Nihal Bengisu Karaca'dan Aydınlık'a Görmez yanıtı! “Korktuğunu iddia etmek için ya cahil ya da..."
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in ayrılma kararı üzerine ortaya atılan iddialara yanıt olacak bir yazı kaleme aldı. "Allah halefine kolaylık versin" başlığını yazısına uygun gören Karaca, Görmez'in TGRT'nin anti propagandası ile ayrılma kararı verdiğinin altını çiziyor. Aydınlık'ın kulislerdeki dedikodu şerhi düştüğü "FETÖ’nün elinde Görmez’in şahsıyla ilgili doneler var, Diyanet İşleri Başkanı bu veriler üzerinden korkutuluyor" ifadesine yanıt veriyor... Karaca, "Görmez’in 'korktuğunu' iddia etmek için ya cahil ya da devlet işlerini FETÖ’vari yöntemlerle manipüle etmek isteyenlerce yönlendirilen bir gafil olmak lazım. " dedi... Ve Görmez'in FETÖ'den korkmadığını 15 Temmuz gecesi camilerden okutulan selalar için verdiği talimatı gösterdi...
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in ayrılma kararı üzerine ortaya atılan iddialara yanıt olacak bir yazı kaleme aldı.
"Allah halefine kolaylık versin" başlığını yazısına uygun gören Karaca, Görmez'in TGRT'nin anti propagandası ile ayrılma kararı verdiğinin altını çiziyor.
Aydınlık'ın kulislerdeki dedikodu şerhi düştüğü "FETÖ’nün elinde Görmez’in şahsıyla ilgili doneler var, Diyanet İşleri Başkanı bu veriler üzerinden korkutuluyor" ifadesine yanıt veriyor...
Karaca, "Görmez’in 'korktuğunu' iddia etmek için ya cahil ya da devlet işlerini FETÖ’vari yöntemlerle manipüle etmek isteyenlerce yönlendirilen bir gafil olmak lazım. " dedi... Ve Görmez'in FETÖ'den korkmadığını 15 Temmuz gecesi camilerden okutulan selalar için verdiği talimatı gösterdi...
İşte, Nihal Bengisu Karaca'nın o yazısı...
Allah halefine kolaylık versin
Mehmet Görmez’in görevi bırakması geçen haftanın en önemli olaylarından biriydi. Özellikle belirli bir kanalın ve o kanalla beraber hareket eden belli isimlerin yaptığı ısrarlı antipropaganda sonrasında ortaya çıkan bu durum, Mehmet Görmez’in görevden ayrılma kararıyla ilgili merakı ve üzüntüyü artırdı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tarihinde görev süresi bitmeden ayrılmak, pek rastlanan bir şey değil. Bildiğim kadarıyla kurumun tarihinde böyle bir olay, ya bir ya iki.
Özetlemek gerekseydi, mesele Mehmet Görmez’in Diyanet İşleri Başkanlığı makamının itibarının korunmasıyla ilgili hassasiyet ile devletin nihayetinde kendisine bağlı olan bir kurumla ilgili beklentilerinin örtüşmemesi meselesidir derdim. Sonuçta Görmez’in kendi isteğiyle görev değişikliği talebinde bulunduğu devletin en yüksek profilli isimleri tarafından deklare edildi, Görmez’den de itiraz gelmedi.
Tam böyle düşünüp kendimi durumun Türkiye’deki hayatın yeni akış şekline uygun olduğuna ikna etmeye çalışırken Aydınlık Gazetesi yazarlarından birinin “dedikodu” şerhiyle de olsa “kayda geçirme”gereği duyduğu “kulis”i gördüm ve büyük bir hayal kırıklığı içinde dudaklarımdan dökülen ifade şu oldu:
‘YİNE Mİ?’
Yine mi haysiyetini ve makamının saygınlığını lekelemeden ayrılan biri, sırf toplum tarafından seviliyor diye hem umulan hem de umulmayan mecralardan itibarsızlaştırılmaya maruz bırakılacak? Yazarın aktardığına göre “güya” FETÖ’nün elinde Görmez’in şahsıyla ilgili doneler var, Diyanet İşleri Başkanı bu veriler üzerinden korkutuluyor. Bu durumu öğrenen devlet, kuruma zarar gelmesin diyerek söz konusu görev değişikliğine karar vermiş. (Aydınlık 27.02.2017).
FETÖ’nün yapmayacağı şey, çevirmeyeceği dolap yok, doğru.
Ama Görmez’in “korktuğunu” iddia etmek için ya cahil ya da devlet işlerini FETÖ’vari yöntemlerle manipüle etmek isteyenlerce yönlendirilen bir gafil olmak lazım. Çünkü korkan insan herhalde en çok 15 Temmuz gecesi korkardı ve darbecilere karşı verilen mücadeleyi zafere götüren sürecin en önemli aşamalarından biri olan “camilerde sela okutma”talimatını vermezdi.
Korkan insan herhalde Gülen’in 670 saatlik konuşmalarını, Türkçe basılmış olan 80 kitabını, çıkardığı dergileri ve dergilere yazdığı bütün başyazılarını didik didik inceletmez, Gülen’in söyleminin İslami açıdan nasıl sorunlar taşıdığını ortaya koyan dev bir projeye imza atmazdı. El insaf demek lazım, “Kendi Dilinden FETÖ: Örgütlü Bir Din İstismarı”isimli çalışma yayınlanalı daha 3 gün oldu. Daha kitabın üzerindeki matbaa kokusu eskimedi.
GÖRMEZ’İN FARKI
Cumhurbaşkanı’na yakın olanlara yakın olmak üzerinden yelken şişirip sağa sola “gayri milli” yaftası asan, önüne gelene “FETÖ”cü iftirası atan hacıyatmazlar ve imal ettikleri terbiyesizlikleri “karşı cenah”tan servis ettirenler anlamayabilir. Ama biz de milletin gördüğünü, bildiğini tekrar etmekten sakınacak değiliz.
Mehmet Görmez bu ülkenin görüp göreceği en iyi Diyanet İşleri Başkanı’ydı. Selefleri gibi modernist, handiyse pozitivist değildi. İslam düşünce geleneğine/ehli sünnetin muteber kabul ettiği kaynaklara bağlı kalmak ile akli delillere itibar etmeyi dengeleyen çizgisiyle, Kuran-ı Kerim’in “sırat-ı müstakim” diye tarif ettiği yolu temsil mahiyetinde önemli bir iz bıraktı.
Makamına tahsis edilen şatafatı reddeden sadelik yanlısı örnek tutumu bir yana... Kaç kişi farkında bilmiyorum ama Suriye’yi, Irak’ı esir alan “mezhep çatışması” ile ilgili net duruşu dahi bu ülkedeki pek çok riske ölüm doğum yaptırmıştır. İddia ediyorum, coğrafyanın geçtiği sıkıntılı dönemde toplumla hemen her an temas eden Diyanet İşleri’nin başında bu keyfiyette biri olmasaydı, IŞİD gibi örgütler Anadolu’nun yüzlerce evini hücre haline getirebilirdi.
Sırf bu nedenle bile, şimdi herkese düşen en azından “Allah razı olsun hocam” demektir diye düşünüyorum. Yeni görevinde aynı şevkle hizmet edeceğini umuyor, başarılar diliyorum.