün 7. yılında anılıyor!
Vatandaşlar arasında ''Arabesk müziğin babası, Müslüm Baba'' olarak tanınan Müslüm Gürsel ölümünün 7. yıldönümünde anılıyor. Tam 7 yıl önce 3 Mart 2013 tarihinde kaldırıldığı hastanede kalp yetmezliği sonucu hayatını kaybeden ünlü sanatçi sevenleri ve ailesi tarafından anılıyor.
Usta sanatçı, 15 Kasım 2012'de geçirdiği by-pass ameliyatından sonra akciğer ve kalp yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı. Dört ay yoğun bakımda kalan sanatçıya solunum cihazı bağlandı. Müslüm Gürses, 3 Mart 2013'te, tedavi gördüğü İstanbul Memorial Hastanesinde hayatını kaybederek Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
MÜSLÜM GÜRSES'İN HAYATI
Gerçek adı Müslüm Akbaş olan ünlü sanatçı 7 Mayıs 1953 tarihinde Urfa'nın Halfeti ilçesinin Fıstıközü köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Mehmet Akbaş, annesi Emine Akbaş'tı. Zeyno ve Ahmet isimlerinde iki kardeşi olan Gürses'in babası çiftçilikle uğraşıyordu ve bağlama çalıyordu. Müslüm Gürses'in çocukluğunun ilk yılları Şanlıurfa'da geçti. Boğa burcu erkeği olan Müslüm Gürses üç yaşındayken ekonomik nedenlerden dolayı ailecek Adana'ya göç ettiler. Terzi çıraklığı yaptı, kunduracılık yaptı. Adana da pekte şansı dönmeyen Müslüm'ün annesi ciddi rahatsızlık geçirir ve hayatını kaybeder. Annesinin acısını kaldıramamışken kardeşini de kara toprağa gömer. Bu durum Gürses'i daha içe dönük, ,kimseyle konuşmayan sadece müzikle ilgilenen biri yapmıştır.Uzun süre hayata karşı olumsuzlukları şarkılarına yansımıştır.
İlkokuldan mezun olduktan sonra eğitim hayatına devam etmeyen Müslüm Gürses; 14 yaşındayken 1968 yılında Adana Aile Çay Bahçesi'nde düzenlenen yarışmaya katılmak istemiş ancak babası Mehmet Akbaş karşı çıkmıştır. Bu konuda taviz vermeyen Müslüm, yarışma için kendisine bit pazarından kıyafet almıştır. Yarışma gecesi, Müslüm uyurken babası saçlarını kesmiştir. Buna rağmen ses yarışmasına katılmasına engel olamamıştır. Katıldığı ses yarışmasında birinci olur. Bu yarışmadan sonra Gürses soyadını almıştır.
Müslüm Gürses kendisine yapılan teklifle, çay bahçesinde kısa bir süre sahneye çıkar ve asıl mesleği olan terziliğe geri dönmek zorunda kalır. Bir gün Mehmet adındaki arkadaşı, bir gazinonun assolisti olan Sadık Altınmeşe rahatsızlanmasından dolayı onun yerine çıkması için Gürses'e teklifte bulunur.Göstermiş olduğu müthiş performanstan sonra mikrofonu elinden hiç bırakmaz. Bu olay terzihane de çalışırken söylediği, "Talih Kuşu Bir Günde Şaşırır Bize Konar" şarkısıyla özdeşleşir. Büyük çıkış yakalayan Gürses, 1968 yılında albüm yapmak için İstanbul'a gelir. Şarkıcının Emmioğlu/Ovada Taşa Basma isimli plağı üç yüz bin satış yaparak o dönem için büyük başarı kaydeder.
Gün geçtikçe tanınan Gürses, şöhretinin ilk yıllarında çıktığı Anadolu turnesi sırasında büyük bir kaza geçirdi.Tarsus Adana yolunda şoförün uyuya kalması sonucu arabası param parça olur ve şoförü hayatını kaybeder. Alın kemiği kırılan Müslüm Gürses'i doktorlar öldü diye morga kaldırır. Ünlü sanatçı gözlerini morgda açar, yaşadığını son anda fark edilip ameliyata alınır. Bu kaza tüm hayatını değiştirmiş hiç bir zaman eskisi gibi olamamıştır. Artık; koku alamayacak, az işitecek, yavaş konuşmak zorunda kalacaktır. Hatta başına alınan en ufak darbe de kör kalacak daha da kötüsü ölecekti. Baş ağrısından bu zamana kadar şikayetçi olan Gürses'i artık hiç terk etmeyecekti.
Geçirdiği kazanın ardından müziği bırakmayan usta sanatçı kaza sonrası çıkardığı "Özür diliyorum senden", "İsyankar", "Ben insan Değil miyim" gibi albümlerle çıkışını sürdüren sanatçı, arabesk türünde en çok ilgi gören isimlerden biri oldu.
90'lı yılların başında gördüğü büyük ilgi üzerine ortaya çıkan ve Müslümcüler olarak anılan büyük bir fanatik kitlesi şarkıcının konserlerinde kendilerine zarar vererek hayata duyulan öfke ve ayrılık acısı gibi temaların dinleyicisin de yarattığı bu etki giderek bir fenomen halini almıştı. Şarkıcının zaman zaman yaptığı uyarılara rağmen konserlerinde birçok dinleyicisi jilet kullanarak vücuduna zarar veriyordu. Arabeskin içinde bir alt kültür olarak kendini var eden bu durum, Gürses şarkılarına olan ilgiyi körüklüyordu. 90'lı yılların sonlarına doğru şarkıcının konserlerinde gerçekleşen ve ayini andıran bu görüntüler toplumun birçok kesiminden büyük tepki almaya başlamıştı. Gürses, o dönemde çıkardığı albümlerle de eski ilgiyi göremedi ve lüks bir teknede çekimini gerçekleştirdiği klibini piyasaya sundu. Ancak bu klip hayran kitlesine ters geldi. Müslüm Gürses 15 yıl boyunca albümlerini çıkarttığı Elanor plak firmasıyla da yollarını ayırdı.
Az konuşan ve ekranlarda pek fazla görünmeyen sanatçı zaman içinde medyada daha fazla yer almaya başladı. Bu değişim rüzgarları Gürses'in müzisyen kimliğine de yansıyacaktı. Nilüfer'in Olmadı Yar isimli şarkısını yorumlayarak bu değişimin ilk sinyallerini veren şarkıcı, Teoman'ın Paramparça ve Tarkan'ın İkimizin Yerine adlı çalışmalarını da seslendirdi.
Müslüm Gürses, 1979 yılında ilk defa İsyankar filmiyle kamera karşısına geçti. Birçok uzun metrajlı filmde de hayranları ile buluştu.
Çocukluğunda hiçbir filmini kaçırmadığı ve büyük bir hayranlık duyduğu sinema oyuncusu Muhterem Nur'la 1982'de çıktığı Malatya turnesi sırasında karşılaşan şarkıcı, 1985 yılında Nur'la hayatını birleştirdi.