"Mutlu sonları seviyorum!"
Oya Doğan önemli bir gazeteci, ikinci romanıyla da kısa sürede büyük ses getirdi. Oya Doğan ile romancılığını, karakterlerini Sayım Çınar konuştu.
Röportaj: Sayım Çınar / sayımcinar@gmail.com
Hadi Ben Kaçtım adlı romanınla okurların karşısındasın. İlk romandaki Lara’nın çatışmaları hala aklımda. Sürpriz bir sonla bitiyordu. Yeni kitap bir gün öncesinden başlıyor. Süreci anlatır mısın?
Yıllarca o kadar çok dizi izledim ki, 12 saat televizyon, günden 5 dizi neredeyse, çok hızlı kurgu yapmayı öğrendim. Eğitim aldım, çok okurum, çok doldum. İçimdeki her şeyi yansıttım. İki kitap olmasını istemiştim, en başta böyle kurguladım. Kızın başına gelen olaylar, Amerika’ya gidişi, devamını da ikinci kitaba sakladım. İki bölümlük bir mini dizi adeta romanlarım.
Lara nasıl bir karakter?
Lara güçlü bir karakter, her istediğini almış gibi görünüyor, hep beni görün diyen insanlar vardır ya, o da öyle görünüyor ama doyumsuz. İçinde çok acayip durumlar var. Başına 12 saatte öyle şeyler gelmiş ki kusursuz kusurlu diyebiliriz ona. Kusursuzluğun peşinden gittikçe bir aldatmaca olduğunu anlıyor.
Herkesin bir defosu var.
Evet geçmişten getirdiklerimizle bugün böyleyiz.
“KENDİMDEN ÇOK BESLENDİM”
Dizi yazan insanlar, dizi eleştirmenleri çok sınırlı sayıda. Sen de onlardan birisin. Gördüklerini, yaşadıklarını, gözlemlediklerini kattın mı romana?
Kendimden çok beslendim. Lara’nın pek çok duygusu bende de var. Chicklet türünün tüm örneklerini okudum. Ben prototipleri değiştirdim biraz.
Dedikodu, magazin, gündelik hayat var bu tür kitaplarda. İç çatışmalar çok baskın. Hepimiz biraz Lara’yız bence.
Arka kapakta da söyledik, ne yaşarsak yaşayalım aslında hepimiz dört istek içindeyiz. Gör onayla sev değer ver.
Dizi formatında yazıyorsun, gündelik dili iyi kullanıyorsun. Duygusuz değil kitap.
Romantik bir kızım, naiflik de yansıyor yazdıklarıma. Ama işimi yaparken de sertim.
Roman gazetecilikten farklı bir kulvar.
Roman yazmama herkes çok şaşırdı. Dizi dünyasında dönenlere dair bir kitap bekliyorlardı benden aslında. Roman kurgusu şaşırttı insanları. Onur Baştürk’e söyledim geçenlerde, roman yazmama ne kadar çok şaşırdınız!
Yazdığın kitaplar büyük başarı gösterdi, çoğu gazetecinin kitabının önüne geçti yazdıkların. İyi bir okur kitlen oluştu henüz çok yeni bir yazar olduğun halde.
Son birkaç yıldır kendi alanıma bakıyorum. Azaldık, birbirimizi daha çok destekliyoruz dizi yazarları olarak. Buna seviniyorum. Mesut Yar iki kez köşesinde yazdı mesela ne kadar uğraştığımı, çok seviniyorum destek görünce ağabeylerden. Yazı dünyasında tek kadındım. Yer edinmek kolay olmadı.
İki romanın yazım sürecinde farklılıklar oldu mu?
İkinci kitabı yazmak birinciyi yazmaktan zordu. Ben insanları güldürmek istiyordum, ülkenin her yerinde patlamalar oluyordu. O kadar umut kaybettiğim zamanlar oldu ki. Kitabın seyri değişti. Psikolojiniz bozuluyor ister istemez. Vermek istediğim mesajlar vardı, yeter ki istemeyi bilin, mutlaka olacaktır demek istiyordum. Bunları anlatabildim, gülümseme yerleştirdim okurların yüzüne.
Kitaba yapılan pr ne kadar etkiliyor kitabı?
Popüler kültürdeyim, dizi oyuncularını sevenler beni de takip ediyor, ünlü arkadaşlarım var, mutlaka satışa katkısı oldu bunun. En çok mutlu eden şey kitapçıda görüp sevinen, alan, hayatını değiştirdiğini söyleyen. Tanımadığın insanları etkiliyorsun.
David, Murat, Lara’nın hikayesi, üç farklı karakter, üç farklı insan öyküsü. Dizi olmaya da çok müsait.
Dizi karakterlerini düşünmedim yazarken ama bir yandan da David dizi karakteri olamayacak kadar iyi. Hepimizin hayal ettiği adam.
“Deniz kenarında sıkılmadan, kahkahalar atarak okuyacaksınız. Bitirdiğinizde umut dolacaksınız.”
Okurlarına ne demek istersin?
Deniz kenarında sıkılmadan, kahkahalar atarak okuyacaksınız. Bitirdiğinizde umut dolacaksınız.
Devamı gelecek mi?
Yeni romanımı yazmaya başladım, bu hikaye bitti artık. Yepyeni bir hikayeyle yeniden bir roman yazıyorum. Umut her zaman olacak. Değişik bir öğreti de var, yine olacak.