‘ASIL KORKU SİLAHLI GÜCÜMÜZÜN ARTMASI DEĞİL!’
SuperHaber programcısı - Güvenlik Uzmanı Mete Yarar ve SuperHaber programcısı - Hürriyet yazarı Nedim Şener ile “Memleket Aşkına”nın yeni bölümü SuperHaber YouTube kanalında yayında…
İki usta isim SuperHaber programcısı - Güvenlik Uzmanı Mete Yarar ile SuperHaber programcısı - Hürriyet Gazetesi yazarı Nedim Şener, “Memleket Aşkına” programının yeni bölümünde, Putin’in açıklamaları, Dağlık Karabağ ile ilgili son durum ve Biden ile birlikte Türkiye-ABD ilişkilerinin ne şekilde gelişebileceği konuşuldu.
YARAR: NATO VE RUSYA, TÜRKİYE’NİN ASKERİ GÜCÜNÜN ARTMASINDAN PEK MEMNUN DEĞİL!
Mete Yarar, "ABD seçimlerinde Trump’a yatırım yapanlar vardı, Biden’a yatırım yapanlar vardı. Biden şu andaki durumda hala onaylanmadı ve mahkeme süreci devam ediyor. Biden’a yatırım yapan grup, bunun kazancını almaya çalışıyor. İlginçtir, geçen gün bir açıklama gördüm, Fransa ile Almanya 'Türkiye konusunda Biden ile birlikte ortak hareket etmek için ne yapabiliriz' diye konuşamaya başlamışlar. Fransa ve Almanya’dan böyle bir talep gelmiş. Herkes yatırım yapıyor, Türkiye’de yatırım yapan bir grup yok, yurtdışında da yatırım yapanlar var. Olacakları hep birlikte seyredeceğiz. Putin’in açıklaması da çok ilginçti. Adam komünist, adam demir perde, adam realistikten uzak diye görüyorsunuz ama dünkü açıklamasında bir devlet adamı gibi bir açıklamalar yapıyordu. Onaylamadığım bir sürü şey var ama konuşmalarının her biri bir gerçeklik üstüne kurulduğunu görüyorum. Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu, Türkiye’nin Azerbaycan’da müttefiği olduğunu, Karabağ konusunda Türkiye’nin gösterdiği tavrın uluslararası hukuku çiğnemediğini, Türkiye ile birçok konuda farklı düşünseler de ortak bir nokta bulabildiklerini, diplomasinin de zaten ortak nokta bulabilme yeteneği olduğunu, hem Suriye’de hem Libya’da hem de Azerbaycan konusunda ortak hareket edebildiklerini söyledi. Bu adam bizim müttefikimiz falan değil, NATO içinde de yer almıyoruz. Düşman da sayılabilir, çünkü S-400 aldığımız için onlar bize ‘o sizin düşmanınız’ hatırlatması yaptılar. ‘O sizin düşmanınız. Biz Rusya ile mücadele ederken siz nasıl silah alırsınız?’ dediklerine göre ‘NATO’nun düşmanı’ demekki. Düşmanın bu kadar iyi konuştuğu, müttefiklerin de şöyle bir tabir kullandığı, bu tabiri ABD’li yetkililer kurdu gitmeden, ‘NATO ülkesi olan Türkiye’nin askeri gücünün artmasından endişe duyuyoruz’. Ben bunu ilk 1990’ların ortasında NATO dergisinde bir Amerikalı eski yarbay yazı yazığında gördüm. ‘Türkiye’nin artan askeri gücü bizim için bir tehdittir’ dedi. Daha sonra FETÖ’ye destek arttı, arkasından savunma sanayindeki engelleme projeleri, Ergenekon süreçleri, askeri casusluk davaları ve diğerler süreçler başladı. Gördüğüm kadarıyla NATO, Türkiye’nin askeri gücünün artmasından pek memnun değil. Rusya da askeri gücümüzün artmasından memnun değil." ifadelerini kullandı.
ŞENER: ABD GİBİ BİR MÜTTEFİKİNİZ VARSA DÜŞMANA İHTİYACINIZ YOK!
Nedim Şener, "ABD gibi bir müttefikiniz varsa düşmana ihtiyacınız yoktur. Ben bunu yıllardır söylüyorum, özellikle 15 Temmuz’dan beri defalarca tekrar ettim. ABD için terör destekçisi, haydut devlet dedim. Haydut devlet, çünkü uluslararası hukuku tanımıyor, kendi hukukunu bile tanımıyor gün geldiğinde, çıkarlarını düşünüyor. Terörist devlet, çünkü PKK’yı bize karşı koruyor. Hem koruyor hem kullanıyor. Müttefik düşman, çünkü Türkiye’nin artan gücüne karşı AB ile nasıl engelleriz diye proje geliştiriyorlar. Bunu sürekli tekrar ediyorlar. 60 darbe girişimine ABD karşı çıksaydı ne o darbe başarılı olurdu, ne de ondan sonrakiler cesaret edebilirdi. Darbenin iç siyasetteki değişiklik enstrüman olarak kullanılması Amerika’nın çok işine yarayan bir şey. Dünya tarihinde 430’a yakın darbe gerçekleşti, 236’sı başarılı sonuçlandı. Hep arkasında ABD desteği vardı. Onaylamadığı darbeler gerçekleşmedi. ABD o süreçten sonra bütün darbelerin arkasında var. 71 muhtırasının, 12 Eylül darbesinin, 28 Şubat’ın, 15 Temmuz darbesinin, soldan sağdan gençlerimiz asılırken, sosyalist gençler infaz edilirken hepsinin arkasında onlar var. CIA’nın kullandığı bir aparattı o tarihlerde. Türkiye-Kıbrıs Barış Harekatı’nda meşru bir müdafaaya giriştiği zaman ilk ambargoyu koyan, Haşhaş öğretimine karşı ilk ambargoyu koyan, bizim savaş gemilerimizi kaza süsü vererek batıran ve o yıllardan başlayarak Türkiye’ye karşı terör örgütlerini destekleyen bir müttefikten bahsediyoruz. Bizim hiçbir zaman yanımızda olmadı. Rusya ile Küba krizi sırasında Türkiye’ye füzeleri göndermek, veya İran’da İslami devrim olunca ona karşı uçak füzelerini göndermek, hep böyle kritik zamanlarda kullanmadığı enstrümanları bize vererek güya müttefik olduğunu gösteriyor. Bazı anlarda hurdaya çıkmış gemilerini vererek destek oluyormuş gibi gösteriyor. Ancak ona karşı gemilerimizi batırıyor, askerlerimizi şehit ediyor. Herhangi bir operasyon yapacakları zaman ‘Amerika’nın çıkarları bunu gerektiriyor’ derler. Türkiye’de de Amerikan etki ajanları da bu kavramı çok kullanır. Bunların çıkar dediği ülkeleri bölmek, petrol kaynaklarına nüfuz etmek, ülkenin kaynaklarını sömürmek. Bunun önünde engel olan kim varsa bugünlerde mesela Türkiye. Onu yıkmak, hükümetse onu devirmek için uğraşıyor. Türkiye ise hakları için mücadele ediyor, çıkarları için değil. Amerika kendince bir hukuk düzeni üzerinden haydutça bir meşrutiyet devşiriyor, Türkiye sadece haklarını kullandığı için. ABD gibi bir müttefikiniz varsa düşmana ihtiyacınız yok. AB onun yanındaki güç. Asıl korktukları ne biliyor musunuz? Türklerin yükselen cesareti sizi kaygılandırıyor. Türkler İHA’yı, SİHA’yı bugün yapıyor ama yürek her zaman vardı. Bu ülkeyi sizin işgalinizden yüzyıllar önce kurtardılar. Sizin korktuğunuz Türklerin özgüven kazanması. O korkuya devam edin. Devletin bu işleyişi bozulmazsa o korku çok daha büyüyecek. Benim yurttaş olarak beklentim şu, bütün bu batıya korku salan ve onları endişelendiren yönetim tarzının, askeri alandaki güç ve Türk milletinin bunu başarabileceğine olan inancının kurumsallaşarak toplumun geneline yayılması. İçerideki etki ajanları bunu bozmaya çalışacaklar, ‘ABD müttefikimiz, Türkiye yalnızlaşıyor’ diyenlere bakmayın, onlar bu işi yapacaklar. Onlar ABD’siz bir dünya düşünemiyorlar. Bağımsız bir ülke nasıl olur bilmiyor. Bir FETÖ’cünün kafasından Gülen’i silerseniz boşluğa düşüyor, hayatı anlamsızlaşıyor. Amerikan etki ajanının kafasından Amerika’nın gücünü silip, hele bir de Türkiye’nin gücünü ve cesaretini koyarsan programları karışmış bir robota dönüyor. Rusya ve İran bizim ebedi düşmanımız. Bize hep Rusya, İran düşman gösterildi. Öbür taraftan Avrupa ve ABD hep müttefik, dost, stratejik ortak olarak gösterildi. Bugün Almanya, Fransa, ABD oturmuş Türkiye’yi nasıl engelleriz, haklarından nasıl mahrum ederiz, Orta Asya’da, Libya’da, Suriye’den nasıl def ederiz diye uğraşırken, öbür taraftan bakıyorsunuz Putin bir denge güdüyor. Umarım Rusya ile bu uyumlu olunan konulardaki iş birliği, Suriye’de meselenin çözülmesine kadar varır. ESAD ile dolaylı olarak görüşmekte dahil olmak üzere, Suriye’den Türkiye’ye gelen göçmen sorunu, Suriye’deki toprak bütünlüğünün bozulmaması bağlamında sorunun çözümü kolaylaşabilir. Azerbaycan bunun laboratuvarı oldu. Karabağ toprağının tekrar Azerbaycan yönetimine geçmesi ve oradaki Azerbaycan-Türkiye-Rusya uyumu belli ki Suriye topraklarına taşınır. Amerika’nın da oyununu bu bozar.” dedi.
Mete Yarar ve Nedim Şener ile “Memleket Aşkına”nın tamamını SuperHaber YouTube kanalında izleyebilirsiniz...