Nuran Yıldız: Kültür Bakanlığı 100. Yıl Marşı için geç kalmış değil

SuperHaber yazarı Nuran Yıldız, bu haftaki köşesinde büyük tepki toplayan Fazıl Say'ın 100. Yıl Marşı'nı eleştirerek Kültür Bakanlığı'na çağrı yaptı. "Tanınmamış bir şaire emanet edilebilir miydi 100 yıllık eser? Edilmişti. Sözlerin hiçbir yerinde “Cumhuriyet” geçmiyordu!" diyen Nuran Yıldız, "Bakanlık halâ 100. Yıl Marşı yarışması düzenlemekte gecikmiş değil, biz Ankara Üniversitesi İLAUM olarak organizasyona da talibiz." ifadelerini kullandı.

Piyanist Fazıl Say, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı'na armağan ettiği bestesini yayınladı.

Say'ın bestelediği 100. Yıl Marşı kimileri tarafından beğenilse de çok sayıda eleştiri de aldı.

Ünlüler de Say'ın bestesini beğenmedi ve "Beş dakikada Beşiktaş yapmış, hiç olmamış. Modern bir marş yapılmalıydı" gibi yorumlar yaptı.

NURAN YILDIZ'DAN KÜLTÜR BAKANLIĞI'NA ÇAĞRI

SuperHaber yazarı Nuran Yıldız, bu haftaki köşesinde sözlerinin hiç bir yerinde 'Cumhuriyet' geçmeyen Fazıl Say'ın 100. Yıl Marşı'nı eleştirerek Kültür Bakanlığı'na çağrı yaptı. 

"100. YIL MARŞI YARIŞMASI DÜZENLEMEKTE GECİKMİŞ DEĞİL"

Nuran Yıldız şu ifadeleri kullandı: 

"Kültür Bakanlığı 100. Yıl Marşı yarışması düzenlemeli, jüri de halk olmalıydı.

Öyle olmayınca büyük sanatçı Fazıl Say’dan bekledik. Umutla bekledik.

Sonuç?

Büyük tartışma yaratan sözleriyle, söylemesi zor bir beste çıktı karşımıza.

Tanınmamış bir şaire emanet edilebilir miydi 100 yıllık eser? Edilmişti.

Sözlerin hiçbir yerinde “Cumhuriyet” geçmiyordu!

Daha vahimi, bir topluluk düşünün ki “Ver ver ver” gibi çok sorunlu bir ifadeyi hep birlikte söylüyorlar.

Bakanlık halâ 100. Yıl Marşı yarışması düzenlemekte gecikmiş değil, biz Ankara Üniversitesi İLAUM olarak organizasyona da talibiz."

İşte Nuran Yıldız'ın bu haftaki köşe yazısının ilgili bölümü: 

HALÂ 10. YIL MARŞI’NI SÖYLÜYORSAK…

Toplumların marşlara ihtiyacı vardır.

Ulus olmak bilinci, ortak bir gelecek, ortak hedefler, ortak bir ülke fikrinden beslenir.

Birlikte şarkı söylemek gibi coşkuludur birlikte marş söylemek.

Marşların yarattığı atmosfer “biz” atmosferidir. Milli marşlar “resmi biz”i, diğerleri “halkın bizi”ni temsil eder.

Cumhuriyetin 100. Yılında bile “10. Yıl Marşı”nı söylemeye devam etmemizin nedeni bu.

90 yılda yeni bir marş besteleyemedik.

Arada bir “50. Yıl Marşı” var. Ben severim, ara ara da mırıldanırım.

“Erdi Cumhuriyetim 50 şeref yaşına” kısmına gelince sesim yükselir. (Kanımca ben şarkıdan çok marş kişisiyim.)

Söylemesi zor olduğundan “10. Yıl Marşı” popülaritesine ulaşamadı.

Kültür Bakanlığı 100. Yıl Marşı yarışması düzenlemeli, jüri de halk olmalıydı.

Öyle olmayınca büyük sanatçı Fazıl Say’dan bekledik. Umutla bekledik.

Sonuç?

Büyük tartışma yaratan sözleriyle, söylemesi zor bir beste çıktı karşımıza.

Tanınmamış bir şaire emanet edilebilir miydi 100 yıllık eser? Edilmişti.

Sözlerin hiçbir yerinde “Cumhuriyet” geçmiyordu!

Daha vahimi, bir topluluk düşünün ki “Ver ver ver” gibi çok sorunlu bir ifadeyi hep birlikte söylüyorlar.

Eleştiriler infial boyutuna geldi. Zira, Fazıl Say çok ama çok iddialıydı, beklenti yüksekti.

Ülkece beklenti yönetmeyi bilmiyoruz, net.

Beklenti büyük olunca, yaşanan hayal kırıklığı da büyük oldu.

Say’ın kendisini savunması ise çok acıklı oldu. Eleştirileri “kadın şair”e tepki saydı. Atatürk’le tükürme eylemini bir arada kullandı.

Kendini savunmasını ise 20 yıllık iktidar sıkıntısına dayandırdı.

100 yıllık hikâyemiz, sanatçımızın iktidara olan kızgınlığına kurban edilmişti.

Biz Cumhuriyet aşıkları, bir sanatçının hezeyanlarına marş talebimizi bırakamayız.

Bakanlık halâ 100. Yıl Marşı yarışması düzenlemekte gecikmiş değil, biz Ankara Üniversitesi İLAUM olarak organizasyona da talibiz.

NURAN YILDIZ'IN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Finansal hizmetler güven endeksi kasım ayında 6 puan yükseldi Fenerbahçe'yi bekleyen zorlu fikstür! 28 günde 7 kritik maç Pınar Altuğ: Tipim köylü kadını oynamaya müsaade etmez
Sonraki Haber