'Twitter eski zaman kahvehaneleri gibi'

SuperHaber yazarı Nuran Yıldız, Sözcü'den Emin Özgönül'e konuştu. Burada yaptığı açıklamada, sosyal medyanın iletişimdeki yerine değinen Yıldız, ''Eski zaman kahvehanelerini düşünün. Herkesin konuştuğu, her kafadan bir sesin yükseldiği bir yer orası. Twitter mesela, çevrede kendisini dinleyeni olmayanlar içini orada döküyor. Instagram ise göze hitap ediyor. Yeni zamanlarda göz, beynin yerini aldı. Düşünerek verdiğimiz kararlar görerek verdiğimiz kararlara yerini bıraktı.'' ifadelerini kullandı.

SuperHaber yazarı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Yıldız, Sözcü gazetesi Ankara Haber Müdürü Emin Özgönül'e konuştu.

Siyasetten iletişim dilene birçok konuda görüş bildiren Yıldız, koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında uygulanan online eğitim konusunda, ''Eğitimin online’ı olmaz. Yaparsınız tabii ama o eğitim değil “eğitimmiş gibi” olur. Öğretmen ve öğrenci birbirlerinin gözlerinin içine bakmadan ne eğitim ne de iletişim olur.'' görüşünü dile getirdi.

Sosyal medyanın iletişimdeki yerine de değinen Yıldız, ''Eski zaman kahvehanelerini düşünün. Herkesin konuştuğu, her kafadan bir sesin yükseldiği bir yer orası. Twitter mesela, çevrede kendisini dinleyeni olmayanlar içini orada döküyor. Instagram ise göze hitap ediyor. Yeni zamanlarda göz, beynin yerini aldı. Düşünerek verdiğimiz kararlar görerek verdiğimiz kararlara yerini bıraktı.'' ifadelerini kullandı.

İşte Yıldız'ın Sözcü Hafta Sonu'nda yayımlanan o söyleşisi;

Emin Özgönül (EÖ): Nasıl bir aile? İletişimi seçmek kendi tercihin mi oldu?

Nuran Yıldız (NY): Fransızca öğretmeni bir baba ve ev hanımı bir anne. Her
ikisinin de çocuklarına iyi eğitim vermek ve onları mutlu etmek dışında bir yaşama amaçları olmadı.

Üç kardeşiz, üçümüz de iyi üniversitelerde okuduk.

İletişim okumak hayalimdi. Üniversite sınavında Ankara Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler bölümü ilk tercihimdi.

Kazandığımı öğrendiğimde sevinçten ağladığımı hiç unutmam. Sonra da aynı okulda hoca olmak, büyük keyif.

EÖ: İletişimin insan ilişkileri içindeki yeri ne?

NY: İletişimin önemini şöyle özetliyorum ki, Müdürlük yaptığım merkezimizin duvarlarında da asılıdır bu söz: “İletişim yoksa hayat yoktur.” Her ilişkide başarı ya da başarısızlığın özünde iletişim vardır.

: Siyasal iletişim alanında bilinen bir isimsin. Bugüne kadar halkla en iyi iletişim kuran lider kim oldu?

NY: Mustafa Kemal’i ayrı tutarsam, iki siyaset adamı öne çıkıyor, ki iktidar olma süreleri de bunu kanıtlıyor: Demirel ve Erdoğan.
Her ikisi de seçmende, gerçekte kim olurlarsa olsunlar “bizden biri” algısını oluşturmayı başardılar.

“İLETİŞİM KANALLARINIZ KAPANDIKÇA PSİKİYATRİ KLİNİKLERİNİZ ARTAR.”

EÖ: Sence bugünkü siyasetin iletişim sorunu ne?

NY: Sorunun iktidar ve muhalefet açısından farklı yanıtları var.
İktidar açısından en önemli sorun, toplumun bütününü kapsayan bir iletişim dili kullanmıyor olmaları. Muhalefet açısından durum daha vahim, dünya değişiyor, siyaset değişiyor, seçmen zaten çok değişti, değişiyor ama muhalefetin ne dili, ne söyledikleri bu değişimden payını alıyor.
Halâ 20. yüzyılda kalmış olan iletişim dilini kullanıyorlar.

EÖ: Bunu biraz açar mısın?

NY: “Muhafazakâr” dediğimiz iktidar partisi ve o partinin lideri Erdoğan günün gereklerine göre iletişimsel manevralar yapyorlar. Daha değişimci bilinen muhalefet ise yeni bilgi konusunda daha tutucu.

Sosyoloji, psikoloji, iletişim gibi alanlardaki bilgi 21. Yüzyılda eskidi.
Bu alanlarda yepyeni bir bilgi birikimi oluşuyor. Ve fakat muhalefetin dili 20.yüzyıldan 21.yüzyıla bir türlü geçemiyor.

Rusya’da boşluk doldurmak için listeye yazılan bir belediye görevlisi açık ara oy farkıyla başkan seçiliyor. Bu nasıl oluyor da oluyor üzerine
düşünen siyasetçimiz olduğunu sanmıyorum.

EÖ: İletişimde en temel yanlış ne?

NY: Konuşabilen her insanın, iletişim de kurduğu gibi bir yanlış anlayış var.
O nedenle de siyasetimizden iş dünyamıza bir amaçsız çene ishali hakim.
Halbuki iletişimde birincil değerdeki eylem konuşmak değildir, dinlemeyi bilmektir.
Dinlemeyi bilmeyen, iletişim krizli durumlara tanık oldukça Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları Merkezindeki eğitimlerimize “dinleme eğitimleri” de ekledik.
Ancak dinlemeyi iyi bilen insanlar iyi iletişim kurarlar.

Çoğu insan ve siyasetçi herkesin kendi fikrini duymak için can attığını sanıyor. Yok öyle bir şey. İnsanlar birilerini dinlemek değil, kendisini dinleyecek insanları istiyor. Psikiyatri merkezleri neden o kadar ilgi görüyor sanıyorsun?
İletişim kanallarınız kapandıkça psikiyatri klinikleriniz artar.

“YENİ ZAMANLARDA GÖZ, BEYNİN YERİNİ ALDI”

EÖ: Siyasette neler oluyor? Çözüm önerisi getiren yok.

NY: Olamaz da zaten. Değişimi yönetmek başlı başına bir iş.
Bu konuda ABD bile zorluk çekiyor. Artık karar verici olanlar siyasetçiler değil, o devir kapandı. Bireyler karar veriyorlar, siyasetçiler de bireylerin o kararlarına uyum sağlamaya çalışıyorlar.
Yeni dünyanın dengesizliği ve kontrol edilemezliği karşısında ne yapacakları konusunda kafaları karışık. Kafanızdaki ezberlerin hiçbir işe yaramadığı bir dönem bu, tüm ezberler yıkılıyor, bozuluyor.

Yapmaları gereken şey, etraflarında sıradışı, yeni bilgilerle donanmış, kendileri gibi düşünmeyen insanlardan ekipler oluşturmak. Ne var ki tam tersini yapıyorlar, kendileri gibi düşünen, kendilerini onaylayan insanlarla çalışmayı seçiyorlar. Sıradışı zamanlardan ancak sıradışı insanların desteğiyle geçebiliriz, kendimize benzeyenlerle değil.

EÖ: Sosyal medyanın iletişimdeki yeri neresi?

NY: Sosyal medyayı doğru konumlamak zorundayız.
Eski zaman kahvehaneleri gibi düşünün. Herkesin konuştuğu, her kafadan bir sesin yükseldiği bir yer orası. Twitter mesela, çevrede kendisini dinleyeni olmayanlar içini orada döküyor.
İnstagram ise göze hitap ediyor. Bu özelliğiyle tam da zamanın ruhundan besleniyor.
Yeni zamanlarda göz, beynin yerini aldı. Düşünerek verdiğimiz kararlar görerek verdiğimiz kararlara yerini bıraktı.

Halbuki göz bizi en yanıltan organımız. Bu bilgi yeni bile değil üstelik, Machiavelli, “Prens”te yazmış neredeyse 600 yıl önce.

EÖ: Kısa sürede yüksek takipçi sayısına ulaştın Instagram’da. Nasıl oldu?

NY: Gönülsüz başladım. Sevgili Ayşe Arman itti beni İnstagram’a. Sonra fark ettim ki, insanlar kendisi gibi olmayanlar dünyasından sıkılmışlar.
Benim sadece kendim olarak orada olmam sanırım ilgi çekti.
Güvenilir bir kaynak olmak ve içerik önemli. İletişim notları paylaşıyorum.
Gündelik yaşamı kolaylaştırıcı önerilerde bulunuyorum. Köşe yazılarımı koyuyorum.
Çok şeyin yapmacık olduğu bir dünyada gerçek biri ilgi görüyor sanırım.

“EĞİTİMİN ONLİNE’I OLMAZ”

EÖ: Üniversitede ders saati fazla bir hocasın. Kitap yazıyorsun. Köşe yazıyorsun. Etkili bir instagram hesabın var. Aynı zamanda iletişim çalışmalarıyla ilgili akademik merkezin müdürüsün. Hepsine nasıl yetişiyorsun?

NY: Dinlenmek sözcüğünün ne anlama geldiğini bilmiyorum.
Sanırım koşturmak için dünyaya gelmişim. Hani durursa düşecek olanlardan.
Ama en önemlisi sevmediğim, kendimi ifade edemediğimi düşündüğüm işleri yapmıyorum ondan. Bir de özel hayatımı sıfırlamış durumdayım.

EÖ: İletişim Araştırmaları Merkezi’ni anlatır mısın?

NY: İletişim alanında özel ve kamu kurumlarıyla işbirliği içerisinde araştırmalar ve projeler yapıyoruz. İletişimin pek çok başlığında eğitimler veriyoruz.
Eğitim içeriklerimiz her zaman yeni bilgiye ve gerçek ihtiyaçlara dayanıyor ve bugüne kadar gerçekleşen tüm eğitimlerde
%100’e yakın memnuniyete ulaştık.
Aslında %100, inandırıcı olmayız diye %100’e yakın demek zorunda kalıyoruz.
Pandemi sürecinde online eğitim vermeye başladık.

EÖ: Online eğitim konusunda ne düşünüyorsun?

NY: Kısa ve net söyleyebilirim: Eğitimin online’ı olmaz. Yaparsınız tabii ama o eğitim değil “eğitimmiş gibi” olur. Öğretmen ve öğrenci birbirlerinin gözlerinin içine bakmadan ne eğitim ne de iletişim olur.

NURAN YILDIZ'IN KÖŞE YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

Ziraat Türkiye Kupası'nda 4 . tur kura çekimi gerçekleşti Victor Osimhen Tottenham maçı idmanında yer aldı ABD'nin başkanlık seçimi, Bahçeli'nin açıklamaları, terörle mücadele!
Sonraki Haber