Nedim Şener yazdı: Kehanette nokta atışı
SuperHaber programcısı Nedim Şener, Hürriyet gazetesindeki köşesinde, koronavirüs salgınına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şener, söz konusu virüse ilişkin kehanet ve komplo teorilerini içeren kitaplardaki detaylara, ''Kehanette nokta atışı'' ifadeleriyle dikkat çekti.
SuperHaber programcısı Nedim Şener, Hürriyet gazetesindeki köşesinde, koronavirüs salgınına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Şener, ilk olarak Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan söz konusu virüse ilişkin komplo teorilerini içeren kitaplardaki kehanetlere dikkat çekti.
İşte Şener'in ''Kehanette nokta atışı'' başlığıyla kaleme aldığı yazısı;
Dünyada ne zaman bir felaket yaşansa hemen Nostradamus’un, ardından da Baba Vanga’nın kehanetlerine ilgi artıyor.
Bu kez de öyle oldu; asıl adıyla Michel de Nostredame olan Fransız hekim, eczacı, kâhin ve astrolog ile 1911 yılında Makedonya’da doğan ve 16 yaşındayken üzerine düşen bir yıldırımla görme yetisini kaybeden Baba Vanga “Ne demiş?” diye arşive bakıldı.
Hatta Baba Vanga’nın, büyük ve güçlü bir ejderhanın insanlığın tepesine çökeceği, üç devin birleşerek dünyayı yöneteceği, bu süreçte ellerinde kırmızı paralar olan insanlar olacağı ve bol sıfırlı sayıların da insanlığa hükmedeceği kehaneti, simgesi ‘ejderha’ olan Çin’in koronavirüsü dünyaya yayarak küresel çöküşe sebep olacağı, sonra da dünyaya hükmedeceği şeklinde yorumlandı.
29 YIL ÖNCEKİ KİTAP
Kehanet ve komplo teorileri meraklıları için bir başka kaynak, ABD’li yazar Dean Koontz’un 1981 yılında yazdığı ‘Karanlığın Gözleri’ (The Eyes of Darkness) kitabı oldu.
Romanda, Çin’in biyolojik silah olarak ürettiği virüsün adının, hastalığın çıktığı şehrin adı yani, Wuhan-400 olması şaşırtıcı bir benzerlikti.
Ben bu tür kehanetlere ve kurgulara fazla ilgi duymuyorum.
Ama dün bir kitapta gördüğüm satırlara şaşırmadım desem yalan olur.
Kehanette nokta atışı
HAZİRANDA BİTECEK Mİ?
2013 yılında hayatını kaybeden Amerikalı medyum ve yazar Sylvia Brown tarafından bundan tam 12 yıl önce, 2008’de yazılan ‘Günlerin Sonu’ (End of The Days) kitabının 312’nci sayfasında şu satırlar yer alıyor:
“2020’de akciğerlere ve bronşlara saldıran ve tüm bilinen tedavilere direnen ciddi bir zatürre benzeri hastalık dünyaya yayılacak. Hastalığın kendisinden daha şaşırtıcı olan şey, aniden geldiği kadar hızlı bir şekilde yok olacağı gerçeğidir. On yıl sonra tekrar saldıracak ve o zaman tamamen ortadan kalkacak.”
Hakkında yazılanlara okurken, Sylvia Brown’ın medyum olarak bazı söyledikleri gerçekleşmese de Amerikan adli makamlarına yardım ettiği ve yaşarken oldukça ilgi gördüğünü öğrendim.
Tam “Ne tesadüf” diyerek konuyu kapatacaktım ki, 2003 yılında SARS salgınını ilk keşfeden bilim insanı olan Zhong Nanshan’ın, salgının dünya genelinde haziran ayında sona ereceğini açıklaması gelmez mi?
Kehanet mi bilemedim ama tam nokta atışı...
‘YUNANLARIN SIĞINMACILAR İÇİN GİZLİ YERİ: HAYVANLAR GİBİYİZ’
Son yazımda Yunanistan devletinin sınırı geçmek isteyen sığınmacılara karada ve denizde yaptığı insanlık dışı muameleleri tek tek sıralamıştım. Gaz ve sis bombası atmaktan plastik ve gerçek mermi kullanmaya, işkenceden denizde botları batırıp ölüme terk etmeye kadar insanlık dışı tüm uygulamalarını anlatmıştım.
Ama sığınmacılar için hiçbir hukuki gerekçesi olmadan gizli bir toplama merkezi oluşturduğu kimsenin aklına gelmezdi. Onu da Amerikan New York Times gazetesi yazdı. “Yunanların sığınmacılar için gizli yeri: Hayvanlar gibiyiz” başlıklı haberde, Yunan hükümetinin Avrupa’ya geçmek isteyen sınırdaki sığınmacıları uluslararası hukuka aykırı bir şekilde, iletişim ve yargı sürecinin olmadığı gizli bir yerde tutup Türkiye’ye geri gönderdiği bilgisi yer aldı.
Haberde sığınmacılarla yapılan mülakatlara da yer verildi. Yunanistan resmi makamlarının sığınmacıları yakalayarak üzerlerindeki elbiseler dahil bütün varlıklarını gasp ettiği, dövdüğü ve hiçbir hukuki işlem yapmadan Türkiye’ye geri gönderdiği kaydedildi. Yunan hükümetinin iddiaları reddetmesine rağmen NYT, raporlar ve uydu görüntülerinin Yunanistan’ın kuzeydoğusunda böyle gizli bir merkezin varlığını doğruladığını aktardı.
AVRUPA’DAN SES YOK
İşin tuhafı, tüm bunlar “insan hakları, kişi hakları, hukuk, demokrasi” denilince mangalda kül bırakmayan Avrupa’nın gözleri önünde oluyor.
Tek bir Avrupalı lider, çıkıp “Ne yapıyorsunuz?” demiyor. Türkiye’deki en ufak olayda açıklama üzerine açıklama yapan Avrupa Birliği kurumları sus pus. Sınırımızda yaşanan insani dram, aslında Avrupa’nın ve savunduğu değerlerin kendi elleriyle çürüdüğünü gösteriyor.
ÇÜRÜME ÇATIŞMA GETİRECEK
Türkiye’nin sığınmacıları engelleme politikasından vazgeçmesi, Avrupa’nın yaşadığı krizi derinleştirecek. Öyle ki, Yunanistan ile Bulgaristan karşı karşıya gelmek üzere. Bulgaristan Savunma Bakanı Karakaçanov, Yunanistan’ın iki ülke arasındaki Serez’de bir kamp kurma girişimi olduğunu, buna da Bulgaristan ordusunun karşılık vereceğini açıkladı. Yani herkes kendisini kurtarmaya çalışıyor. Oysa yapılacak şey basit: İki ülke de kapılarını açacaklar ve sığınmacılar Avrupa’da gitmek istedikleri yere gidecekler.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...