"Ölümlü Dünya 2" kadrosundan çok özel açıklama! Sektör ve film üzerine neler söylediler?
"BİRÇOK YÖNETMENİN FİLMİ DEVLET TARAFINDAN FONLANABİLİR"
2016 - 2017’ye kadar komedi filmleri Türk sinemasının
lokomotifiydi. Sonra o görevi biyografi filmleri devraldı. Mizahi
anlamda bir sorun mu yaşıyoruz?
Sarp Apak... Ben, mizahın biraz hor kullanıldığını
düşünüyorum. Bence onun da etkisi oldu. Çünkü 10 yıllık bir periyod
var ki 10 filmin 8’i komedi filmi iddiasıyla gösterime giriyordu.
İzleyicilerin tepkisini çekecek kadar bir yere sıkıştığı bir
dönemdi. Bu da insanları, "şu anda kötü bir komedi yapacağıma vasat
ötesi herhangi bir film yaparım" içgüdüsüne evriltmiş olabilir.
Kötü komedi yapmak çok kolay. İyi komedi yapmak da gerçekten biraz
imkânsıza yakın diyebilirim. Sizin oynamanızın dışında ürünün
tamamlanması noktasında da komedi çok değişik. Ata sporu komedi
olan bir ülkeyiz ve insanlara komedi satıyoruz. İnsanlara, “Bana
son 10 yıllık film bombardımanından seçtiğin komedi filmlerini say”
diye soruyorum. Toplamda 4 - 5 film ismi duyuyorum. Film sayısına
baktığınızda 500 filmde 5 filan yapıyor.
Ahmet Mümtaz Taylan... Belki dünyada da benzer sıkıntılar
var, yani her atılan taş kurbağaya denk gelmiyor ama Türkiye’de
film çekmek ekonomik olarak çok meşakkatli bir hale geldi.
Malzememiz bizim ürettiğimiz bir malzeme değil, insan malzemesi
dışında kalan bütün teknolojiyi biz yabancı parayla satın alıyoruz.
Bu, doğal olarak ülkenin ekonomisinden bağımsız bir şey değil.
Şartlar bu kadar zorlaşmışken attığımız taşın kurbağaya değmesi
lazım. Çok zor bir süreç. Sadece "Vasat komediler yapıldı da o
yüzden izleyiciler salonlardan kaçtı" diyemeyiz. Nuri Bilge
Ceylan’ın şahane filmlerinin ne kadar izlendiğini de tartışalım.
Önümüzdeki haftalarda Zeki Demirkubuz’un yeni filmi 'Hayat',
gösterime girecek. Bu değerli işlerin de izleyicilerde bir karşılık
bulması lazım ki bir sonraki çekilebilsin. Bu kadar iyi
sinemacıların, bu kadar çok düşünen; kafa yoran, çalışan insanların
ürünleri kabul görmediğinde sadece onların değil, arkasından gelen
herkesin morali bozuluyor. Şartları hep beraber, tekrar o yüke o
bütçeye katlanılabilir hale getirmemiz lazım. "Sinemaya gitmezsem
olmaz" durumunun gelmesi lazım.
Alper Kul... Şimdi bir problem var ve insanlar sinemaya
gitmiyor. İlk akla gelen pandeminin etkisi... Ekonomik kriz var,
deprem sıkıntısı var, bunlar çok önemli majör faktörler. Bu üç
önemli faktör bir araya geldiğinde bir sektörü komple bitirebilir.
Bizim buradaki duruşumuzun ne olması gerektiğine bakmak gerekiyor.
Teşhis bu, tedavisi nasıl olacak? Kendisi mi evrilecek? Devlet
olarak bunu fonlayacak ve kendi kültürümüzü kendi hikâyelerimizi,
edebiyatımızı, bu coğrafyanın ürettiği sanatçıların sanatını
destekleyecek bir yol haritası varsa ayrı bir tartışma. Yoksa ayrı
bir tartışma. Bir şey yapmazsak biter gibi görünüyor ama Zeki
Demirkubuz’un, Nuri Bilge Ceylan’ın, Emin Alper’in ve birçok
yönetmenin filmleri, başarılı ülkelerdeki gibi devlet tarafından
fonlanabilir. Bir ülkenin sinema filmi, sadece sinema filmi
değildir, bir edebi değeri vardır, bir kültürdür. Buna ne kadar
sahip çıkıp ne kadarını tutacaksın? Buna ne kadar destek
vereceksin? Tamamen aslında tartışma üstü politikayla ilgili bir
durum. Biz çok iyi film çeksek de sinemanın kurtulacağını
zannetmiyorum. Kötü film çeksek de batacağını düşünmüyorum. Bu, bir
devlet politikasıdır diye düşünüyorum. Ne olacağına
bakacağız.
Ahmet Mümtaz Taylan... Küçük bir parantez açayım. Birçok
yönetmene sorarsanız zaten fonlanmayı istemez. Ben, film çekme
koşullarının makul, katlanılabilir bir düzeyde olmasından
bahsediyorum. Yoksa Zeki’ye sorsanız büyük ihtimalle fonlanmayı
istemez, istemeyecektir. Ben de böyle bir şeyi haklı görürüm. Çünkü
bağımsız sinemacılar var. "Ben, her şekilde filmimi çekerim,
sonuçlarına da katlanırım" diyen insanlar bunlar. O yüzden de film
çekme koşullarının. yani zeminin, devlet tarafından biraz daha
gözden geçirilmesi gerek. Artık vergi meselesi mi, yoksa
malzemelerin ithalatı, gelişi gidişiyle mi ilgili, bu çok geniş bir
durum. Zaten ‘Ölümlü Dünya’nın röportajında başka konulara fazlaca
dalmış olduk daha girmeyeyim ama yapısal sorunlarımızın bütün
bileşenleri bir arada toplayarak tartışılması, konuşulması lazım.
Orası çok açık.