Mutluluğu herkes kaldıramaz

“İlkokulu takdirle bitirmiş, dedemden ve babaannemden güzel bir harçlık koparmıştım. Amcam Almanya’dan dönmüş bana ve kardeşlerime oyuncaklar getirmiş, ailedeki herkese hediye vermişti. Hep beraber şölen havasında oturduğumuz masada gülüp eğlenirken anlamadığım bir nedenle babam kavga çıkarmış, herkese bağırıp çağırıp kapıyı çarpıp gitmişti. Hep böyle yapardı. En mutlu olduğumuz anların üzerine benzin döker ateşe verirdi. Babam mutluluğu kaldıramazdı.”

Yeni tanıştığım bir kadından dinledim bu hikâyeyi. Evet, herkes mutluluğu kaldıramaz. Hem kendi mutluluğunu hem de başkalarınınkini kimi zaman sinsice kimi zaman açıktan sabote eder.

Mutluluk kavramı üzerine kafa yormayan yoktur herhalde. “Mutluluğa giden bir yol yoktur, mutluluğun kendisi yoldur” demiş Budha. Haklı!

Her şeye sahip ama hiçbir şeyi olmayanlar ile hiçbir şeyi olmayıp her şeye sahip olanları gördükçe şaşırıyoruz. Ve mutluluğun sahip olmakla, zengin, güzel, başarılı, ünlü, faydalı olmakla bir ilgisi olmadığını görüp, mutluluğun bir eğilim olduğunu fark ediyoruz. Bunu çok güzel anlatan bir fotoğraf aylardır sosyal medyada dolaşıyor. Yarışın birincisi çocuk çıktığı birincilik platformunda somurturken, üçüncü olan çocuk dünyalar onun olmuşçasına seviniyor. Mutluluğun resmi çizilemedi belki ama zihinsel/ruhsal bir durum olmasının fotoğrafı çekilmiş.

Sonunda herkesin öldüğü hayat denen bu oyunun kazananı yok. Ve bu oyunun bazı sahneleri sırf keder, acı ve üzüntü… Mutlak mutsuzluktan kaçınamayacağımız anlarımız var. Sevdiklerimizi kaybettiğimizde, yenildiğimizde, battığımızda, hastalandığımızda, terk edildiğimizde, haksızlığa uğradığımızda, parasız kaldığımızda, aşağılandığımızda biri çıkıp, “Mutluluk bir eğilimdir” derse şamarı hak eder. Öylesi anlar için değil ama yaşamın tamamını ele aldığımızda mutluluk kesinlikle bir eğilim…

***

Sevgili Nilgün Belgün, bir sohbetimizde bir psikoloğun ona “Sen mutluluk eğiliminde olan bir insansın. Pek çok insan öyle değildir” dediğini aktarmıştı.

Nilgün Belgün’ün güzel, pozitif enerjisini tanıyanlar bilir. Güzel ve çekici bir kadındır. Mesleğinde hem de tek başına, arkasında hiçbir destek olmadan zirveye çıkmıştır, başarılıdır. Tek kişilik oyunu Aşk ve Komedi yıllardır sürüyor. Ancak onun asıl imrenilecek yanı, mutlu bir kadın olmasıdır. Nilgün’den daha güzel, daha zayıf, daha çok sahneye çıkmış, daha çok filmde oynamış, özel hayatında daha fazla istikrar yakalamış pek çok sanatçı onun kadar mutlu değildir.

Bir keresinde Nilgün bana, “Benim bir tane hayatım var ve mutlu olmak benim sorumluluğum. Beni mutsuz eden, negatif insanları hayatımdan çıkarırım. Çıkaramayacağım yakınlıkta biriyse mesafe koyarım, biraz uzaklaşırım. Kimsenin bizi mutsuz etmeye hakkı yok” demişti.

Size bir şey söyleyeyim mi; mutluluğun bir sırrı falan yok. İlk sır bu! Fakat birkaç yardımcı araç var. Gerçekten bilinçli tercihlerde bulunmak, şükretmek, başkalarıyla rekabetten ve kıyaslamadan kaçınmak, insanları olduğu gibi kabullenmek, onları değiştirmeye çalışmamak, bize uymuyorlarsa yolları ayırmak, başkalarının onayı veya alkışı için değil kendimiz için yaşamak, haz peşinde koşmamak ve evet, negatif insanlardan kaçınmak mutluluk için yardımcı olabilir.

***

Mutluluk, sıklıkla haz ile karıştırılır tıpkı aşkın şehvetle karıştırıldığı gibi.

Kısa süreli haz peşinde koşanlar kendilerine en fazla bir mutsuzluk cehennemi yaratabilirler.

Eğer mutlu olmak istiyorsanız haz ve mutluluk kavramlarının ayrımına varmak zorundasınız.

Güzel yemek mutluluk getirebilir ama aldığınız haz uğruna her istediğinizi yerseniz, her istediğinizi giyemezsiniz, üstüne sağlığınız da bozulur.

Fiziksel haz en çok orgazm olurken yaşanır. İyi bir cinsel yaşam sizi mutlu edebilir ama haz uğruna yaşayacağınız cinsel aşırılık, çok eşlilik, sadakatsizlik, fırsatçılık istikrarsız bir özel hayata, tatminsizliğe, dengesiz bir sosyal hayata, değersizliğe ve belki de zührevi bir hastalığa yakalanmanıza neden olacaktır.

Aşkın şehveti kapsadığı gibi mutluluk da hazzı kapsar ama şehvette aşk, hazda mutluluk yoktur.

Mutluluğu kaldıramayan insanlar için çok fazla yapacak bir şey yoktur. Onlar farkında olmadan her seferinde mutluluğu ellerinin tersiyle iterler. Sadece mutluluğu değil yaşamı da beceremezler. “Allah cezalandıracağı kulunun önce aklını alırmış” sözünü çok severim. Hepimiz, ceza çekeceğimiz şartları kendimiz hazırlamadık mı?

Canınızı sıkan insanlar için dua edin. Ben öyle yapıyorum. “Allah yardımcısı olsun” diyorum. Sorun ben olamam, kim bilir onun derinlerde, geride, geçmişte nasıl tecrübeleri var ki kendisini bu kadar mutsuz bir duruma düşürüyor? Mutsuzluk eğilimini herkese bulaştırmaya çalışıyor. İşte tam da oraya bir çizgi çekmek gerekiyor.

Tüm yazılarını göster