Ömer Çelik'ten flaş açıklamalar

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK toplantısının ardından açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Macron arasında yapılması beklenen görüşmeyi değerlendiren Çelik '' Biz her zaman diyaloğa açığız'' ifadelerini kullandı. Çelik, ABD ve Fransa'nın Doğu Akdeniz ile ilgili hamlelerini de eleştirdi.

Ömer Çelik'in açıklamalarının satırbaşları...

Dün son derece üzücü bir olayla karşılaştık. Keçiören Hastanesi'nde sağlık çalışanlarımıza yapılan saldırıyı kınıyoruz. Tüm dünyaya örnek olacak bir fedakârlık ve vatanseverlik içinde çalışan sağlık çalışanlarımıza göz bebeği gibi davranmamız gerekir. İnsanların acıları olabilir, üzüntüleri olabilir, ama unutmasınlar ki, sağlık çalışanlarımız o acıları dindirmek için çalışıyorlar.

Bu konuda AK Parti olarak yapılan saldırının adli sürecini yakından takip edeceğiz.

Cumhurbaşkanımız kapsamlı bir konuşma yaptı MKYK'mızın başlangıcında. Teşkilatlarımızla ilgili bir değerlendirmesi oldu. İlçe kongrelerimiz devam ediyor. Kongrelerimizdeki coşku, katılım, tecrübe ile değişimi bir ara götürme kapasitesinden memnuniyetlerini ifade ettiler.

Yüzyüze eğitim kademeli olarak başladı. Ana okullar ve 1. sınıflar için yüzyüze eğitim sözkonusu. Öğrenci kardeşlerimize, öğretmenlerimize, velilerimize sağlıklı bir dönem diliyoruz. Eğitimle ilgili bir sürü tedbir alındı. Sağlık Bakanlığımız ve Milli Eğitim Bakanlığımız çeşitli denetim mekanizmaları kurdular.

Gönül isterdi ki 18 milyon öğrencimiz bu şekilde yapabilsin. 17 milyon öğrencimiz evlerinde devam edecek. 3800 denetmen okullarda Kovid'le ilgili tedbirlere uyulup, uyulmadığını denetleyecekler. Ayrıca okulla irtibatlı olan her kişinin HES kayıtları bulunacak. Risk durumunda anında müdahale edilecek. Bu dinamik bir süreç, dört hafta sonra ne olur, kestirmek güç.

Bir vicdan haykırışı olan Diyarbakır annelerinin nöbeti üçüncü yılı dolduruyor. Diyarbakır annelerinin ellerinden öpüyoruz, her zaman yanlarında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Bu vicdan nöbeti ortaya çıkarken, Türkiye'deki en küçük olumsuzluğu manşet yapan uluslararası medya kuruluşlarının bu vicdan nöbetini görmemesinin altını çiziyoruz.

BM'DEKİ SKANDAL

Terör örgütü PYD/PKK'nın oradaki kamuflajı olan SDG terör örgütünün yöneticileriyle videokonferans yönetimiyle orada görüştü. Bunu bir BM yetkilisi gerçekleştirmiştir. Bunu kınıyoruz. BM'nin bu konudaki temsilcisinin bunlarla videokonferans yoluyla görüşmesi bunu meşrulaştırmaktır. BM temsilcisinin bu tutumu çocukları teröre maruz bırakan bu örgüte destek vermektir. Cumhurbaşkanımız BM ile ilgili güçlü bir konuşma yaptı. BM prensiplerini bile sahiplenemeyen bir teşkilat konumuna düşüyor. BM'nin görevi kendi ilkelerine inatla sahip çıkmak ve başka ülkelerin de bunlara sahip çıkmaktır. Ama BM yetkilisinin SDG elebaşılarıyla videokonferans yoluyla görüşürse BM'nin başka ülkelere bu konuda söyleyecek bir sözü olmaz

'DOĞU AKDENİZ'DE DİYALOĞA YANAŞMAYAN YUNANİSTAN OLMUŞTUR'

Doğu AKdeniz'deki gelişmeler sıcaklığını koruyor. Cumhurbaşkanımız da bugün Merkel ve Michael ile görüştü bugün. Türkiye bir diplomasi devletidir. Uzun tarihimiz aynı zamanda diplomasi konusundaki deneyimimizin de göstergesidir. Kazan-kazan esasında bir sonuca varmak isteyen için Türkiye'den daha iyi bir muhatap yoktur. Fakat karşımızda şimdiye dek buna yanaşmayan bir muhatap söz konusuydu, Yunanistan. Türkiye defalarca hem Çipras hem Miçotakis döneminde istikşafi görüşmelerin çalışması gerektiğini söyledi. Bunlara yanaşmayan taraf her zaman Yunanistan olmuştur. Oruç Reis gemisinin bakım için kısa bir ara vermesi diplomasi isteyenler için bir fırsattır. Türkiye devlet aklıyla yaklaşması konusunda her zaman hazırlıklıdır. Ama karşısında ne zaman müzakere söz konusu olsa, Almanya'nın arabuluculuk girişimini Yunanistan birtakım korsan anlaşmalarla sabote etti. Ama maksimalist bir şekilde Sevilla Haritası diye kimsenin hukuki olarak kabul etmediği bir haritayı Ege'yi Yunan gölü yapmaya çalışıyor Yunanistan.

MEİS'TE PROVOKASYON YAPANLAR ONLAR

Türkiye tehdit ve şantajdan vazgeçsin diyorlar. Türkiye kime şantaj ve tehdit yapmış? Meis Adası'nda provokasyon yapanlar onlar. Türkiye yalnızca kendisinin değil, bölge ülkelerinin barış ve refahından sorumlu bir ülke olarak bu süreci yürüttü. Diplomasi isteyenlere kapımızın sonuna kadar açık olduğunu vurgulamak istiyoruz. Milli menfaatlerin korunması konusunda sadece iktidarın değil muhalefetin de duyarlı olması gerekir. Karşımıza bir ittifak kurmaya çalıştıkları zaman sahada asla taviz vermeyeceğimizi söylediğimizde CHP'li bazı arkadaşlarımız "Yanlış yapıyorsunuz, Türkiye'yi yalnızlaştırdınız" diyorlar. Sırf muhalefet yapmak adına diyorlar ki "Taviz vermeyin" Bazen sahada, bazen diplomaside hamle yaparsınız. Herkesin sorumlu davranması gereken bir alandır bu. Üstelik dış politikanın gereğine uymayan bu tür yaklaşımlar en çok Yunan veya hasımlarımız tarafından bize koz olarak kullanılmaya çalışılıyor. Masaya oturmaya her zaman hazırız. TC Devleti'nin akıllı gücünün iki ayağı vardır: Yumuşak güç, yani diplomasi. İkincisi sert güçtür, bu da silahlı hava, kara ve deniz kuvvetlerimizin olmasıdır. Diplomasi isteyenler için Türkiye'nin diplomasi kapasitesi inanılmaz bir kazan-kazan zeminidir.

YUNANİSTAN'DAKİ SKANDAL ERDOĞAN MANŞETİ

TSK vatanseverlik söz konusu olduğu zaman dünyadaki hiçbir orduya benzemeyen bir kararlılık ve fedakarlık içerisindedir. Bugün devlet adamlarının üzerine düşen, çatışmalardan kaçınmaktır. TC'nin seçilmiş Cumhurbaşkanına, Türk milletinin ve devletinin temsilcisi olan cumhurbaşkanına o iğrenç manşetleri atmak, o halk için de, o devlet için de utanç vericidir. Bunun gereğini yapmaları gerekir. Sahada çatışmaya girmek, bunlar zaten her zaman herkesin yapabileceği işler. Ama köklü ve gerçek diplomasiye sahip devletler bütün bunlardan kaçınarak sorunları çözerler. Sahada hak ve menfaatlerimizi gasp etmek isteyenleri asla önermeyiz, bunun sorumlusu biz olmayız. Biz müzakere, diplomasi devletiyiz. Bölge barışından kendimizi sorumlu hisseden köklü bir devletiz.

ABD TARAFSIZLIK POZİSYONUNA DÖNMELİ

Güney Kıbrıs'ın AB ve ABD tarafından cesaretlendirilmesi maalesef buradaki sorunların çözümüne negatif bir katkı sağlamaktadır. Güney Kıbrıs'ın hukuk dışı davranışlarını cesaretlendirmekten başka bir anlama gelmez. ABD hem silah ambargosunu kaldırdı hem de Rum tarafını askeri eğitim politikasına dahil etti. Pompeo teamüllere aykırı bir şekilde sadece Rum tarafını ziyaret etti. BU sağlıklı sonuç alınacak bir yaklaşım değil. Bütün müttefiklerimize söylüyoruz, TC bir NATO ülkesidir. Bağımsız ve egemen bir devlet olan KKTC'nin garantörüdür Türkiye. Doğu Akdeniz'de barış, istikrar istiyoruz. Hak ve menfaatlerimiz konusunda tabii ki tavizsiziz. Kıyıdaş ülkelerle bir araya gelmek, bu konuları müzakere etmek konusunda diplomasiye her zaman hazırız. Dünya durdukça Türkiye'nin tavrı bu olacak: KKTC'ye kimse ikinci sınıf muamelesi yapamaz. Defalarca Kıbrıs Türklerinin barış istediği ortaya çıktı. Crans-Montana'da aynı şeyler oldu. Buna rağmen Rum tarafının şımarık tavırlarını mahalle dayanışma çerçevesinde desteklemekten geri durmadı. Bu, AB'yi bir mahalle dayanışması haline getirdi. Dolayısıyla ABD'den beklediğmiz tarafsızlık pozisyonuna geri dönmesidir.

FRANSA BÖLÜCÜ BİR TUTUM İÇERİSİNDE

Oradaki kardeşlerimize yardım eden Türkiye oradaki katliamların durdurulmasında bir çaba ortaya koymuştur. Libyalılar tarafından yürütülecek bir siyasi süreçten yana olduğumuzu söylemek istiyoruz. Libya halkı içerisinde bölücü bir tutum içerisinde olan AB ülkesi Fransa'dır. Fransa tam bir sömürgeci tavrıyla Hafter güçlerine destek vermiştir. Libyalıların da söylediği gibi eğer Fransa Hafter'e bu şekilde desteğini vermeseydi, katliamların önlenmesi mümkün olacaktı. Fransa'nın dış politikası, ahlaki ve siyasi cari açıktan çökmüştür. Hukuki cari açıktan çökmüştür. Ahlak, siyasi ve hukuki cari açığı Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırarak kapatamazsınız. Türkiye kıyıdaş ülkeler arasında müzakere zeminin desteklerken Fransa bu süreçten kimsenin satın almadığı Rafael savaş uçaklarını satmak gibi bir sonuç çıkarmıştır. Türkiye gibi ideal bir müzakere partneri yerine bu bölgeye sadece çıkar amaçlı bakanların ileride hiçbir çözüm getirmeyeceğini bilmesi gerekir Yunanistan'ın.

CEZERİ UÇAN ARABA

Türkiye'nin uçan arabası Cezeri, kamuoyuyla tanıştı geçenlerde. Türkiye artık bu tip konularda dünyadaki gelişmeleri sürükleyen bir noktaya gelmiştir. Cezeri şimdilik tek kişi taşıyor, ileride daha çok kişi taşıyacak. Şehir hayatını baştan sona değiştirecek bir vizyon ortaya koyulmuştur. Sn. Bayraktar'ın açıkladığı bu uçan arabanın, bu vizyonun 9 ay gibi kısa süre içerisinde tamamlanması Türkiye'deki mühendislerin geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir. Emeği geçenleri bir kez daha tebrik ediyoruz.

ERDOĞAN-MACRON GÖRÜŞMESİ

Cumhurbaşkanımız diplomasi konusunda masadan kalkmayız diyor. Tıkanıklıkları, sertlikleri aşalım diyen Cumhurbaşkanımız müzakereye her zaman destek verir. Muhataplarıyla sürekli temasta kalınması gerektiğini söyler. Çatışma üretmek kolaydır, çatışma üretmek için bir zekaya gerek yoktur. Asıl burada dialog müzakere üretmek için devlet liderliğine ihtiyaç vardır. Sayın Cumhurbaşkanımız müzakere ve diyalog kanallarının her zaman açık olması gerektiğini ifade ediyor. Sayın Macron Türkçe bir tweet atıp diyalog kanalını açalım derse diyalogdan yana olan sayın Cumhurbaşkanımız ile karşılaşacaktır. Bu görüşmeler konusunda bir çekincemiz yok tezlerimizi anlatmak açısından. Bu kadar sertlik, düşmanlık varken ne görüşeceksiniz diyorlar. Asıl çatışma varken görüşülür.

ABD'NİN SEVİLLA HARİTASI AÇIKLAMASI

Halifaks Güvenlik Forumu'nda Fransız muhataplarıma sormuştum: İnsan hakları diyorsunuz, sonra da silah satmaya devam ediyorsunuz. Bana dedi ki birisi, bizim çift vitesli bir anlayışımız vardır. Ben buna ahlaki, siyasi cari açık diyorum. Rafael uçaklarını ilk kez bir AB ülkesine sattılar. Fransa size sahip mi çıkmış oldu? Sadece Rum kesimine ve size silah satmış oldu. Fransa'nın buradaki bölgesel barışa bir katkı sağlamak amacıyla, hatta bir AB vizyonuyla da hareket etmediğini görüyoruz.

Mutualist simbiyoz, ikonoklast ve gamechanger… Ha bir de amalgam var Devlet Bahçeli MHP Grup Toplantısı'nda konuşuyor! Kasım ayının en şanslı burçları hangisi?
Sonraki Haber