İstanbul fethi bundan tam 573 yıl önce 29 Mayıs 1453'te gerçekleşti. Dolayısıyla ilk defa 1911’de başlatılan İstanbul'un fethi kutlamaları bu yıl da düzenlenen törenler ile bir kez daha tekrarlandı.
İstanbul tarihi süreç içerisinde değişik adlarla anıldı. Fethi öncesinde Byzantion, Augusta Antonina, Nova Roma, Miklagard, Konstantinopolis kullanılan söz konusu isimlerden bazılarıydı.
Bugün kullanmakta olduğumuz “İstanbul” adı ise fetih sonrasında şehre verilen isimlerden sadece birisi oldu. İstanbul, fetih sonrasında Kostantiniyye olarak da anıldı. Arapça, Farsça ve Türkçe ayırımı yapılmadan değişik dillerden isimler ve hatta iki farklı dilden terkipler icat edilmek suretiyle Dersaadet, Deraliyye, Bâb-ı Âli, Pâyitaht, Âsitâne diye de adlandırıldı.
29 Ekim 1923'te Ankara Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti ilan edilince İstanbul’un yıllar boyunca sürdürdüğü başkentlik özelliği sona erdi. Ancak Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş, Ankara başkent edilmiş olsa da toplumsal ve bireysel tarihi alışkanlıklar ve siyasi taşkınlıklar tümüyle sona ermemişti.
Bu anlamda 1926-1927’lerde dönemin basın organlarından bir olarak Akşam gazetesi Trabzonlu bir gazetecinin ortaya atmış olduğu teklifi fazlası ile önemseyerek sayfalarına taşımıştı. Trabzonlu gazeteci İstanbul’un adının “Mustafa Kemal Paşa” olarak değiştirilmesini önermekteydi. Gerçi bu teklif bütünüyle özgün bir teklif değildi. Daha öncesinde de İstanbul’un adının “Mustafa İli” olması gündeme getirilmişti. Fakat Ankara bu yönde yapılan gerek önceki gerekse sonraki tekliflerin hiçbirisine teveccüh etmemişti. Mustafa Kemal Paşa mevcut bir şehre kendi adını vermek yerine kendisi tarafından sıfırdan inşa ettirilecek bir şehre adını vermeyi daha gerçekçi bulmuş ve tercih eder gözükmüştü.
Dolayısıyla da şehrin ne Mustafa Kemal Paşa olarak adlandırılması söz konusu olmuş ne de Konstantinopolis, Konstantiniyye veya daha başka bir şekilde anılması uygun bulunmuştu. Nihayet 1930 yılında şehrin tek bir isimle anılması kabul edilmiş o da “İstanbul” olmuştu.
Mustafa Kemal’in ölümünden sonra cumhurbaşkanlığı makamına onun halefi olarak seçilen İsmet İnönü’nün etrafında toplanan ve onun “aziz varlığına yürekten şükran duyan ve mübarek ellerini candan öpen” Naci Tanrısever gibi isimlerin öncüsü Malatya milletvekili Hilmi Bey de “Malatya” şehrinin isminin “İsmet Paşa” olarak değiştirilmesi için Meclis’e öneride bulunmuştu. Ancak Hilmi Beyin teklifi de akim kalmış, olumlu bir karşılık bulmamıştı.