NATO üyesi olmak ile ‘NATO’cu’ olmak aynı şey mi?

Nedim Şener: Çocukluğunda bizim gibi, “Karaoğlan Ecevit”in Amerika ve NATO’ya kafa tuttuğunu görmüş kişiler için bugün CHP’nin başındaki Kılıçdaroğlu’nun sözlerini duymak ne kadar acı...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ukrayna savaşı ve krizin Türkiye'ye yansımaları üzerine yaptığı açıklamalar ile gündemde... Reuters’ın sorularını yanıtlayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz NATO’nun bir parçasıyız. Dolayısıyla kendimizi bu ittifakın dışında göremeyiz. Bu konuda taahhütlerimiz var. Biz NATO’yu sadece bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi” dedi.

CHP liderinin bu çıkışına itiraz ise Hürriyet yazarı Nedim Şener'den geldi. Bugünkü köşe yazısına "NATO üyesi olmak ayrı ‘NATO’cu’ olmak ayrı" başlığını veren Şener, Kılıçdaroğlu'na Ecevit örneğini gösterdi.

Nedim Şener şunları kaydetti;

"Çocukluğunda bizim gibi, “Karaoğlan Ecevit”in Amerika ve NATO’ya kafa tuttuğunu görmüş kişiler için bugün CHP’nin başındaki Kılıçdaroğlu’nun, “Biz NATO ittifakının bir parçasıyız. NATO’yu sadece savunma gücü olarak görmemek lazım. Biz NATO’nun bir parçası olarak NATO’nun öngördüğü şekilde çalışmak zorundayız. NATO’ya karşı çıkmanın bir anlamı yok.” sözlerini duymak ne kadar acı...

CHP son yıllara kadar “ulusal bağımsızlığın” simgesi diye bilinirdi. Şimdi Genel Başkanı, “NATO artık bugün 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi” diyor. (21.02.2022 Reuters)

TERÖR DESTEKÇİSİ NATO ÜLKELERİ

“NATO, üyesi olduğumuz bir kuruluştur; sorumluklarımız kadar haklarımız da vardır” demek varken, NATO’yu demokrasinin güvencesi saymak kişisel siyasi trajedisinden başka bir şey değil. Çünkü, Türkiye üye olduğundan beri hep yükümlülükleri ile hatırlanırken, en büyük saldırılara da hep NATO ülkelerinden maruz kalmıştır. Buna karşın üye olduğu 1952’den beri bu hukuki zemini kaybetmemeye özen göstermiştir.

Bugün NATO’nun en büyük ülkesi ABD, NATO üyesi Türkiye’nin düşmanı terör örgütü PKK/YPG’ye silah yardımı yapıyor. 15 Temmuz darbe girişimiyle demokrasiyi askıya almak isteyen ve TBMM’yi de F-16 bombalarıyla vuran Fetullahçı Terör Örgütü yönetici ve elemanlarını korumayı sürdürüyor. 

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırı başlatmasıyla birlikte Kılıçdaroğlu’nun NATO güzellemeleri gibi ittifak ortağı gibi İP Genel Başkanı Meral Akşener’in önce S-400’ler üzerinden Amerika ve NATO’ya selam verdiğine şahit olduk.

Akşener salı günü de, “Putin haddini aşmıştır. Vakit, boş laf değil yaptırım vaktidir” sözleri ile Türkiye’nin değil kendisinin ve ittifak üyesi ile birlikte partisinin duruşunu tarif etmiştir.

ABD-RUSYA GÜÇ SAVAŞI

Aklı olan herkes Ukrayna’da yaşananların Amerika ve Rusya’nın güç savaşı olduğunu görüyor, savaşın tarafı ülkeler bile Türkiye’nin denge politikasını övüyor. Bunun, NATO üzerinden ABD’nin Rusya ile güç savaşı olduğu bir yıl öncesinden belliydi. Biden, Rusya ile gireceği savaşta NATO’yu da yanına alacağının işaretini 19 Şubat 2021 günü katıldığı Münih Güvenlik Konferansı’nda şu sözlerle vermişti: “... Bugün kısa bir süre önce başladığım görevde, ABD’nin Başkanı olarak konuşuyorum ve tüm dünyaya çok açık bir mesaj gönderiyorum. Amerika geri döndü. Transatlantik ittifak geri döndü. Ve geriye bakmayacağız.”

Aradan bir yıl geçti, Ukrayna krizi tırmandı ve “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” diyen AB ülkeleri dahil hepsi Ukrayna krizinde Biden yönetiminin yanında hizalandı.

Rusya ile doğalgaz hattı projeleri rafa kalktı, ekonomik yaptırım kararları alındı, açıklamalarının tersine silah yardımı yapma kararı alındı. Tam da ABD’nin istediği gibi Almanya dahil silahlanma bütçelerini artırma kararları aldılar.

NATO’CULAR NE DERSE DESİN

AB ülkelerinin bile itiraz ettikleri her şeyi istemeseler de yapmak zorunda kaldıkları süreçte, Türkiye’nin NATO ile aynı çizgide kalarak, Rusya veya Ukrayna arasında tercih yapmadan yürüttüğü denge politikası Kılıçdaroğlu ile Akşener tarafından eleştiriliyor.

Anlaşılan o ki her ikisi de “NATO üyesi” olmakla “NATO’cu” olmayı karıştırıyorlar.

Evet, Türkiye sorumlulukları ve haklarıyla NATO üyesi ama NATO ülkelerinin Türkiye aleyhine tutumları görmeyecek kadar kör değil. NATO üyesi olarak Türkiye; Rusya ve Ukrayna ile ilişkilerini, NATO, ABD, AB çıkarlarına göre değil, ulusal çıkarlarına göre sürdürüyor.

Evet, Türkiye NATO üyesi ve AB ile sorunları da olsa ilişkisi var ama ABD ve AB’nin Rusya aleyhine aldığı kararlara gözü kapalı uymak zorunda da değil. NATO’dan demokrasi bekleyenler ya da ABD rüzgârına kendini kaptıran “NATO’cular” ne derse desin..."

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...

2025 emekli maaşında sıfır zam riski Rize'de Atmaca Güzellik Yarışması Savunma Sanayi ihracatında yüzde 61 artış!
Sonraki Haber