Mustafa Kemal ile Latife Hanım ilk defa İzmir’de karşılaşmışlar, İzmir’de tanışmışlar ve yine, 29 Ocak 1923’te, Uşakizade Köşkü’ndeki salonda, İzmir’de, evlenmişlerdi.
Mareşal Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Mustafa Abdülhalik Renda ve yaveri Salih Bozok o müstesna evlilik törenine şahit olarak katılabilen isimler olmuşlardı.
Mustafa Kemal’in, o gün orada hazır bulunan, İzmir kadısına hitaben;
“Efendi Hazretleri, Biz Latife Hanım’la evlenmeye karar verdik, lütfen lazım geleni yapar mısınız?”
demesi ve sorulan sorulara he iki tarafın da;
“Kabul ettim”
cevabını vermeleri üzerine nikah akdi gerçekleşmişti.
Ancak bu her yönü ile sıra dışı, müstesna evlilik iki buçuk yıl kadar devam edebilmiş, 5 Ağustos 1925’te birliktelik sona erdi.
Latife Hanım 1975 yılındaki vefatına kadar, aradan geçen yarım asırlık zaman zarfında, gerçekleştirdiği evliliğe, eşine ve boşanmalarına dair hemen hiçbir surette ve hemen hiç kimseye bir şey anlatmadı. Yazmadı ve yazdıkları varsa da kimseye vermedi, kendisi ve yakınlarında hep bir sır olarak kaldı.
Çiftin neden boşandıkları hakkında bugüne kadar, yanlışı ve doğrusuyla, çok şeyler konuşuldu ve çok şeyler yazıldı. Bir ara yeğeni değerli dostum Mehmet Öke Bey ile biz de konuştuk, hoş sohbetler edip maziyi ve olup bitenleri andık, Mehmet Bey bol bol anlattı olup bitenleri, hem de YouTube’da bir dizi halinde. (Bknz)
Geçenlerde konuya dair bir belge geçti elime. Dönemin ABD büyükelçisinin imzasını taşıyordu. Dolayısıyla belge önem arz ediyordu. Paylaşayım istedim bu çok şeyler söylenip nedenleri için çok sebepler sayılan boşanma hakkında bilgi ihtiva eden bu belgeyi.
Belgede geçen her şey pek tabii ki doğru olmayabilir. Zaten belgenin kendisi de bu durumu ifade etmektedir. Ancak öyle de olsa ABD sefirinin gözü ve istihbaratıyla konu ABD’ye nasıl yansımıştır diye bilmekte fayda vardır.
“Reisicumhurun Boşanması” diye başlayarak konuyu ele alan söz konusu belgenin muhtevası şöyledir:
Basın tarafından neredeyse tamamen sessiz bir surette karşılanmasından çok daha önemli olduğu düşünülen bir olay, 5 Ağustos'taki Mustafa Kemal Paşa ile eşi Latife Hanım'ı ayıran boşanma, 13 Ağustos'ta Bakanlar Kurulu tarafından ilan edildi.
Bu sıkıntılı zamanlarda, yerel basın doğal olarak Cumhurbaşkanı’nın özel işlerine dayanan böyle bir inisiyatif olayı hakkında yorum yapmaktan kaçınacaktır. Sonuç olarak, bu konuşma özel görüşme dışında çok az ilgi görmüştür. Bununla birlikte, burada, Cumhurbaşkanı ve eşi arasındaki ayrılığın bir dizi nedeni olduğu dikkatli bir dille telaffuz edilmektedir.
Bu nedenler arasında:
- Yaşları arasındaki tutarsızlık;
- Mustafa Kemal’in genel olarak sarhoşluğu;
- Mustafa Kemal’in paylaşmadığı söylenen Latife Hanımın sosyal tutkusu;
- Latife Hanımın devlet işlerine müdahil olma eğilimi;
- Latife Hanımın, Cumhurbaşkanı’nın refahı ve prestijinden hoşlanan bir arkadaşı gibi görünen İsmet Paşanın bir aracı olarak bilinmesi.
Genellikle sağlam bilgi edinmekte mahir olan bir Avusturya kaynağından gelen haberlere göre, son defaki kopuşun nedenini, İstanbul’daki bar ve gece kulüplerinde sık sık kavgalara neden olmasının sebebiyet verdiği mahcubiyetten Cumhurbaşkanı’nı kurtarmak üzere üçüncü sekreter olarak yurt dışına gönderilmiş olan Latife Hanım'ın erkek kardeşi ile alakalı Paris Büyükelçiliği'nde meydana gelen bir hadise oluşturmuştur.
Latife Hanım'ın erkek kardeşinin Paris'teki büyükelçi Fethi Beye karşı tutumu o kadar küçük düşürücü olmuştur ki, söz konusu Avusturya istihbarat kaynağına göre, büyükelçi genç beyefendiyi şiddetli bir şekilde azarlamak zorunda kalmıştır.
Bunun üzerine Latife Hanımın kardeşi kız kardeşine başvurmuş, kız kardeşi de Fethi Bey'in görevden alınması için Mustafa Kemal’e müracaatta bulunmuştur.
İfade edildiğine göre Mustafa Kemal bu durumu, karısının devlet işlerine müdahalesinin son haddine vardığı şeklinde değerlendirmiş ve kendisinden ayrılmıştır.
Bu hikâyenin, mantıksız görünmeyen bazı özellikleri vardır ve bunlar:
- Borçları olduğu söylenen Cumhurbaşkanı, ümit ettiğinin aksine, Latife Hanımın babasının maddi yardımlarına mazhar olmaktan ziyade karısının ailesi tarafından mahcup bir duruma düşürüldüğü;
- İsmet Paşa ve Fethi Bey arasındaki muhabbetin biraz azalmış olduğu ve dolayısıyla İsmet'in bilinen bir müttefiki olarak Latife Hanımın Fethi'ye saldırmasının yadırganacak bir şey olmadığı;
- Cumhurbaşkanı’nın, İsmet’in sözde yeteneğini kıskanması veya Cumhurbaşkanlığı yetkilerini daha da artırmayı arzusu etmesi nedeniyle İsmet Paşadan hoşnut olmadığı -şayet bu durum doğruysa, uyumsuz bir eşten kurtulmak ve sıkıntılı bir bakanı tek bir darbe ile azarlamak için bir bahane elde etmiş olabilir-.
Tabii ki, yukarıda sayılanların hepsi büyük ölçüde dedikodudur ve Cumhurbaşkanı ile eşi arasındaki evlilikte mizaç uyumsuzluğunun olmadığı gerçeği dışında yazılabilecek herhangi bir şeyin kesinliği söz konusu değildir.
İsmet Paşaya nispetle Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Beyin, Cumhurbaşkanı’na siyaseten daha yakın olduğu iddia edilse de bunu ispat edecek ortada somut işaretler de yoktur. Bu çerçevede konuşulanlar doğru ise bunların gelecek ay Meclis’in toplanmasından sonra kesinlik kazanması gerekecektir.
Bu arada Latife Hanım ailesiyle birlikte sessizce yaşamını sürdürmektedir ve kısa bir sürede unutulup gideceğini gösteren hiçbir emare de bulunmamaktadır.