O şirketin gerçek amacı ortaya çıktı
Osman Kavala’nın yöneticisi olduğu Anadolu Kültür A.Ş’ye ilişki çarpıcı bir gerçek ortaya çıktı. Ticaret Bakanlığı’nın açtığı fesih davaya ilişkin Anadolu Kültür A.Ş.’nin verdiği dilekçede şirketin kültür, sanat ve eğitimle ilgili ekonomik amaç ve konularda faaliyet yürüttüğü belirtildi. Ancak Ticaret Bakanlığı’nın açtığı davada şirketin sosyal amaçlı faaliyet gösterdiğinin altı çiziliyordu.
Gezi Parkı olaylarının finansörü olduğu gerekçesiyle yargılanan Osman Kavala’nın yöneticisi olduğu Anadolu Kültür A.Ş.’nin yurt dışından fonlanması ve dernek/vakıf gibi faaliyet yürütmesine ilişkin Ticaret Bakanlığı’nın açtığı fesih davasında yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Davalı şirket Anadolu Kültür A.Ş.’nin, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılan davaya 17 Kasım’da sunduğu dilekçeye ulaşıldı.
Yeni Şafak gazetesinden Osman Özgan’ın haberine göre, şirket esas sözleşmesindeki amaç ve konulara yer verilen dilekçede, Anadolu Kültür A.Ş.’nin kültür, sanat ve eğitimle ilgili ekonomik amaç ve konularda faaliyet yürüttüğü aktarıldı. Ticaret Bakanlığı’nın açtığı davada ise şirketin ekonomik amaçlı değil, sosyal amaçlı faaliyet gösterdiği belirtiliyordu.
BAĞIŞCI DEĞİL ‘SPONSOR’MUŞ
Yine dilekçede şirkete gelen fon ve bağışların sponsor olarak savunulması dikkat çekti. Şirketin sözleşmede anlatılan projeler için sponsor adı altında yurtiçi ve yurtdışı kurum/kuruluş ve kişilerden sağladığı fon, bağış ve hibeleri, sözleşmeye uygun olarak kültür-sanat etkinliklerini gerçekleştirmek için sarfettiği ileri sürüldü. Yani feshi talep edilen şirketin, esas sözleşmesine aykırı bir faaliyetinin bulunmadığı ve esas sözleşmesinin, kanunun emredici hükümlerine aykırı olmadığı iddia edildi. Ayrıca fesih davası açmak için kanunda yer alan şartların mevcut olmadığı da ileri sürüldü.
USULSÜZLÜĞÜ İTİRAF ETTİ
Buna karşın Ticaret Bakanlığı da 25 Kasım’da bir dilekçe daha sunarak davalı şirketin iddialarına cevap verdi. Dilekçede, şirket yetkililerinin “...Bununla beraber şirketimizin mevcut ortakları, hiçbir şekilde ticari kazanç elde etme amacı gütmeyen sosyal hizmet ve faaliyette bulunmak için ‘vakıf tüzel kişiliği altında’ yeni bir yapının kuruluşu için de ayrıca çalışmaktadır” şeklinde yaptığı yazılı açıklamasına dikkat çekildi. Şirketin dernek ve vakıflara benzer faaliyette bulunmasına karşın ‘şirket’ statüsü altında bu faaliyetlerini icra ettiği belirtilen dilekçede, “Kaldı ki şirket yetkilileri bu faaliyetlerin şirketten bağımsız olarak yürütülmesi amacıyla vakıf kurma çalışmalarının başlatılacağı hususunda açık beyanda bulunarak ortaya konulan tespiti ikrar etmişlerdir” denildi.
FESİH ONAYI HUKUKİ
Davalı şirket aynı dilekçede, hem Ticaret Bakanlığı’nın denetleme yetkisinin bulunmadığı, hem de denetleme yetkisinin amacının şirketin feshi için dava açmak olmadığını, denetimin temel amacının uyumsuzlukların giderilmesi için rehberlik etmek olduğu savunuldu. Bakanlığın dilekçesinde ise ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği yönündeki iddiaya “mesnetsizdir” denilirken, denetleme sonucunda oluşturulan inceleme raporunun ve şirketin feshine ilişkin verilmiş olan Bakanlık makam onayının yok hükmünde olduğu iddiasının da hukuka aykırı olduğu belirtildi.
ŞİRKETİN YAPISINA AYKIRI
Dilekçede ayrıca, şirketin kâr amacı gütmeden ve elde ettiği gelirleri organize edilecek etkinlikler için kullandığı, söz konusu faaliyetlerin ve gelir-gider yönetiminin dernek veya vakıf çatısı altında da yürütülmesi imkanı bulunmasına karşın ‘şirket’ statüsü altında yürütüldüğünün ortaya konulduğu, söz konusu faaliyet döngüsünün Türk Ticaret Kanunu’nun ruhuna ve bir sermaye şirketinin temel amaç ve yapısına aykırı olduğu kaydedildi. Dolayısıyla, davalı şirketin fesih davasının açılmasını gerektirir bilgi ve belgelerin sunulmadığı iddiasının yerinde olmadığı ifade edildi.