Mustafa Vehbi Koç Ödülü Yasemin Adar'ın!

Milli güreşçi Yasemin Adar, 2018 Mustafa Vehbi Koç Spor Ödülü'nü kazandı. Ödülü alırken kısa bir konuşma yapan Adar, duygusal anlar yaşarken seçici kurula teşekkür etti. Dünya şampiyonu Yasemin Adar'ın spora başlama hikayesi, Hint yapımı Dangal filmini hatırlatıyor.

Sporcu, yönetici ve destekçi olarak spora büyük katkılarda bulunmuş Mustafa V. Koç adına Koç Holding ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi işbirliğiyle ikinci kez düzenlenen “Mustafa V. Koç Spor Ödülü” sahibini buldu. 2017 yılında Dünya Şampiyonu, 2016-2017-2018 yıllarında ise üst üste 3 kez Avrupa Şampiyonu olan ilk Türk kadın güreşçimiz Yasemin Adar, üniversiteler, gençlik – spor kulüpleri ve sporla ilgili pek çok kişi ve kurumdan gelen öneriler arasından, Seçici Kurul ve Jüri değerlendirmesi sonucunda “2018 Mustafa V. Koç Spor Ödülü”ne layık görüldü.

Yasemin Adar, toplam 200 bin TL’lik maddi ödülün yanı sıra Koç logosunun da mimarı olan dünyaca ünlü tasarımcı Ivan Chermayeff’in tasarladığı ödülü, 10 Eylül akşamı Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen tören ile Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Mustafa V. Koç Spor Ödülü Jüri Başkanı Caroline N. Koç’un elinden aldı. Koç Ailesi üyeleri, iş ve spor dünyasının önde gelen isimleri ve Olimpiyat tarihinin ilk altın madalya kazanan Müslüman kadın atleti Nawal El Moutawakel’in de katıldığı törenin açılış konuşmasını Caroline N. Koç yaptı. Öte yandan gecede UEFA Şampiyonlar Ligi Marşı’nın bestecisi olan Tony Britten’ın Mustafa V. Koç Spor Ödülü için düzenlediği özel besteyi Şef Murat Cem Orhan yönetimindeki orkestra sergiledi.

Caroline N. Koç: “Spora tutkusu ve yeteneği olan gençleri desteklemeyi amaçlıyoruz.”

Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Mustafa V. Koç Spor Ödülü Jüri Başkanı Caroline N. Koç, “Bu akşam, sevgili Mustafa’yı sizlerin huzurunda bir kez daha anmak, Mustafa’yı Mustafa yapan değerleri anımsamak ve kendisinin örnek sporcuları destekleme vizyonunu hayata geçirmek üzere bir aradayız. Olimpik değerler olarak nitelenen, dostluk, mükemmellik ve saygı, Mustafa’nın sadece sporda değil, günlük hayatında da benimsediği ve yaşattığı değerlerdi. Sporun birleştirici gücüne inanır; dostluğu ve dayanışmayı geliştirmesini çok önemserdi. Sadece kazanmak için yarışmazdı! Sportmenliği ve ‘fair play’i, başarının önünde tutardı. Bu nedenle Mustafa V. Koç Spor Ödülü’nün kalıcı temasını, ‘Olimpik Değerlere Katkı’ olarak belirledik” diyerek sözlerine başladı. Caroline N. Koç şöyle devam etti: “Bugün ikinci kez takdim edeceğimiz Mustafa V. Koç Spor Ödülü ile amacımız,başarılı rol modelleri ödüllendirmek, spora tutkusu ve yeteneği olan gençleri desteklemek ve Mustafa’nın karakteriyle adeta özdeşleşmiş sportmenliği ve etik değerleri teşvik etmek. Başarılı sporcularımızın sadece sahada değil; günlük hayatlarında da bu değerleri yaşatarak topluma örnek teşkil etmelerini özellikle önemsiyorum.”

Spor dünyasında olimpik değerlerin gelişimi ve yayılımı adına önemli katkıları olan, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin “Kamu İlişkileri ve Spor Yoluyla Sosyal Gelişim Komisyonu”, “İletişim Komisyonu” ve “Kadın ve Spor Komisyonu” Üyesi Nawal El Moutawakel’e geceye katıldığı için teşekkür eden Caroline N. Koç, “Kendisi olimpiyatlarda altın madalya kazanan ilk Müslüman kadın atlet olmasının yanı sıra, ülkesi Fas’ta Gençlik ve Spor Bakanlığı da yapmıştır.Olimpiyat şampiyonluğu gibi pek çok başarılar sığdırdığı spor kariyerinin yanı sıra, özellikle kadınların güçlendirilmesi ve gençlerin gelişimine yönelik yürüttüğü politikalar ve pek çok projeyle de örnek bir sporcu ve politikacıdır. Pek çok alanda olduğu gibi sporda da kadınların başarılarının daha büyük sembolik etkileri oluyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden çıkan başarı hikâyelerinin uluslararası camiada daha büyük önemi olduğuna inanıyorum. Çocuklarımızı ve gençlerimizi, böyle değerli rol modeller ile tanıştırmanın, onları motive edeceğine ve yön göstereceğine yürekten inanıyorum. Daha çok gencimizin sporu ve olimpik değerleri bir hayat tarzı olarak benimsemesi için, çocukların küçük yaşta spora aile ve eğitim kurumlarında teşvik edilmesini, sadece rekabetin değil; mükemmellik, dostluk ve saygı gibi değerlerin öğretilmesini, yalnız popüler alanlara değil sporun her dalına değer verilmesini, sporun devlet ve özel sektör tarafından desteklenmesini çok önemli buluyorum. Dilerim, bu şekilde ülkemiz, sporun her branşında uluslararası başarılar elde eder, bizler de bayrağımızın dalgalandığı her başarıdan gurur duyarız. Unutmayalım ki ülkemiz için arzuladığımız refah ve kalkınma seviyesi sadece ekonomik büyüklükle değil, kültürel zenginlikle, sanat sevgisiyle, eğitim kalitesiyle ve sportif başarılarla elde edilebilir” dedi.

Prof. Dr. Uğur Erdener: “Mükemmellik, Saygı ve Dostluk gibi değerler, sadece Olimpik ve sportif değerler değil, esasen ‘yaşam’ değerleridir.”

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi Asbaşkanı Prof. Dr. Uğur Erdener de gecede yaptığı konuşmada, şu ifadelere yer verdi: “Mükemmellik, Saygı ve Dostluk gibi değerler, sadece Olimpik ve sportif değerler değil, esasen ‘yaşam’ değerleridir. Rahmetli Mustafa Koç’un da yaşamında kendine düstur edindiği etik değerlerdir. Bu nedenle, Mustafa Vehbi Koç Spor Ödülü, sadece üstün sportif başarılar elde eden değil, başarılarını bu değerleri bizzat ‘yaşayarak’ kazanan, topluma ve özellikle çocuk ve gençlerimize, örnek olan insanlarımıza verilmektedir. Sportif yeteneğini ahlaki değerlerle taçlandıran sporcularımızın ve Olimpik değerlerin içselleştirilmesine, kadın sporcuların desteklenmesine katkı sağlayan kurumlarımızın sayısının daha da artmasını diliyorum.”

Yasemin Adar: “İnanıyorum ki bu ödül sadece beni değil, sevgili kardeşlerimi de yüreklendirecektir.”

Bu yıl Mustafa V. Koç Spor Ödülü’nü almaya hak kazanan Dünya Şampiyonu Milli Güreşçi Yasemin Adar ise konuşmasında Mustafa Koç’u saygı ve rahmetle andığını belirterek, “Güreşe ilk başladığım zamanlarda pek çok önyargıyla karşılaştım.Bu sporu yapmamam gerektiğini ya da yapamayacağımı söyleyenler oldu.Bu ödül benim için, bir kadın olarak söylenenlere kulak asmadan, pes etmeden, kendine inanarak, durmadan tutkuyla çalışarak yoluma devam edince neleri başarabileceğimin simgesi, hatırlatıcısı olacak.Ben artık mücadelemin yeni gelen genç güreşçi kadınlar için olduğunu; mindere onların önünü açmak için çıktığımı düşünüyorum. Bu nedenle inanıyorum ki bu ödül sadece beni değil, sevgili kardeşlerimi de yüreklendirecektir. Umuyorum ki mücadeleyi bırakmamanın önemi zihinlerinde yer edecek ve bu vesileyle çok daha büyük başarılara imza atacaklar. Tüm sporcularımıza buradan vermek istediğim bir mesaj var: Performans ve başarı elbette çok önemli. Ancak bir sporcunun temsil etmesi gereken değerler de aynı derecede önemli. Zira tarihe baktığınızda başarıları asıl unutulmaz kılan bu değerlerdir. Ve aynı zamanda bence mümkün kılan da” dedi.

YERLİ DANGAL!

Dünya şampiyonu sporcumuzun güreşe başlarken yaşadığı zorluklarla, 2016 yapımı Hint filmi Dangal'de anlatılan sporcular Geeta Phogat ve Babita Kumari'nin hikayeleri benzerlik taşıyor. Film, Bollywood'un 'Oscar'ı olarak tabir edilen Filmfare ödülünü almıştı.

Yasemin Adar, Socrates dergisine verdiği röportajda kendisinin hikayesiyle Dangal filminin hikayesinin benzemesiyle ilgili şunları söylemişti:

Hint yapımı Dangal filmi vardı, güreşçi babanın iki kızını yetiştirme hikâyesiydi. Seyrettin mi?

Çok güzel bir film. Hatta dünya şampiyonu olduğumda biri bana “Sen de Türkiye’nin Dangal’ısın” demişti ve bu da benim epey hoşuma gitmişti. Gerçekten de öyleyim galiba.

İşler senin için de filmdeki gibi mi ilerledi? Başlıyorsun ama ilk başlarda kadın olduğun için önemsenmiyor ya da ciddiye alınmıyorsun, arkadaşların “Ne işin var güreşte?” diyor…

Gerçekten de böyle; çok büyük tepkiler aldığımız oluyor, gazetelerde kötü yazılara maruz kalabiliyoruz mesela, “Ata sporumuz kadınlara yakışmıyor” gibi… Ama ben bunlara inat devam ediyorum; özgürüm sonuçta, istediğim branşta, istediğim zaman, istediğim şeyi yapabilirim. Dalgalandırdığım ve temsil ettiğim bayrak da aynı bayrak sonuçta…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan canlı yayında önemli açıklamalar Kemal Can Serveti Ne Kadar? Can Holding Şirketleri Nelerdir? Asıl soru bu: Türk medyasını kim yönetiyor?
Sonraki Haber