O rapor MİT'in emeğiyle oluştu!

ABD istihbaratı CIA'in raporunda Suudi Arabistan İstanbul başkonsolosluğunda katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ölüm emrini Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın verdiği belirtildi. O raporun detaylarını bugünkü köşe yazısında ele alan Sabah yazarı Ferhat Ünlü, "CIA'deki bilgiler nereye dayanıyor peki? Elbette Türkiye'nin, MİT’in, Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili istihbari paylaşımlarına…" ifadesini kullandı.

Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesi, dünyada büyük yankı uyandırdı. Suudi Arabistan yönetimi suçlamaları kabul etmese de Türkiye ilk günden bu yana gerçeklerin ortaya çıkması için olayın üzerine gitti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu konuda büyük kararlılık gösterdi. Türkiye'nin bu kararlılığının ardından Amerikan yönetimi de Cemal Kaşıkçı hakkındaki istihbarat raporunu açıkladı.

Sabah yazarı Ferhat Ünlü, bugünkü köşe yazısında o rapora değindi. Ünlü, "Rapordaki bilgilerin ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı'na (CIA) dayandırıldığı söyleniyor. CIA'deki bilgiler nereye dayanıyor peki? Elbette Türkiye'nin, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Kaşıkçı cinayetiyle ilgili istihbari paylaşımlarına… Cinayet ânının ses kayıtlarını CIA'e MİT'in verdiğini Diplomatik Vahşet adlı kitapta tafsilatıyla yazdık zaten." dedi.

"BİDEN'IN SUUDİLERE KARŞI DAHA KATI TUTUM ALMA POLİTİKASININ SONUCU"

 Raporun eski olduğunu kaydeden Ünlü, "Ancak mezkûr raporun şimdi yayımlanması, Biden'ın Suudilere karşı eski başkan Donald Trump'tan daha katı tutum alma politikasının bir sonucu. Zira Trump yönetimi, raporun kamuoyuna açıklanması yönündeki talepleri geri çevirmiş ve Suud'la politik işbirliğini geliştirme stratejisine odaklanmıştı. Bu strateji de politik değil, ekonomikti aslında. Suud'dan para sızdırma stratejisi… Trump, Selman ve Sisi'nin birlikte verdiği o meşhur küre pozu, bu stratejinin en sinematografik fenomeniydi." ifadesini kullandı.

CARİ İSTİHBARATLA DİPLOMASİ

Ünlü, yazısını şöyle sürdürdü:

"Malum, hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Bu yüzden bir kez daha hatırlatalım. Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018 tarihinde boşanma belgelerini almak üzere geldiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girmiş ve bir daha çıkmamıştı. Kaşıkçı'nın içerde vahşice öldürüldüğü ve cesedinin parçalara ayrılarak yok edildiği Türkiye'nin, elindeki 'cari istihbarat'a istinaden yürüttüğü iletişim diplomasisi sayesinde adım adım ortaya çıkarıldı. (Cari istihbarat kavramı, İngilizce'deki 'current intelligence'ın uyarlaması aslında. Belirli ve ivedi ihtiyaçlara binaen edinilmiş tüm içerik ve formlardaki istihbaratı tanımlamak için kullanılıyor.)

Türkiye, bu istihbarat diplomasisinin sonunda cinayetle ilgili olarak İstanbul'da dava da açtı. Suudi Arabistan'da tiyatral biçimde yargılanan şüpheliler ülkemizde de gıyabında yargılanıyor.

Şimdi gelelim Kaşıkçı'daki istihbari boyuta… Türkiye'nin Cemal Kaşıkçı cinayetinde ne tür bir operasyonel süreç yürüttüğünü anlamak için Milli İstihbarat Teşkilatı'nın 2014'ten sonra ama özellikle 2016'daki darbe girişiminin ardından değişen istihbarat konseptini anlamak lazım.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasal önderliğinde Türkiye'nin istihbaratta, en az savunma sanayii kadar önemli bir tekamül sürecinin içine girdiğini söylemeliyiz. Bu sürecin yürütülmesi konusunda yetkili ve sorumlu kişi de MİT'in patronu Hakan Fidan.

15 Nisan 2010'da MİT müsteşar yardımcılığına getirilen Fidan, 25 Mayıs 2010'da Müsteşarlığa atandı. (Şimdi başkanlık oldu.) MİT, o dönemden bu yana değişen ihtiyaçlara binaen hem içeride, hem dışarıda proaktif istihbarat politikaları izlemeye başladı. Suriye, Irak, Libya başta olmak üzere Ortadoğu ve Afrika'yı, Orta Asya ile Avrupa'yı ve yer yer ABD'yi kapsayan bir coğrafyada…

Dünyada hali hazırda yurt dışında operasyon yapabilen istihbarat teşkilatlarının sayısı sınırlı. Agresif çalışma tarzıyla bilinen İsrail'in Mossad'ı, geniş maddi ve teknik imkânlarla çalışan ABD'nin CIA'i, dışa dönük stratejik istihbarat konseptiyle bilinen İngilizlerin MI6'i, bu alanda KGB'den tevarüs eden bir tecrübesi olan Rusya'nın SVR'si gibi istihbarat teşkilatları yurt dışında operasyon yapabilme imkân ve kabiliyeti olan belli başlı teşkilatlar.

Ne var ki, bu teşkilatlardan hiçbiri; son yıllarda MİT kadar nicelik ve nitelik açısından başarılı yurt dışı operasyonları gerçekleştirmiyor. (Bunda Türkiye'nin bu tür operasyonlara diğer ülkelere oranla daha fazla ihtiyaç duymasının da etkisi yok değil tabii.)

MİT'in yurt dışı operasyonlarındaki gözle görülür artış yabancı medyada da sık sık haber konusu oluyor. BBC'nin 28 Temmuz 2020'de yayınladığı bir haberde "Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) son yıllarda yurt dışında düzenlediği operasyonlarını artırdı" deniliyor.

MİT'in yurt dışı operasyonlarının artmasında 2014'te 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda yapılan değişikliğin de belirgin etkisi var. Ne var ki bu dönüşüm, salt yasal düzenlemeyle açıklanamayacak bir derin perspektif ve vizyon değişiminin de sonucu."

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

26 Kasım tarihli kararlar Resmi Gazete'de yayımlandı! İşte o kararlar Hotmail ve Outlook Giriş Linki 2024 - Yeni Hesap Açma, Oturum Açma Emekli uzman çavuş maaşı ne kadar? 2024 Uzman çavuş maaşları ne kadar?
Sonraki Haber