Ordu kurup havaalanını işgal etmişti, yakalandı!
Osmaniye'de terör örgütü DEAŞ'a yönelik operasyonda yakalanan ve son olarak İstanbul, Hadımköy'de su dağıtan ‘Ebu Ubey El Mısri’ kod adlı Cemal Mahmud Abid Mabruk itirafçı oldu. Mabruk, ifadesinde Ömer Şişani ile ortak bir ordu kurarak bir havaalanını ele geçirdiklerini anlattı
Terör örgütü DEAŞ’a yönelik Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen operasyonlarda yakalanan ‘Ebu Ubey El Mısri’ kod adlı Cemal Mahmud Abid Mabruk itirafçı oldu. Mabruk 35 yıl önce Afganistan’da başlayan faaliyetlerinin Filipinler, Libya ve Suriye’de devam ettiğini anlattı.
Hürriyet'ten Musa Kesler'in haberine göre: Afganistan’da El Kaidenin kurucularından Abdullah Azzam ile yakın olduğunu söyleyen Mabruk, Suriye’de El Nusra’nın lideri Colani ile 3-4 kez görüştüğünü, Ömer Şişani ile de ortak bir ordu kurarak bir havaalanını ele geçirdiklerini anlattı. Mabruk, Suriye’den ayrıldıktan sonra İstanbul’da Hadımköy’e yerleşip, su dağıtıcılığı yapmaya başlamış... Mabruk, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İfadesine göre 1961’e İskenderiye’de doğdu. Liseden sonra gıda toptancılığı yaptı. İskenderiye’de katıldığı dini sohbetlerden etkilenerek 1985 yılında Afganistan’a gitti. Mebruk bu süreci şöyle anlattı: ‘Amacım kafirlere (Ruslara)( karşı cihat etmekti. Afganistan’a gidince Filistinli Abdullah Yusuf Azam’ın kurduğu birliğe katıldım. Burada üç yıl boyunca Azam ve diğer cihatçı arkadaşlarımla Ruslara karşı savaştım. 1988’de Mısır’a döndüm. Döner dönmez Filipinler’e gittim. Moro İslami Kurtuluş Cephesi’ne katıldım. Savaşçılara 1.5 yıl silahlı eğitim verdim. Filipinlerden döndükten sonra Suudi Arabistan’da 18 yıl ceza aldım. 2011’de cezaevinden çıktım.’
‘LİBYA’DA KADDAFİ’YE KARŞI’
‘Ardından Libya’ya giderek Bingazi’deki cihaatçılara 3 ay silahlı eğitim verdim. Cihatçı ve Selefi bir insanım, bunu saklamam. Çevremdekilerin tamamı beni ‘Ebu Ubeyd El Mısri’ olarak bilir. Bu kod adımdır. Biz ‘künye’ diyoruz. Hangi cihat bölgesine gitsem beni bu ad ile tanırlar. ‘ Libya’da tanıştığı bir kişi vasıtasıyla Suriye’ye geçmeye karar verdiğini anlatan Mebruk ifadesine şöyle devam etti: ‘2012’de Azez’deki Ahmed Alobeid’in yanına gittim. Etrafında az savaşçı vardı. ‘Ben sana yer ayarlayayım birlikte savaşçı yetiştirelim’ dedi. Kabul ettim. 70 bin dolarım vardı. Alobeid, Semerin adlı yerde bana 10 dönümlük bir arsa verdi. Savaşçılar için kampın yanına banyo ve tuvalet de yaptık. Kampı kurduktan sonra ilk olarak 50 kişilik bir gruba eğitim verdik. Eğitim 35 gün sürüyordu. Gelenler artınca daha büyük bir kampa ihtiyaç oldu. Şimarik bölgesinde daha büyük bir kamp kurduk. Etrafını betonla çevirerek atış eğitim alanı yaptık’
‘KAMPI DUYAN GELDİ’
‘Büyük kamp kurduğumuz duyulunca, yabancı savaşçılar da gelmeye başladı. Çoğu Fransa, Fas, Tunus ve Mısır’dan geliyordu. Kampa gelmek için sınır bölgesine gelen savaşçılar beni arıyor, ben de onları aldırıyordum. Bunun için görevlendirilmiş bir grup savaşçı vardı. . Ben de fırsat buldukça Libya ve Mısır’a ara ara gidip geldim. Bu ülkelere gittiğimde çevremdeki insanları Suriye’ye yönlendirdim. Telefonumu verdim. Yanıma nasıl geleceklerini onlara anlattım. ‘
Savaşçıların bazısı silah ve yüklü para ile gelirdi. Kampın yetkilisi olduğumuz için bu parayı bize bırakırdı. 2013 yılında Libya’dan gelen bir savaşçı bizim kampta silahlı eğitim aldıktan sonra bize 20 bin Avro bıraktı. El Nusra cephesine giderken de onlara 80 bin Avro götürdü. Ayrıca Suudi Arabistan, Libya, Mısır gibi ülkelerden zekat olarak gelen muhacilerle bize para gönderiliyordu. Daha sonra o kamptan ayrıldım. 30 civarı araç, 150 savaşçı ve 2 uçaksavar ile başka bir yere gittim. Büyük bir villa ve tesis bularak yerleştim. Ordumun adını da ‘Ceyş’ül Muhammed’ olarak değiştirdim.
‘COLANİ EĞİTİMLERİMİ ÇOK BEĞENİYORDU’
‘2015 yılında Nusra Cephesi’ne katıldık. Nusra’nın lideri Muhammed Colani ile yüzyüze 3-4 defa görüştüm. Birbirimize destek vermemiz ve savaşçıların eğitimi konusunda anlaştık. Ömer Şişani ile görüştüm. Birikte ‘Ceyş’ül Muhacirun ve Ensar’ adlı bir ordu kurduk. Şişani, 300 civarında savaşçı getirdi. Halep’e yakın bir yerde Suriye ordusunun birliğine saldırdık. Burayı ele geçirdik. Ganimet olarak bana 2 uçaksavar, 500 piyade tüfeği, 100 bin dolardan fazla para kaldı. Minnak havaalanına da saldırdık ama ele geçiremedik. Daha sonra Ömer Şişani ile havalimanına tekrar saldırdık. Burayı ele geçirdik. Şişani, DEAŞlı olduğunu açıkça söylemeye başladı ve bize ganimet vermedi. Ganimet vermedikleri için savaşçılarımı alarak bölgeden ayrıldım. DEAŞ ile ÖSO arasında arabuluculuk yaptım. ÖSO ve DEAŞ arasında esir değişimlerini yaptım. El Nusra benim verdiğim eğitimi çok beğendiği için benim yeni gelenlere askeri ve silahlı eğitim yaptırmamı istiyorlardı. Suriye’den döndükten sonra İstanbul’a yerleştim. Suriye’deki çevremden uzak kalmaya çalıştım, onlarla irtibat kurmak istemedim.’
'SUÇSUZUM...'
‘Suudi Arabistan, Libya ve Mısır gibi ülkelerden gelen muhacir savaşçılar aracılığıyla yüklü miktarda yardım (zekat) paraları gönderilirdi. Ara sıra ise tanımadığımız ama savaşçılara yardım etmek isteyenler oluyordu. Bunların getirdiği paralar da oluyordu. Bazı örgüt ve grupların başındakiler kendi bölgesindeki toprakları kiraya verip buradan ayrı bir gelir elde ediyordu. DEAŞ zalim ve kötü bir örgüttür. El Nusra cephesi bir terör örgütü değildir, düzgün bir yapılanmadır. El Kaide’nin terör örgütü olduğunu söyleyemem ancak iyi ve kötü yönleri vardır. Suçsuzum, serbest bırakılmamı istiyorum’